efsaneye göre iki büyük kavim vardır mezopotamya’da. ekme, biçme olayları coşa geldiğinde yerleşim alanları da buna göre şekillenmeye başlamış. bir kavimin melikesi, diğerinin kuzeniymiş. aralarında rekabet söz konusuymuş. birisi bağa, diğeri ekine hakimmiş. hasat zamanı kalkar göç edermiş kavimler berekete doğru. hep beraber hasat edilir, şenlikler yapılırmış.
bir zaman iki melike arasında rekabet coşa gelmiş. birisi önce davranıp gidip hasattan önce bağa yerleşmiş. diğer kavim gelmeden üzümleri toplatıp mağaralara yerleştirtmiş. bunu gören diğer melike kuzenine çok kızmış ve oda gidip ekinlere yerleşmiş.
ertesi yıl arpayı hemen toplatıp sazdan yapılmış ambarlara doldurtmuş. mevsim değişince ambarlar su almış ve arpalar ıslanmış. nedense oraya giren birisi arpanın ıslanmasına üzülmektense, yayılan kokuyu çok hoş bulmuş. hemen almış bir tas, sonra bir tas, bir tas daha... obaya döndüğünde insanlar kişinin keyfine bir anlam verememiş, o’da durumu anlatmış ve herkes denemiş aynı şeyi. o gece kendiliğinden bir şenlik oluşmuş, herkes çok mutluymuş.
diğer melike ise geçen yıldan kalan üzümlerin mağaralarda taze kalabileceğini sanıyormuş ama yanılmış. bir yıl boyunca orda bekleyen üzümler küfelerde sularını bırakmış, hoş lezzetli bir suya dönüşmüş. aynı şeyler bu kavmin başına da gelmiş. hemen sonra insanlar kin ve düşmanlıklarını alkolünde etkisiyle anlamsız bulmuşlar. anlamışlar. hatalıymışlar. düşmanlık ve kötülük son bulmuş. iki kavim yine kardeşçe yaşamaya koyulmuşlar.
işte doğu mitolojisinde bira ve şarap ın öyküsü böyledir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?