turkiyenin terorizmle yaptigi mucadelede etkin olmasini engelleme, devleti yipratma amacina hizmet eden, insan haklarini bir paravan olarak kullanan, bizzat uyeleri terorist zihniyetinde olan, bir cok terorist akrabasinin faaliyet gosterdigi, disardan beslenen zararli bir dernek var, ihd… bu dernek, bugune kadar yapmis oldugu eylem ve kullandigi soylemlerle teroristlere hep destek cikti. turk devletini her firsatta sikayet etti.. bir cok kere devletin tazminat odemesine neden oldu.. ihdnin acikca terorizme destek verdigi, kucak actigi terorist itiraflariyla da sabittir. terorist haklarini savunmayi kendisine hedef cizmis olan bu dernegin faaliyetlerinin kisitlanmasi, sesinin kisilmasi icin ne yapilmistir?
insan hakları derneği
pkk yanlisi sozde ozgurlukcu dernek.
cifte standart abidesi...
hangi insanlarin hangi haklarini gozetmi$ bu ki$iler merak eder dururum.ben bir tane bile $ehit ailesi ile alakali konuda bu dernegin adini sanini duymadim.ama konu abdullah ocalanin imralida hapis olmasi olunca topyekun ayaklaniverdiler.teroristlerin cenazelerini devlet morgundan alma i$ine de gelince en on saflarda yer tuttular.$imdi yeniden merak ettim i$te.hangi insanlarin hangi haklarini gozetmi$ bu dernek acaba?
cenabet papazin yorumlarini merakla bekledigim baslik.
sanıldığının aksine sadece belirli gruparın haklarını değil polis hakları, çingene hakları, mülteci hakları ve daha bir çok alanda insan hakalrı desteği veren ve 1986’da kurulduğundan beri insan haklarına hizmet eden dernektir.bir devlette eğer ki insan hakları alanında çok büyük eksiklikler varsa ya da yargı erkinin işleyişinde bağımsızlık ve tarafsızlık ile işleyiş sorunu varsa her ülkede olduğu gibi bizde de diğer etkili olabilecek yerlere şikayet yapılabilmektdir.ihd’nin 1995’ten beri ilkelerine aykırı tavırlar sergilediği olmakla beraber, bu dernek türkiye’nin kara günlerine ışık tutacak çalımalar yapmıştır ve yapmaktadır.bu dernek ayrıca uluslararası insan hakları federasyonu’nun türkiye’den tek üyesidir.devlete karşıymış, onu parçalamak istiyormuş gibi düşünceler insan hakları kavramına olan uzaklığın ve bu kavramın yanlış anlaşılmasının bir sonucudur.oysa ki klasik insan hakları teorisinde taraflardan birisi mutlaka devlet olmalıdır, devlet ve kamu görevlilerinin görevlerinden dolayı yaptıkları ihlaller bu kavramın içine girecektir.günümüzde bu kavram ekonomik, politik, silahlı ve sair gruplarında içinde olduğu bir kavram haline başladıysa da ana yapısı hala devletin taraf olması üzerine kuruludur.o nedenle de ihd’nin yaptığı çalışmalar medya baz alınmadan incelenirse çok çeşitli ve yarar sağlayıcıdır.unutulmaması gereken son nokta devletin koruma sağlamadığı ya da koruyamadığı insanlar bu derneğe başvuru yapmaktadır.
kuruluşunun yirminci yılını kutlayan insan hakları derneğidir.
kimi kimden korudugu belli olmayan dernek.
insanların haklarını savunma misyonunu ustlenmis kurulus
istanbulda meşru eyleme polisin faşizan saldırısından sonra aşağıdaki açıklamayı yapmış örgüttür.
sesonline net: israil’e ait uçakların lübnan’ın kana kasabasındaki bir binayı vurması sonucu yaşanan katliamı protesto etmek amacıyla bir araya gelen istanbul’daki kurum ve kuruluşların düzenlemek istediği protesto yürüyüşünün, polisin şiddetine maruz kalması üzerine insan hakları derneği (ihd) istanbul şubesince yapılan açıklamada; "derneğimiz tarafından gözlemlenen ve her anı görüntülenen olaylarda, polisin ağır şiddeti belgelenmiştir" denildi.
insan hakları derneği istanbul şubesi tarafından yapılan bir gözlem raporu niteliğindeki açıklama şöyle:
"31 temmuz 2006 pazartesi günü saat 20.30’da beyoğlu tünel meydanı’nda bir araya gelerek “filistin halkı yalnız değildir, katil israil” sloganları eşliğinde taksime doğru yürüyüşe geçen stk ve siyasi partilere mensup 1500- 2 bin kişilik grubun yolu saat 20.55’te istiklal caddesi odakule önünde çok sayıda çevik kuvvet mensubu tarafından kesilmiştir. grubun yetkilileri ile polis müdürleri arasında görüşmeler yapılmıştır. polisin, taksim gezi parkı yanında bulunan avrupa birliği bilgi ve belge merkezi’ne doğru yürümelerine izin vermeyeceğini açıklaması üzerine grup, sloganlar atarak oturma eylemine başlamıştır.
saat 21.45’e kadar süren oturma eylemi ve pazarlıkların ardından olay yerine istanbul emniyet müdürlüğü terörle mücadele şubesi, dernekler masası ve güvenlik büroda görevli çok sayıda sivil polisin, gelmesiyle gerilim artmıştır.
"genç sivil polisler sopalarla saldirdi"
grup içinde yer alan ve tişortlarının altına sakladıkları kalın sopalarla ortalıkta dolaşan genç sivil polislerin kışkırtması ve provokasyonu sonucu gerilim bir süre sonra yerini, çevik kuvvete mensup polislerin gaz bombalı ve coplu saldırısına bırakmıştır.
kaçan göstericiler yakalanarak dövüldü"
beyoğlu emniyet müdürlüğü ve istanbul emniyet müdürlüğünde görevli bazı amirlerinin emrindeki sivil polisler, müdahale sırasında çevik kuvvetten kaçan göstericileri yakalayarak dövmüştür. bir göstericiyi 10’dan fazla polis döverken amirler, uzun süre polislere müdahale etmemiştir. basın mensuplarının görüntü aldığı zamanlarda ise dövülme olaylarına
“vurma, vurma” biçiminde göstermelik müdahaleleri olmuştur. ve bu “vurma vurma” sesleri de bilinçli olarak polis kameramanlarına da çektirildiği gözlemlenmiştir. toplumsal olaylara, çoğunluğu genç olan sivil polislerin müdahale etmesi, çatışmaların ve şiddetin dozunun artırmasından başka işe yaramadığı açıkça ortaya çıktı. özellikle genç sivil polislerin “beyoğlu, vatan” şeklinde çok yüksek sesle bağırarak birbirlerini motive etmesi de başka ilgi çekici bir noktadır.
"aşiri derecede güç kullanilmiştir"
polis, beyoğlu’nda aşırı derecede güç kullanmıştır. gaz bombalarının, tüm tepkilere rağmen halkın yoğun yaşadığı, istanbul’un en işlek ve en merkezi caddesinde sorumsuzca ve bolca kullanılması, olaylarla ilgisi olmayan yüzlerce insanın da mağdur olmasına neden olmuştur. gaz bombalarından, işinden evine giden yada akşam yemeği için dışarı çıkan onlarca insan etkilenmiş kimisi ise baygınlık geçirmiştir. polis hareket eden insan gördüğü her yöne doğru gaz bombası atmıştır.
polis; gaz bombalarını oldukça keyfi ve olağandan fazlaca kullanmıştır. özellikle terörle mücadele yasası’nın kabul edildiği bugünlerde sivil polislerin 90 yıllardaki gibi göstericilere şiddet kullanarak müdahalesi bizleri kaygılandırmıştır.
insan hakları savunucuları olarak; istanbul emniyet müdürü, konuyla ilgili açıklama yapmaya ve şiddet kullanan polisler hakkında soruşturma açmaya çağırıyoruz. polisin göstericilere aşırı şiddet içeren tavrını kınarken, dağılma sırasında flash tv’yi taşlayan grubun da tutumunu tasvip etmediğimizi kamuoyuna duyururuz..."
sesonline net: israil’e ait uçakların lübnan’ın kana kasabasındaki bir binayı vurması sonucu yaşanan katliamı protesto etmek amacıyla bir araya gelen istanbul’daki kurum ve kuruluşların düzenlemek istediği protesto yürüyüşünün, polisin şiddetine maruz kalması üzerine insan hakları derneği (ihd) istanbul şubesince yapılan açıklamada; "derneğimiz tarafından gözlemlenen ve her anı görüntülenen olaylarda, polisin ağır şiddeti belgelenmiştir" denildi.
insan hakları derneği istanbul şubesi tarafından yapılan bir gözlem raporu niteliğindeki açıklama şöyle:
"31 temmuz 2006 pazartesi günü saat 20.30’da beyoğlu tünel meydanı’nda bir araya gelerek “filistin halkı yalnız değildir, katil israil” sloganları eşliğinde taksime doğru yürüyüşe geçen stk ve siyasi partilere mensup 1500- 2 bin kişilik grubun yolu saat 20.55’te istiklal caddesi odakule önünde çok sayıda çevik kuvvet mensubu tarafından kesilmiştir. grubun yetkilileri ile polis müdürleri arasında görüşmeler yapılmıştır. polisin, taksim gezi parkı yanında bulunan avrupa birliği bilgi ve belge merkezi’ne doğru yürümelerine izin vermeyeceğini açıklaması üzerine grup, sloganlar atarak oturma eylemine başlamıştır.
saat 21.45’e kadar süren oturma eylemi ve pazarlıkların ardından olay yerine istanbul emniyet müdürlüğü terörle mücadele şubesi, dernekler masası ve güvenlik büroda görevli çok sayıda sivil polisin, gelmesiyle gerilim artmıştır.
"genç sivil polisler sopalarla saldirdi"
grup içinde yer alan ve tişortlarının altına sakladıkları kalın sopalarla ortalıkta dolaşan genç sivil polislerin kışkırtması ve provokasyonu sonucu gerilim bir süre sonra yerini, çevik kuvvete mensup polislerin gaz bombalı ve coplu saldırısına bırakmıştır.
kaçan göstericiler yakalanarak dövüldü"
beyoğlu emniyet müdürlüğü ve istanbul emniyet müdürlüğünde görevli bazı amirlerinin emrindeki sivil polisler, müdahale sırasında çevik kuvvetten kaçan göstericileri yakalayarak dövmüştür. bir göstericiyi 10’dan fazla polis döverken amirler, uzun süre polislere müdahale etmemiştir. basın mensuplarının görüntü aldığı zamanlarda ise dövülme olaylarına
“vurma, vurma” biçiminde göstermelik müdahaleleri olmuştur. ve bu “vurma vurma” sesleri de bilinçli olarak polis kameramanlarına da çektirildiği gözlemlenmiştir. toplumsal olaylara, çoğunluğu genç olan sivil polislerin müdahale etmesi, çatışmaların ve şiddetin dozunun artırmasından başka işe yaramadığı açıkça ortaya çıktı. özellikle genç sivil polislerin “beyoğlu, vatan” şeklinde çok yüksek sesle bağırarak birbirlerini motive etmesi de başka ilgi çekici bir noktadır.
"aşiri derecede güç kullanilmiştir"
polis, beyoğlu’nda aşırı derecede güç kullanmıştır. gaz bombalarının, tüm tepkilere rağmen halkın yoğun yaşadığı, istanbul’un en işlek ve en merkezi caddesinde sorumsuzca ve bolca kullanılması, olaylarla ilgisi olmayan yüzlerce insanın da mağdur olmasına neden olmuştur. gaz bombalarından, işinden evine giden yada akşam yemeği için dışarı çıkan onlarca insan etkilenmiş kimisi ise baygınlık geçirmiştir. polis hareket eden insan gördüğü her yöne doğru gaz bombası atmıştır.
polis; gaz bombalarını oldukça keyfi ve olağandan fazlaca kullanmıştır. özellikle terörle mücadele yasası’nın kabul edildiği bugünlerde sivil polislerin 90 yıllardaki gibi göstericilere şiddet kullanarak müdahalesi bizleri kaygılandırmıştır.
insan hakları savunucuları olarak; istanbul emniyet müdürü, konuyla ilgili açıklama yapmaya ve şiddet kullanan polisler hakkında soruşturma açmaya çağırıyoruz. polisin göstericilere aşırı şiddet içeren tavrını kınarken, dağılma sırasında flash tv’yi taşlayan grubun da tutumunu tasvip etmediğimizi kamuoyuna duyururuz..."
birilerinin yanlıdır, belirli bir kesimin hakkını savunuyodur dediği örgüt.ancak aşağıdaki açıklama kapak niteliğinde olacaktır.ayrıca insan hakları kavramının ne olduğunu bilmeyen kişilerin bu açıklamaları yapması da normaldir.
insan hakları derneği (ihd), "kara mayınları"na dikkat çekerek, "kürtlerin yoğun yaşadığı coğrafyada son günlerde şiddet ve mayınlama olaylarında ciddi bir artış olduğu gözlemlenmektedir" dedi. ihdnin açıklaması şöyle:
"yollara, mezralara, sivil hakkın yaşadığı alanlara kim yada kimler tarafından döşendiği belli olmayan ve sorumluluğunu kimsenin üstlenmediği “kara mayınları” sivil, asker çok sayıda insanımızın yaşamını yitirmesine yol açıyor. son olarak, 31 temmuz 2006 tarihinde bingöl’de odun toplamaya çıkan çocukların mayına basması sonucu 1 çocuk yaşamını yitirmiş 3 çocukta ağır şekilde yaralanmıştır. sorumsuzca ve insan yaşamını hiçe sayar bir şekilde yaşam alanları, boş araziler ve yollara döşenen mayınlar herkes için çok ciddi bir tehlikedir.
insan hakları savunucuları olarak; yaşama hakkına yönelik saldırıların hiçbir haklı gerekçesinin olmayacağına inanıyoruz. bu inançla tarafları; uluslararası cenevre kara mayınları sözleşmesine uymaya, döşedikleri kara mayınlarını sökmeye, varsa mayınlama haritalarını bağımsız sivil toplum örgütlerine teslim etmeye ve yaşam hakkına saygı göstermeye davet ediyoruz..."
bağımsız sesonline net
insan hakları derneği (ihd), "kara mayınları"na dikkat çekerek, "kürtlerin yoğun yaşadığı coğrafyada son günlerde şiddet ve mayınlama olaylarında ciddi bir artış olduğu gözlemlenmektedir" dedi. ihdnin açıklaması şöyle:
"yollara, mezralara, sivil hakkın yaşadığı alanlara kim yada kimler tarafından döşendiği belli olmayan ve sorumluluğunu kimsenin üstlenmediği “kara mayınları” sivil, asker çok sayıda insanımızın yaşamını yitirmesine yol açıyor. son olarak, 31 temmuz 2006 tarihinde bingöl’de odun toplamaya çıkan çocukların mayına basması sonucu 1 çocuk yaşamını yitirmiş 3 çocukta ağır şekilde yaralanmıştır. sorumsuzca ve insan yaşamını hiçe sayar bir şekilde yaşam alanları, boş araziler ve yollara döşenen mayınlar herkes için çok ciddi bir tehlikedir.
insan hakları savunucuları olarak; yaşama hakkına yönelik saldırıların hiçbir haklı gerekçesinin olmayacağına inanıyoruz. bu inançla tarafları; uluslararası cenevre kara mayınları sözleşmesine uymaya, döşedikleri kara mayınlarını sökmeye, varsa mayınlama haritalarını bağımsız sivil toplum örgütlerine teslim etmeye ve yaşam hakkına saygı göstermeye davet ediyoruz..."
bağımsız sesonline net
aslında sormak lazım insan derken kastınız ne diye, ölen katledilen okadar insan sizce hangi statüde diye, abdullah öcalana bile insan muamelesi yaparken katledilen okadar masum sizce ne oluyor diye....hala katledilmekte olanlardan haberiniz yok galiba diye...
çalışmalarını kartel medyadan izlediğinizde nefret duyabileceğiniz; ancak örgütün çalışmalarının tamamını öğrendiğinizde kendinizden utanmanıza neden olacak düzeyde insanlık kavramını bilen ve uygulayan bir dernektir.
şırnak’ta yüzleri maskeli kimliği belirsiz kişilerin astsubay levent çevik’in evine baskın düzenleyerek ateş açması sonucu levent çevik’in yaşamını yitirmesi ve 8 yaşındaki oğlunun ağır yaralanması" insan hakları derneği (ihd) istanbul şubesi tarafından kınandı. ihd olayı, "yaşama hakkına yönelik ciddi bir saldırıdır" şeklinde yorumlayarak kınadı...
ihdnin açıklaması şöyle: "faali meçhul bu saldırının kabul edilir hiçbir yanı yoktur. bu saldırı, bölgedeki şiddetin boyutlarını göstermesi açısından da çok önemlidir. kim tarafından, ne amaçla yapılırsa yapılsın bu saldırı, yaşama hakkını hiçe sayarak amacına şiddetle ulaşmaya çalışan kesimlere hizmet etmektedir. bu saldırı insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.
insan hakları savunucuları olarak; bu saldırıyı
gerçekleştirenleri kınıyor, olayın faillerinin
bulunmasını istiyoruz. herkes, her koşulda yaşama hakkına saygı göstermelidir..."
bağımsız sesonline net
ihdnin açıklaması şöyle: "faali meçhul bu saldırının kabul edilir hiçbir yanı yoktur. bu saldırı, bölgedeki şiddetin boyutlarını göstermesi açısından da çok önemlidir. kim tarafından, ne amaçla yapılırsa yapılsın bu saldırı, yaşama hakkını hiçe sayarak amacına şiddetle ulaşmaya çalışan kesimlere hizmet etmektedir. bu saldırı insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur.
insan hakları savunucuları olarak; bu saldırıyı
gerçekleştirenleri kınıyor, olayın faillerinin
bulunmasını istiyoruz. herkes, her koşulda yaşama hakkına saygı göstermelidir..."
bağımsız sesonline net
ya bu dernek gercekten iyi niyetli ama kendini iyi tanitamiyor yada gercekten cifte standart uyguluyor.
bilmiyorum, belki de gercekten medya yuzunden ne yazik ki onyargiyla baktigim dernek. bir kinama yayinladilar diye bu dernek hakkinda ki fikrim hemen degismeyecektir. kinamak ayri birinin veya bir seyin hakkini korumak ayri bir seydir.
bugun dunya’da israil’i kiniyor. ama lubnan’in haklarini koruyan yok.
ek: her kurulusta oldugu gibi bunda da kendi cikarlarini gozetenler olacaktir ama insan isek ki sanirim oyle o zaman bizimde insan haklari dernek ve kuruluslarina destek vermemiz gerek.
destek verirken de ne yapip, yapmadigini siki bir sekilde takip etmemiz gerek. o zaman anlariz cifte standart var mi yok mu diye.
ben simdilik cifte standart uygulamadigina inamiyorum. umarim degisir bu.
bilmiyorum, belki de gercekten medya yuzunden ne yazik ki onyargiyla baktigim dernek. bir kinama yayinladilar diye bu dernek hakkinda ki fikrim hemen degismeyecektir. kinamak ayri birinin veya bir seyin hakkini korumak ayri bir seydir.
bugun dunya’da israil’i kiniyor. ama lubnan’in haklarini koruyan yok.
ek: her kurulusta oldugu gibi bunda da kendi cikarlarini gozetenler olacaktir ama insan isek ki sanirim oyle o zaman bizimde insan haklari dernek ve kuruluslarina destek vermemiz gerek.
destek verirken de ne yapip, yapmadigini siki bir sekilde takip etmemiz gerek. o zaman anlariz cifte standart var mi yok mu diye.
ben simdilik cifte standart uygulamadigina inamiyorum. umarim degisir bu.
aslında bu örgütün kendini tanıtma(ma)sı kadar medyanın ya da egemen sınıfın o örgütü bizim gibi çabucak herşeye inanıveren ve devlet anlaşıyışı çok farklı , insan hakları bilinci zayıf olan bir toplumdaki anlayışın da etkisi var.
bu örgütü aslında 86 yılında devrimciler kurdu ve ilk 9 yıllık mücadelesi gerçekten çok onurlu ve tehlikelerle doluydu.zaten bu uğurda sanırsam 13’e yakın yöneticisi öldürüldü.ancak örgütün başına 95’te akın birdal’ın geçmesi ve örgütün ağırlıklı kesimini oluşturan devrimci yolcuların kendi yoldaşları cezaevlerinden büyük oranda çıkmaya başlayınca ihd’den ayrılmaları kendisini tamamen milliyetçi bir eksene kaydıran ve örgütün gittikçe sekterleşen kürt hareketinin eline geçmesiyle bugünkü haline getirildi.hatta o zamanları anlatanlar bir şey olmaz diye düşünüyorduk yönetimde bu tiplerin yer alması konusunda filan diye de anlatırlar bugün; tabi beklenenin tam tersi yönde oluşumlara gitmiştir bu durum.ancak ihd bu görünümden sıyrılma çabalarında olmak bir yana yıllardır polis hakları, mülteci ve göçmenlerin hakları, işçilerin/emekçilerin hakları, kadın hakları, bir kaç yıl önce başlayan çingene(roman) hakları çalışması ve sair alanlarına kadar pek çok hususta çalışmalar yapmaktadır.örneğin bu örgüt insan hakları vakfının (tihv)da kurucusu olan tek tüzel kişiliktir ve cezaevinden çıkanlara vakıf aracılığı ile çok önemli tedavi metodları uygulanmasında yardımcı olmuştur.
örgütün şubeleri arasında ve bölgeden bölgeye de çok farklı duruşlar göze çarpmaktadır.öyle ki mesela karadeniz ereğli şubesi ihdnin bu genel görünümü içindeki en devrimci duruşu sergileyen örgüttür ve kürt eksenli bir politik hatta şiddetle karşı çıkmışlardır.örgütün sıkıntılarının olduğu bir gerçek olmakla birlikte üstlerindeki devlet ve kışkırtılan kitlelerin baskısı gerçekten büyük şehirlerde çok fazla olmasa da yerellerde çok farklıdır ve bu kürt milliyetçisi hareketin eline bırakılan bu örgütü daha da sekterleştirmektedir.
yapmamız gereken sanırsam bu örgüte destek çıkıp insan hakları politikalarının milliyetçilik yaklaşımı ile tamamen zıt olduğunu ve kürt halkının haklarını savunmanın silahlı örgütlere/güçlere destek vermek olmadığını anlatmak olmalıdır.tabi bunu derken kürt halkının sorunlarını dile getirmeli , olması gerekenden de ödün verilmemelidir.
bu örgüt özellikle kendisini son 3 yıldır toparlamaya çalışmakta ve bunun için de biraz zamana ihtiyacı var. karısını dövüp ihd üyesi insanların olduğu bir ülkede yaşıyoruz ve bunları temzilemekte hemencecik olmuyor. ihd biraz üstündeki baskı azalırsa içindeki insan hakları karşıtı olan kimi düşünceleri zamanla temizleyecektir ve ciddi anlamda insan hakları örgütü imajını yeniden kazanacaktır.bir örgütü bırakmamanın ve ciddi anlamda insanlar için çalışma yapmanın önemi ortaya çıkmış gibi görünüyor;o nedenle bu örgüte çok da fazla yüklenmenin anlamı olamıyor.
medyanın ve kimi değerleri kullanarak halkı kışkırtan çıkarcı grupların oyununa gelmeden örgütü ve yayınlarını takip etmeye çalışmak herkesin ihtiyacı olan(olacak) insan haklarını daha iyi kavramamıza ve uygulamamıza yardımcı olacaktır.
bu örgütü aslında 86 yılında devrimciler kurdu ve ilk 9 yıllık mücadelesi gerçekten çok onurlu ve tehlikelerle doluydu.zaten bu uğurda sanırsam 13’e yakın yöneticisi öldürüldü.ancak örgütün başına 95’te akın birdal’ın geçmesi ve örgütün ağırlıklı kesimini oluşturan devrimci yolcuların kendi yoldaşları cezaevlerinden büyük oranda çıkmaya başlayınca ihd’den ayrılmaları kendisini tamamen milliyetçi bir eksene kaydıran ve örgütün gittikçe sekterleşen kürt hareketinin eline geçmesiyle bugünkü haline getirildi.hatta o zamanları anlatanlar bir şey olmaz diye düşünüyorduk yönetimde bu tiplerin yer alması konusunda filan diye de anlatırlar bugün; tabi beklenenin tam tersi yönde oluşumlara gitmiştir bu durum.ancak ihd bu görünümden sıyrılma çabalarında olmak bir yana yıllardır polis hakları, mülteci ve göçmenlerin hakları, işçilerin/emekçilerin hakları, kadın hakları, bir kaç yıl önce başlayan çingene(roman) hakları çalışması ve sair alanlarına kadar pek çok hususta çalışmalar yapmaktadır.örneğin bu örgüt insan hakları vakfının (tihv)da kurucusu olan tek tüzel kişiliktir ve cezaevinden çıkanlara vakıf aracılığı ile çok önemli tedavi metodları uygulanmasında yardımcı olmuştur.
örgütün şubeleri arasında ve bölgeden bölgeye de çok farklı duruşlar göze çarpmaktadır.öyle ki mesela karadeniz ereğli şubesi ihdnin bu genel görünümü içindeki en devrimci duruşu sergileyen örgüttür ve kürt eksenli bir politik hatta şiddetle karşı çıkmışlardır.örgütün sıkıntılarının olduğu bir gerçek olmakla birlikte üstlerindeki devlet ve kışkırtılan kitlelerin baskısı gerçekten büyük şehirlerde çok fazla olmasa da yerellerde çok farklıdır ve bu kürt milliyetçisi hareketin eline bırakılan bu örgütü daha da sekterleştirmektedir.
yapmamız gereken sanırsam bu örgüte destek çıkıp insan hakları politikalarının milliyetçilik yaklaşımı ile tamamen zıt olduğunu ve kürt halkının haklarını savunmanın silahlı örgütlere/güçlere destek vermek olmadığını anlatmak olmalıdır.tabi bunu derken kürt halkının sorunlarını dile getirmeli , olması gerekenden de ödün verilmemelidir.
bu örgüt özellikle kendisini son 3 yıldır toparlamaya çalışmakta ve bunun için de biraz zamana ihtiyacı var. karısını dövüp ihd üyesi insanların olduğu bir ülkede yaşıyoruz ve bunları temzilemekte hemencecik olmuyor. ihd biraz üstündeki baskı azalırsa içindeki insan hakları karşıtı olan kimi düşünceleri zamanla temizleyecektir ve ciddi anlamda insan hakları örgütü imajını yeniden kazanacaktır.bir örgütü bırakmamanın ve ciddi anlamda insanlar için çalışma yapmanın önemi ortaya çıkmış gibi görünüyor;o nedenle bu örgüte çok da fazla yüklenmenin anlamı olamıyor.
medyanın ve kimi değerleri kullanarak halkı kışkırtan çıkarcı grupların oyununa gelmeden örgütü ve yayınlarını takip etmeye çalışmak herkesin ihtiyacı olan(olacak) insan haklarını daha iyi kavramamıza ve uygulamamıza yardımcı olacaktır.
üye oldukları federasyona tihv ile beraber aşağıdaki haberde görülen yazıyı göndermiş insan hakları örgütüdür.
bianet orginsan hakları derneği (ihd) ve türkiye insan hakları vakfı (tihv) tarafından üyesi ve gözlemcisi oldukları merkezi fransada bulunan uluslararası insan hakları federasyonuna (fidh) 12 ekimde fransa parlamentosunda görüşülecek "ermeni soykırımının inkarını suç sayan" ve cezalandırılmasını öngören yasa tasarısıyla ilgili bir mektup gönderdi.
ihd genel başkanı yusuf alataş ve tihv genel başkanı yavuz önen bugün (10 ekim) gönderdikleri mektupta, "bizler türkiyeli insan hakları kuruluşları olarak fransada gündeme gelen ermeni soykırımı düzenlemesinin ifade özgürlüğü alanına yapılmış vahim bir müdahale olduğu inancındayız" dedi.
tasarının yasalaştığı takdirde uygulamada hak ihlallerine neden olacağına dikkat çeken ihd ve tihv, yasa tasarısının, bütün dünyada düşünce açıklama özgürlüğünü ortadan kaldırmasına örnek teşkil ettiğini ve hem fransa hem de türkiye açısından düşünce açıklama özgürlüğüne karşı bir tehdit oluşturduğunu belirtti.
tasarının siyasete alet edilmesi insan açısından kabul edilemez
ihd ve tihv, "geçmişte türkiye de yaşanmış bir olayın fransada siyasal amaçlara ya da seçim kaygılarına alet edilmesi insan hakları açısından hiçbir şekilde kabul dilemez" dedi.
"ermeni halkının geçmişte yaşadığı trajik olaylar ile ilgili olarak türkiyede de resmi-sivil alanda yapılması gerekenleri bulunduğunun da farkındayız" diyen hak örgütleri fidhi yasanın oylanmasından vazgeçilmesi için etkin davranmaya ve bu görüşleri fransız parlamenterle paylaşmaya çağırdı.
bianet orginsan hakları derneği (ihd) ve türkiye insan hakları vakfı (tihv) tarafından üyesi ve gözlemcisi oldukları merkezi fransada bulunan uluslararası insan hakları federasyonuna (fidh) 12 ekimde fransa parlamentosunda görüşülecek "ermeni soykırımının inkarını suç sayan" ve cezalandırılmasını öngören yasa tasarısıyla ilgili bir mektup gönderdi.
ihd genel başkanı yusuf alataş ve tihv genel başkanı yavuz önen bugün (10 ekim) gönderdikleri mektupta, "bizler türkiyeli insan hakları kuruluşları olarak fransada gündeme gelen ermeni soykırımı düzenlemesinin ifade özgürlüğü alanına yapılmış vahim bir müdahale olduğu inancındayız" dedi.
tasarının yasalaştığı takdirde uygulamada hak ihlallerine neden olacağına dikkat çeken ihd ve tihv, yasa tasarısının, bütün dünyada düşünce açıklama özgürlüğünü ortadan kaldırmasına örnek teşkil ettiğini ve hem fransa hem de türkiye açısından düşünce açıklama özgürlüğüne karşı bir tehdit oluşturduğunu belirtti.
tasarının siyasete alet edilmesi insan açısından kabul edilemez
ihd ve tihv, "geçmişte türkiye de yaşanmış bir olayın fransada siyasal amaçlara ya da seçim kaygılarına alet edilmesi insan hakları açısından hiçbir şekilde kabul dilemez" dedi.
"ermeni halkının geçmişte yaşadığı trajik olaylar ile ilgili olarak türkiyede de resmi-sivil alanda yapılması gerekenleri bulunduğunun da farkındayız" diyen hak örgütleri fidhi yasanın oylanmasından vazgeçilmesi için etkin davranmaya ve bu görüşleri fransız parlamenterle paylaşmaya çağırdı.
ister begenin ister begenmeyin yaptıklarını yardıma ihtiyacı olanlara sağladıkları imkanlardan sevdigim insanlar icin faydalanmış biri olarak derim ki , eger universitede bir eyleme katilacaksaniz-sag veya sol farketmez-dernegin telefon numarasını polisin ilk asamada ulasamayacagı bir cebinize saklayın zira nezarete girdiginizde ailenize telefon acarsanız refleks olarak aile polis konusunda tecrubesiz oldugu icin sizi cıkartamaz ama dernekte birilerine ulasırsanız istanbul yerinden oynar ,avukat da bulursunuz sapasağlam da cıkarsınız gözlemden..
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?