bot

şimdi pek beceremem ama, bir yerden başlamak lazım. 86759876857 kere yazıp yazıp, beğenemeyince sildiğim bir yazıya, 86759876858. defa silmemek kaydıyla başlıyorum hayırlısıyla.

hani böyle yazın en sıcak günlerinde üzerinde pantolonla deniz kenarına gider, soyunma kabinine girip şortu giyer çıkarsın ya, denize daldığın anda şöyle bir serinleme gelir ; işte öyle bir serinlik..

dondurma yerken, külahın üzerinde kalan kısım biter de, külahın içinde kalan dondurmayla karışık külahın kendisini de yemeye başlarsın ; işte öyle bir lezzet..

deli gibi uykun vardır, işe geç kaldığını sanarak bir uyanırsın, ohhooo, daha 2 saat var ve hemen uyursun ya, işte öyle bir huzur + mutluluk..

sabah sabah tanıdık tanımadık herkese bir "günaydııın" çekersin ya, işte öyle bir şaşkın enerji..

sayısal loto oynayıp, ertesi gün kuponu çıkarıp bakarsın ya, işte öyle bir umut..

kazık kadar adam olsan bile, annen saçını okşarken dibin geçer ya, işte öyle bir sevgi..

ilkokul 1. sınıfta karne günü gelir çatar, karneni alırsın eline ve o anda kalbin 5. viteste piston segman kırar ya ; tam da öyle bir heyecan..

arkadaş ortamında hiç ummadığın bir arkadaşın ya da iş ortamında üstlerinden biri seni diğer arkadaşlarının içinde över ya ; işte öyle bir tebessüm..

ve biraz da, ilkokulda sınıf başkanı adını tahtaya yazar hani, çok konuştun diye de isminin yanına iki çarpı atar ya.. acaba öğretmen beni döver mi diye bir-iki tutam korkarsın ya masumca.. işte öyle de bir korku..

ve gün gelir, telefondan gözünü ayıramazsın.. mesaj sesi duysan gülümsersin, başkasından bile gelse..

hepsinden biraz biraz.. ve sanırım aşk.. tövbeli olsan bile...

(sözlükte ola ola bot’a aşık oldum lan)