bugünkü yani 21 mart 2006 tarihli yazısı mutlaka okunmalı. işte o yazı:
bir insanın eşinin türbanlı (başörtüsü demiyorum) olması elbette onun kimliğinin bir parçasıdır.
başbakan ve adamlarının "eşinin türbanına göre muamele edilemez" tezi doğru değil.
diyelim ki liberal ya da sosyal demokrat partililerin tümünün eşinin başının açık olması, tüm akp’li bakan, başbakan, milletvekili ve bürokratların eşlerinin "türbanlı" olması rastlantı mı?
elbette değil.
kapalı eş, bir karakteri anlatır bize.
tutucu, dinci, arap kültürünü ve yaşam biçimini seçmiş kimsedir karşımızdaki.
cumhuriyetin devrim yasalarını sevmez.
kadın, onun için ikinci sınıf insandır ve kadının özgürlüğü elbette sınırlıdır.
erkek erkeğe sohbetlere bayılır.
kadınının konuşmasından hoşlanmaz.
onun erkeklerin olduğu bir ortamda bulunmasından rahatsız olur, ona harem ister.
*
"türbanlı eş" bir kimliktir.
şeriat hükümleri içinden bir tek türban emrini beğenip uyguladığını, öbür şeriat hükümlerini beğenmediğini herhalde söyleyemezsiniz.
belli etse de, etmese de...
şeriatçıdır.
ruhunda kıyametler kopmaktadır ve ilk fırsatta şeriatın uygulanmayan hükümlerini uygulamayı umar.
medeniyeti fazla sevmez.
pantolonunun altında uzun paçalı don vardır.
geceleri külah takar.
bunlar bizleri hiç de ilgilendirmese bile, turizme için için kızar, biyoloji derslerindeki "evrim teorisini" uygun bulmaz. çocuklara kadının erkeğin alt kaburga kemiğinden yaratıldığının öğretilmesini ister.
batı uygarlığına ulaşmak istiyormuş gibi yapar, ama ortaçağ geleneklerine koşar. laik cumhuriyetin koltuğuna oturur, ama laik cumhuriyetin aydınlık yüzünü reddeder.
ikiyüzlüdür.
*
bir insanın eşinin "türbanlı" olması, onun kimliğidir.
bir anlayışı, bir bakışı, bir tavrı anlatır bize.
türbanın dili vardır.
siz anlamak isteseniz de, istemeseniz de...
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?