fransiz $air.
alphonse de lamartine
bir donem istanbul’da yasamis fransiz edebiyatci ve tarihcidir. osmanli tarihi diye de kitabi vardir.
nazarımda en güzel şiiri göl olan fransız şair.
ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin
hep başka sahillere doğru sürüklenen biz
zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için
demirleyemez miyiz?
ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,
seyrine doyamadığı o canım su yanında
bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak
oturdum tek başıma!
altında bu kayanın yine böyle inlerdin,
yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,
ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin
o güzel ayaklara.
ey göl hatırında mı? bir gece sükut derin,
çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta
suları usul usul yaran kürekçilerin
gürültüsünden başka
birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes
büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi.
sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses
şu sözleri söyledi:
"zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz
akmaz olunuz artık!
en güzel günümüzün tadalım o süreksiz
hazlarını azıcık!"
"ne kadar talihsizler size yalvarır her gün
hep onlar için akın;
günlerle birlikte dertlerini götürün,
mesutları bırakın."
"nafile isteyişim geçen saniyeleri
akıp gidiyor zaman;
geceye "daha yavaş" deyişim boş, tan yeri
ağaracak birazdan"
"sevişmek! hep sevişmek! akıp giden saatin
kadrini bilmeliyiz!
insan için liman yok, sahil yok zaman için,
o geçer biz göçeriz!"
kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak
bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar,
kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak
matem günleri kadar...
nasıl olur kalmasın bir iz avucumuzda?
nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek?
demek vefasız zaman, o demleri bir daha
geri getirmeyecek...
loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık,
acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?
alıp götürdüğünüz derin hazları artık
vermez misiniz geri?
ey göl! dilsiz kayalar! mağaralar! kuytu orman!
siz ki zaman esirger, tazeler havasını,
ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan
bari hatırasını!
sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun
güzel göl etrafını süsleyen oyalarda,
o kapkara camlarda, sularına upuzun
dökülen kayalarda!
ister meltemlerinde, ister ürperişle esen
seslerde, ister uzak ister yakında olsun,
yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen
ay ışığında olsun!
kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,
meltemini dolduran kokular, hep beraber,
ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan,
desin ki: "seviştiler."
ebedi gecesinde bu dönüşsüz seferin
hep başka sahillere doğru sürüklenen biz
zaman adlı denizde bir gün, bir lahza için
demirleyemez miyiz?
ey göl, henüz aradan bir sene geçti ancak,
seyrine doyamadığı o canım su yanında
bir gün onu üstünde gördüğün şu taşa bak
oturdum tek başıma!
altında bu kayanın yine böyle inlerdin,
yine böyle çarpardı dalgaların bu yara,
ve böyle serpilirdi rüzgarla köpüklerin
o güzel ayaklara.
ey göl hatırında mı? bir gece sükut derin,
çıt yoktu su üstünde, gök altında, uzakta
suları usul usul yaran kürekçilerin
gürültüsünden başka
birden şu yeryüzünden bilmediği bir nefes
büyülenmiş sahilin yankısıyla inledi.
sular kulak kesildi, o hayran olduğum ses
şu sözleri söyledi:
"zaman dur artık geçme, bahtiyar saatler siz
akmaz olunuz artık!
en güzel günümüzün tadalım o süreksiz
hazlarını azıcık!"
"ne kadar talihsizler size yalvarır her gün
hep onlar için akın;
günlerle birlikte dertlerini götürün,
mesutları bırakın."
"nafile isteyişim geçen saniyeleri
akıp gidiyor zaman;
geceye "daha yavaş" deyişim boş, tan yeri
ağaracak birazdan"
"sevişmek! hep sevişmek! akıp giden saatin
kadrini bilmeliyiz!
insan için liman yok, sahil yok zaman için,
o geçer biz göçeriz!"
kıskanç zaman, kabil mi sevginin kucak kucak
bize sevgi sunduğu sarhoş edici anlar,
kabil mi uzaklara uçup gitsin çabucak
matem günleri kadar...
nasıl olur kalmasın bir iz avucumuzda?
nasıl yok olur her şey büsbütün silinerek?
demek vefasız zaman, o demleri bir daha
geri getirmeyecek...
loş uçurumlar: mazi, loşluklar, sonrasızlık,
acaba neylersiniz yuttuğunuz günleri?
alıp götürdüğünüz derin hazları artık
vermez misiniz geri?
ey göl! dilsiz kayalar! mağaralar! kuytu orman!
siz ki zaman esirger, tazeler havasını,
ne olur ey tabiat, o günlerin saklasan
bari hatırasını!
sakin demler de olsun, deli rüzgar da olsun
güzel göl etrafını süsleyen oyalarda,
o kapkara camlarda, sularına upuzun
dökülen kayalarda!
ister meltemlerinde, ister ürperişle esen
seslerde, ister uzak ister yakında olsun,
yahut gümüş pullarla sular üstünde yüzen
ay ışığında olsun!
kuduran fırtınalar, sazlar bize dert yanan,
meltemini dolduran kokular, hep beraber,
ne varsa işitilen, duyulan ve koklanan,
desin ki: "seviştiler."
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
şişli escort bursa escort bursa escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?