latince resmi ismi senatus populesque romanus olan dunyanin gelmis gecmis en buyuk, tarihi en cok degistiren devlettir.
roma imparatorluğu
roma hukukunun yaraticisi olan devlet. misirlilar firavunlarina mezarlar yaparken, bu adamlar sistemlerini kurup o zamanin cin haricindeki kalan butun modern dunyasini egemenlikleri altina almislardir.
gunumuz modern somurgecilik taktiklerinin yaraticisi olan imparatorluk..kan ve siddetle hukum surmustur..
krallik oncesi donem (i.o. 753 oncesi)
italya’da eski tas cagindan beri yasayan insan topluluklari vardi. i.o. 3000’lerde, yeni tas cagina gecmis akdeniz asilli halklar gorulur. italya’ya 1200yillarinda gelen kabileler italikler’dir. italikler’in yerli halkla karismalarindan “latinler”(ovalilar) denen halk dogmus. italya’ya anadolu’dan gelen, romali ozan vergilius’un aeneas destaninda anlatilan etruskler’in, denizcilikte usta bir halk oldugu anlasiliyor. etruksler, italya’da tarimci koy topluluklari halinde yasayan latinler uzerinde kurduklari egemenlikle, toplumsal farklilasmaya ugramis toplumlarin,dolayisiyla uygarligin orataya cikmasina yol acmistir.
bu olaydan yuzyil kadar sonra bazi latin koyleri birer kent duruma gecmisler. bu kent toplumlarinda sarap, zeytinyagi ve maden isletmeciligi, kartaca , fenike ve ege adalari ile ticaret iliskileri gorulur. siyasi orgutlenis “civitas” denen bagimsiz kent devletleri bicimindedir. kent devletleri onceleri secimle is basina gelen ve ayni zamanda en yusek komutan, yargic,din adami olan krallarca yonetilirdi. zamanla monarsilerin yerini aristokrasiler alir.
krallik donemi (i.o. 753 - 509 arasi)
efsaneye gore, roma’yi romus ve romulus kardesler kurmustur. eskicag tarihcileri, roma kralliginin baslangici olarak i.o. 753’u verirler. etruksler, uzerinde egemenlik kurduklari latin koylerini birlestirip roma kentini kurarken, yerli halki kentin kurulmasinda zorla calistirmislar. bu durum iki toplumun arasini acmis. latin halkin zamanla guclenen aristokratlari , bir bucuk yuzyil sonra ayaklanarak i.o. 509’da etruks kralini kovmuslardir.
cumhuriyet donemi (i.o. 509 - 27 arasi)
etruks kralini kovarak yonetimi el geciren, kendilerine patricii(babalar) denen latin aristokratlari, etruks karallik kurumuna duyduklari dusmanliktan dolayi, krallik duzenini yikip, cumhuriyeti kurmuslar. bati dillerinde cumhuriyet anlamina gelen “republic” latince’de “halk icin” anlamina gelen “res publica”den gelmektedir.res publica zamanla, toplumun tek kisi tarafindan degil meclislerce yonetilmesi anlamini kazanmistir. bir yonetime cumhuriyet denilmesi icin meclislerin halk meclisi olmasi zorunlu degildir. gercekten, roma cumhuriyeti de “aristokratik bir cumhuriyer”tir. nufusunun %10’nu olusturan patriciler iyi orgutlenmis buyuk toprak sahipleri sinifiydi ve tam vatandaslik haklarina sahiptiler. nufusunun %90’ni olusturan sinirli vatandaslik haklari tanidiklari plebler uzerinde aristokratik bir cumhuriyet yonetimi kurmuslardi.
plebler sinifi da yoksul ve zengin plebler olarak ikiye ayrilir. zengin plebler bir kentsoylular sinifini olustururken, pleblerin yoksullasan kesimi rima proletaryasini olusturacaktik. latince’de “proles” cocuk demektir. vatandaslari zenginliklerine gore ordunun birliklerine almak ve oteki vatandas haklariyla ve gorevleriyle ilgili duzenlemeleri yapmak amaciyla, roma vatandaslari cesitli server siniflarina ayrilirlarken, ploterya adi, vatandaslarin cocuklarindan baska servertleri olmayan yoksul kesimini belirtmek icin kullanilmisti.
roma toplumunun cumhuriyet donemindeki bu siniflari disinda ileride imparatorluk doneminde, plenblerin orduya suvari olarak atlariyla katilan ust tabakalilardan olusan bir “atlilar” sinifi ortaya cikacaktir. zenginlesen plebler patricileri zorlayarak siyasal haklarini genisletip memur olmaya baslayinca, patrici uyeleriyle evlenmelerini onleyen yasalari da kaldirtmislardir. boylece patrici uyeleriyle zengin pleblerin karismalarindan dogan bu sinifa, iyiler anlmina gelen “optimates” denecektir. buna karsilik zengin olmayan halk sinifina “populares” denmeye baslanacaktir. daha onceleri patriciler ile plebler arasinda olan sinif ve iktidar kavgalari, cumhuriyetin sonlarina dogru ve imparatorluk doneminde optimates ve populares siniflari arasinda surecektir.
roma’da cumhuriyet doneminin tarihi, dista roma’nin gelismesinin, icte sinif kavgalarinin tarihi olmustur. roma kent devleti guclenirken, romalilar sicilya’da ve kartaca’da kolelerin ya da serflerin calistirildiklari buyuk topraklarda kapitalist yontemlerle, pazara donuk, karli tarimsal uretmin yapildigina tanik oldular. roma toprak agalari, “latifundia” denen ciftliklerde yapilan bu yonetim bicimini benimsediler. bu, bir yandan sinif catismalarina yol acarken, ote yandan roma’yi genis topraklari olan bir kara imparatorlugu durumuna getirme yolunda sonuclar dogurdu. roma, atina’dan cok daha buyuk capta kole emegine dayanan bir toplumdu.
ic gelismeler alaninda roma plebleri, patrici sinifyla savasimlarinda adim adim ilerleyerek, roma’nin yonetiminde gittikce daha fazla soz sahibi olabilmeyi basardilar. once patricilerin “senato”suna karslik kendi “pleb meclsini” kurdular. patricilerdenn istedikleri haklari alamayinca “oyleyse kendi basinizin caresine bakin” diyerek, roma’dan ayrilip baska bir yerde kendi topluluklarini kurmak uzere yuruyuse gecince, borclarini bagislatip, kole durumuna dusmus uyelerinin ozgurluklerini geri verdirip “tribun” denen memular ile roma yonetimine katilma haklarini elde ettiler. i.o 450 yilinda “on iki levha yasasi”ni, aristokratik sozlu hukukunun yerine geormeyi basardilar. i.o. 447’de pleb meclisini bir halk meclisi durumana getirerek, senato gibi yasa cikarma yetkisine sahib bir meclise kavustilar. i.o. 445’te ise, pleblerle patrici sinifindan olanlarin evlenmlerini yasaklayan yasayi kaldirttilar. i.o. 421’de, daha once yalnizca patrici uyelerine acik olan roma yuksek memurluklari pleblere acildi. i.o. 326’da borc koleligi kaldirildi. i.o. 287’de plebler bir kez daha kendi devletlerini kurmak uzere roma’dan ayrildiklarinda, caresiz kalan patriciler, pleb halk meclisini senatoya esit bir yasama gucune sahip olmasini kabul ettiler.
icte sinif catismalari bu yonde gelisirken, dista roma’nin hizla genislendigini goruyoruz. roma ilk gelismelerini tuz ticareti yolu uzerinde bulunusuna borcludur. tuz ticaretine zamanla zeytinyagi ve saag ticareti eklenmis, bu yolla zeytin ve uzum tarimina gecilmistir. latifundilarda koleler calistirarak pazara yonelik bir tarim gerceklestirilmistir. bu gelismeler patricilerin topraklarini genisletme yolunda bir politika izlemelerine neden olmustur.
i.o. 493’de roma’nin otuz latin kent ile kurdugu “latin birligi” giderek roma’nin bunlar ve bunlara eklenen kentler uzerine dayattigi bir egemenlige donusur. i.o.448’de roma akdeniz ticaretine girerek, genislemesine hem karadan hem denizden surdurme olanagi bulmustur.
roma kentince yonetilen latin birligi’ni yonetime katilma hakki olmayan kentleri, kendilerine de roma vatandaslik haklarinin taninmasi istegi ile i.o.340’ta ayaklandilar.bu ayaklanma bastirildi; ama dene de bunlarin halklarina roma vatandaslik haklari tanindi. ancak roma, kentler arasi ticareti elinden kacirmamak icin, bu kentlerin birbirleri ile olan ticareti yasakladi.i.o.272’den sonra roma, guney italya daki yunan kent devletlerini ele gecirdi. i.o.264’te akdeniz ticareti ve gemenligi yolunda kartaca ile savasti. i.o.210’da kartaca’yi kesin olarak yenince akdeniz’i ele gecirdi. i.o.168’de makedonya’yi i.o.146’da yunanistan’i topraklarina katti.·
imparatorluk donemi (i.o. 27– i.s. 476 arasi)
mo iii. yuzyilin sonlarina dogru, yunan uygarligi roma’da yayilmaya basladi. romalilar bu uygarliga buyuk bir saygi ve hayranlik duydu. bu nedenle, makedonya krali v. philippos ( mo 238 – 179 ) yunan kentlerini ve anadolu’yu tehdit edip de, bu kentler roma’dan yardim isteyince, bu istege olumlu yanit veren romalilar, makedonyalilar’la dort yil carpistilar. sonucta dogu akdeniz roma’nin hakimiyetine girdi; mo 146’da makedonya ve yunanistan da birer roma eyaleti oldu. boylece tum akdeniz roma’nin egemenligi altina girdi. bu zaferler sonucu roma guclendi ve zenginlesti. mal ve kole ticareti gelisti. senatorler ve obur yoneticiler cabuk zengin olmanin yollarini ararken, bazi eyalet yoneticilerinin de vergi toplarken zora basvurmalari halkin tepkisini cekiyordu. kisisel hirslar ve acgozluluk, cumhuriyetin ilk yillarindaki yurtseverligin ve ozverililigin yerine gecmisti.
mo ii. yuzyilin sonlarina dogru yonetici sinifin davranislarini elestiren tiberius ve gaius gracchus adlarinda iki kardes, halkin daha fazla hak sahibi olmasi icin mucadele etmeye basladilar. mo 133’te soylularin el koydugu kamu topraklarini yoksul halka dagitmak icin bir yasa tasarisi hazirladilar. romalilar’i uyandirmak icin canlari pahasina mucadele eden bu kardeslerin ikisi de acimasizca olduruldu. ama cabalari bosuna olmamis, romalilar’da haksizliklarin ortadan kalkmasi icin siyasal bir reform gerektigi inanci yerlesmistir.
bu siralarda roma ordusunda koklu bir degisiklik oldu. ucretli askerler, yurttas askerlerin yerini almaya basladi. yurttas askerler tumuyle ulkelerine bagli olduklari halde, yeni profesyonel askerler, komutanlari her kim ise ona baglaniyordu. bu durum roma’nin siyasal yasamini buyuk olcude etkiledi. o tarihten sonra basarili generaller ordularinin destegiyle ustun bir guc ve yetki sahibi olmaya basladi.
gaius marius’un askerlerin destegiyle nasil yukseldigi buna ornektir. dogustan “pleb” olan marius, kendine sadik ordusunun destegiyle konsul olmustu. ilk kez mo 105’te kuzey afrika’da numidya’nin krali olan iugurtha’yi yenerek unlenen marius, daha sonra italy’nin kuzeyini tehdit eden germen kabilelerini de ust uste iki kez yenmeyi basarmisti. bundan sonra patricilerin generali sulla ile guclerini birlestirerek roma ile savasan komsu halklari yenilgiye ugratti. sulla, yunanistan’i ve doguyu tehdit eden mithridates’le savasmak icin roma’dan ayrildi.
“mithras” gunes tanrisinin adiydi.mithridates ise “gunes tanrisinin soyundan” anlamina geliyordu. karadeniz’in dogusunda bir krallik olan pontos tahtina gecen vi. mithridates kanli bir egemenlik kurarak dunyaya korku salmis, annesini hapse attirdiktan baska, kardesini de oldurtmustu. uc ayri zamanda roma’ya savas acan mithridates, sonunda romali general pompeius’a yenildi. sulla doguda mithridates’le savasirken, marius roma’da yonetime el koydu. sulla seferden dondugunde marius olmustu, ama sulla ocunu marius’un yandaslarindan ve halktan aldi. sonsuz yetkilerle ms 82’de kendini diktator sectirdi. sulla’dan sonra roma’da yasadisi olaylar ve siyasetcilerin entrikalari hiz kazandi. mo 73’te spartakus adinda bir gladyator kolelerden olusturdugu ordusuyla roma’ya bas kaldirdi. cok sayida roma lejyonunu yenilgiye ugrattiktan sonra mo 71’de yenildi ve olduruldu.
mo i. yuzyilin ortalari julius caesar ile pompeius arasindaki rekabetle gecti. her ikisi de yetenekli ve degerli onderlerdi. bir sure, zengin bir soyu olan marcus crassus’u da aralarina alarak “birinci triumvirlik” denen uclu yonetim denemesinde bulundular. crassus , mo 53’te oldukten sonra pompeius caesar’in galya’daki askeri basarilarini eskisinden daha fazla kiskanmaya basladi. caesar’in geri cagirilmasi icin hukumeti etkiledi. caesar, bu buyruga uyarak geri donecek olursa, ordusunu terketmek zorunda kalacaginin bilincindeydi. bu yuzden mo 49’da ordusunun basinda yola cikti. kendi bolgesi olan galya cisalpina ile geri kalan italyan topraklari arasinda sinir olusturan rubicon irmagi’ni gectikten sonra, donusu olmayan bi noktaya geldi. roma’da guclu bir destek saglayamayacagini anlayan pompeius yunanistan’a kacti.
gucunu kanitlamak icin savasmayi surduren caesar, mo 45’te roma’ya dondu ve omur boyu baskanliga secildi. ne var ki, bazi senatorler roma’nin ozgurlugu acisindan caesar’in planlarini sakincali buluyordu. caesar cok gecmeden, bir senato toplantisindan sonra hancerlenerek olduruldu. ( mo 44 ).
bundan sonra iktidar marcus antonius’a gecti. ne var ki caesar’in evlat edinmis oldugu genc octavius roma’ya donunce, aralarinda catisma cikti. octavius senato tarafindan konsulluge getirildi. gaius julius caesar octavianus adiyla caesar’in evlat edindigi oglu olarak tanindi. bir sure sonra octavianus ve antonius uzlasmaya vararak, caesar’in suvari komutani marcus lepidus’un da katilmasiyla “ikinci triumvirlik”i kurdular. caesar’a komplo kurarak olduren brutus ve gaius longinus cassius’a karsi savas acarak, onlari mo 42’de makedonya’da yendiler. bundan sonra doguya giden antonius, orada karsilastigi misir kralicesi kleopatra’ya asik oldu ve arkasindan misir’a gitti. octavianus’la yeniden arasi acildi. mo 31’de yunanistan’in bati kiyilarindaki aktium savasi’nda octavianus, antonius’un donanmasini dagitti ve roma’nin rakipsiz onderi olarak yonetimi eke gecirdi.
octavianus ms 14’te olunceye kadar tam 45 yil roma’yi yonetti. mo 27’de kendisine, yuce anlaminda augustus sani verilmisti. cok buyuk bir guce sahip olmasina karsin, roma’nin eskiden oldugu gibi comhuriyetle yonetildigi izlenimini yaratmaya buyuk ozen gosterdi. o donemde krallar mutlak egemenlige sahipti. romalilar boyle bir yonetim istemiyordu.
augustus yonetiminde roma en parlak donemini yasadi. ticaret cok buyuk bir gelisme gosterdi. roma yasalari imparatorlugun her yerinde uygulanmaktaydi. guclu hukumet, lejyonlarca da destekleniyordu. imparatorlugun egemen oldugu bolgelerdeki yerli halklarin haklarina saygi gosteriliyordu. yuzyillardan beri surmekteolan cekisme ve kargasanin sona ermis olmasi augustus’un basarisiydi. halk, yasalarin guvencesi altinda olmanin huzuru icindeydi.
augustus’tan sonra imparatorlugun durumu
augustus olmeden once imparatorluga uvey oglu tiberius’u secmisti. ms 14’te basa gecen tiberius , yayilmaci bir siyasetten yana degildi. daha yonetimdeyken tiberius’tan sonra basa kimin gececegine iliskin tartisma ve kavgalar baslamisti. augustus’un kurmus oldugu guclu yonetim agi bir sure ulkenin gerilemesini onledi. tiberius’tan sonra caligula 25 yasinda imparator oldu. babasi germanicus asker oldugu icin cocuklugu askerler arasinda gecmisti. halk babasini sevdigi gibi, onu da benimsedi. caligula basa gectigi ilk yillarda iyi bir yonetici izlenimi veriyordu. ama sekiz ay sonra hastalandi, belki de bu hastaligin etkisiyle, daha sonraki yillarda dengesiz davranislarda bulunmaya basladi. roma’nin en taninmis ailelerin yok etti. cumhuriyet doneminin torelerine karsi duydugu tepkiyi gostermek icin sevdigi atini once rahip, sonra da konsul ilan etti. bir gladyator gibi dovustu, akrabalarinin cogunu oldurdu. acimasizligi dillere destan oldu. dort yil suren kanli bir saltanattan sonra, koruma gorevlilerinden biri tarafindan olduruldu.
caligula’nin ardindan , ms 41-54 arasinda hukum suren claudius yetkin bir yoneticiydi. roma yurttasligini genisleterek, yabanci topluluklara da yurttaslik hakki verdi. ozgurlugunu kazanmis yunanli koleleri onemli devlet gorevlerine getirdi. bu onlarin guclenmesine yol ati. ucuncu karisi valeria massalina entrikalari yakisiksiz davranislariyla un saldi. ms 48’de idam edildi. claudius’un dorduncu karisi olan agrippina, onceki kocasindan olan oglu neron’u evlat edinmesi icin claudius’a baski yapti. oysa claudius’un britannicus adinda bir oglu vardi. ms 43’te romalilar claudius’un komutasinda ingiltere’yi isgal ederek, adanin dogusunu roma imparatorlugu’na kattilar. caligula’nin ve claudius’un donemlerinde eyalet yoneticilerinin yetkin ve guclu olmalari sayesinde imparatorluk gelismesini surdurdu. ms 54’te agrippina claudius’u zehirleri, boylece yerine oglu neron tahta gecti. ilk bes yik sorunsuz gecti; ne var ki, sonraki yillar benzeri gorulmemis bir dehset yasandi. neron annesini ve karisini oldurttukten baska, zamanin onde gelen yoneticilerini de birer birer ortadan kaldirdi.
neron atletizm, tiyatro ve siir yarismalari da duzenletti. hukumdarliginin 10. yilinda roma’da buyuk bir yangin cikti. neron bunun ilk hristiyanlar’in sucu oldugunu ileri surdu ve onlara eziyet etti. kentin yeniden yapilmasi icin buyuk paralar harcadi.
roma imparatorlugu’nun tarihine bakacak olursak cokusun neron zamaninda baslamis oldugunu goruruz. vergi yuku altinda ezilen insanlar siki ve duzenli calisamaz olmustu. ordu siyasete karisiyor, hukumet ordunun istemlerine cogu zaman boyun egiyordu. neron’un savurganligi imparatorlugun bircok yerinde ayaklanmalara yol acmisti. sonunda orduyu da karsisindabulan neron intihar etti.
cok gecmeden lejyonlar arasinda kiran kirana bir ic savas basladi. bu kargasanin sonunda vespasianus adinda bir general flavius hanedanini kurdu. agir vergilerle ulkenin mali durumunu duzeltti. ms 69-79 arasinda hukum suren vespasianus ve ondan sonra gelen titus ve domitianus adli imparatorlar buyuk olcude ordunun gucune dayandilar. askeri duzenlemelerle sinirlari koruyabildiler. ms 79’da, titus doneminde patlayan vezuv yanardagi bir roma kenti olan pompei’yi lavlar ve kuller altinda birakti. bu zamandan kalan kalintilar , roma kentindeki yasam hakkinda onemli bilgilere sahip olaya yaramistir.
domitianus 81’de imparator oldu. imparatorlugunun son uc yilinda romalilar insanlikla bagdasmayan korkunc bir teror yasadilar. domitianus 96’da olduruldu. ondan sonra tahta gecen nerve yalniz iki yil yasadi. traianus ve yegeni hadrianus duzeni yeniden kurmakicin cok caba gosterdiler. ms 98’de basa gecen traianus imparatorlugun sinirlarini genisletti. akilli ve olculu yonetimi, halkin yeniden devlete guven duymasini sagladi. hadrianus, ulkeye coktan ozlenen baris ve bollugu geri getirmekte basarili oldu. 117’de imparator olan hadrianus, roma topraklarini bastan basa denetleyerek, zayif gordugu yerleri surlarla guclendirdi. 122’de ingiltere’ye kadar gitti. adanin kuzeydogusunda iskoc saldirilarina karsin kendi adiyla anilan hadrianus duvari’ni yaptirdi. onun basarisi sayesinde bir sonraki imparator antoninus pius sanatsal etkinliklere zaman ayirabildi.138-161 arasinda pius yonetiminde imparatorluk cok gelisti.
marcus aurelius’un ogrenmeye hevesli, zeki ve akilli bir genc olmasi pius’un ilgisini cekti. lucius commodus adinda baskabir gencle birlikte onu evlat edindi. amaci tahtini bu genclere birakmakti. ms 161’de ikisi birden tahta gecti. lucius 169’da oldu ve marcus aurelius tahtta tek basina kaldi.
nerva ile baslayan marcus aurelius’a kadar suren donem, roma tarihinin varlik ve baris icinde yasadigi yillar oldu. amaimparatorlugun bazi yorelerinde cikan isyanlar bu donemin sona ermekte oldugunu gosteriyordu. marcus aurelius imparatorlugun dogu sinirini guvence altina aldiktan sonra kuzeydeki barbar kabileleri de bir dizi savasla eski yerlerine surdu. depremler ve su baskinlari roma’nin buuykbir bolumununyikilmasina, tahil depolarinin zarar gormesine neden oldu. bu da kenti kitliga surukledi. dogudan gelen veba da hizla yayginlasti. tum bunlara karsin, marcus aurelius vergileri olabildigince dusuk tutmaya calisti ve mahkemelerin iyi isletilmesini saglayarak sorumlu bir yonetici oldugunu gosterdi. imparatorlugun gucunu tehtit ettigini dusundugu hristiyanlari’a karsi baskici bir siyaset izledi.
marcus aurelius “ta eis eauton” ( kendime dusunceler ) adli kitabinda bilgelik, dogruluk, durenc ve olcululuk olarak belirledigi dort temel erdemden soz eder. ms 180’de marcus aurelius’un olumunden sonra imparatorluk 100 yil kadar “barbar” denen kavimlerin saldirisi altinda kaldi. barbar sozcugu, eski yunanlilar tarafindan, romalilar da icindeolmak uzere, kendilerinden olmayan herkes icin kullanilirdi. eski yunanlilar tum yabancilarin yabanil ve uygarliktan yoksun olduguna inanirlardi. romalilar ise ayni sozcugu roma topraklarina saldiran, got, frank, vandal ve germen kavimleri icin kullandilar. roma imparatorlugu denetlenmesi cok zor olan bir buyuklukteydi. en gorkemli caginda sinirlari:
kuzeyde ingitere’den guneyde afrika collerine
batida atlas okyanusu’ndan doguda mezopotamya topraklarina kadar uzaniyordu.
bugun hâlâ izlerine rastlanan roma yolari, insanlarin guvenlik icinde imparatorlugun bir ucundan digerine gidip gelmelerini saglardi.
cokus
imparatorluk sinirlarinin boylesine genislemesi roma’nin eyaletler uzerindeki dogrudan yonetimini giderek zorlastiriyordu. kolelik yayginligini surdururken, halk da yoksulluk icindeydi. imparatorlugun baslica sorunlarindan biri, sinirlari korumak icin buyuk bir ordu besleme zorunluluguydu. marcus aurelius’un yerini alan oglu commodus doneminde (180-192) imparatorluk ic cekismelerle sarsildi. commodus’tan sonra cumhuriyet kurumlari yikilmaya basladi. imparatorlar yetkilerini genisletti ms 193’te septimus severus imparator oldu. 235’e kadar suren severus hanedani doneminde roma’nin mali ve askeri gucu sarsildi. severus hanedanindan gelen imparatorlarin hicbiri eceliyle olmedi. bu donemdeki en onemli gelisme hristiyanlik’in daha ozgur bir ortam bularak yayginlasmasiydi. severus hanedanindan sonra barbar kavimlerin saldirilarina ugrayan roma, tuna eyaletleri gibi bolgeleri birer birer kaybetti. bu sirada dogudan sasaniler saldiriyordu. barbar akinlari kentlerin yikimina, yollarin bozulmasina yol acti.
iii. yuzyilin sonuna dogru imparatorlugu yonetmek oylesine guclesmisti ki, imparator diocletianus ms 286’da roma imparatorlugu’nun genis topraklarini dort yonetim bolgesine ayirdi. orduyu yeniden duzenleyerek eski disiplini kurdu. yeni vergilerle mali durumu duzeltmeye calisti. sasaniler’i geriletmeyi basararak imparatorlugun sinirlarini dicle irmagi’na kadar goturdu. hristiyanlar uzerindekibaskiyi arttirdi. milano’yu batiimparatorlugunun baskenti yapti; boylece roma eski onemini yitirdi. diocletianus yetenekli bir yoneticiydi ve imparatorlugun yeniden guc kazanmasni sagladi.
diocletianus’un olumunden sonra yonetimi ele gecirmek icin yeniden catismalar basladi. oglu i. constantinus (280-337) bu mucadeleden zaferle cikarak imparatorlugun iki kanadini birlestirdi ve tek basina yonetimi ele gecirdi. ms 330’da yunanlilar’in avrupa ila asya’nin kavustugu noktada kurdugu bizans’a kendi adini verdi ve burayi roma’nin baskenti ilan etti. bundan sonra unlu bizans kenti, 1453’te turkler tarafindan fethedilinceye kadar konstantinopolis (constantinus’un kenti) olarak anildi.
constantinus’un hukumdarliginin en onemli olayi hristiyanlik’i kabul edisidir. 300 yildan beri surekli baski ve zulum altinda olmasina karsin, hristiyanlik giderek daha cok yandas kazaniyordu. coktanrili dinler eskisi gibi etkili degillerdi. constantinus’un hristiyan olmasi hristiyanlar’in uzerindeki baskilarin kalkmasini saagladi.
constantinus’tan sonra imparatorluk hizla cozulmeye basladi. ms 364’te ikiye ayrildi:
dogu roma imparatorlugu (bizans imparatorlugu)
bati roma imparatorlugu
konstantinopolis dogu roma imparatorlugu’nun, milano ise bati roma imparatorlugu’nun baskenti oldu. i. valentinianus batida, kardesi valens ise doguda hukum surmeye basladi. dogu roma imparatoru valens 378’de gotlar’a yenik dustu. imparator olduruldu, ordusunun ucte ikisi yok oldu. savasin sonunda, yuzyillardan beri dunyayi egemenligi altinda tutmus olan roma lejyonlari tarihten silindi. ms 410’da alarik’in onculugundeki vizigotlar roma’yi ele gecirip sonra guneye inerek bereketli ovalari talan ettiler. roma’nin galyalilar tarafindan alindiktan 800 yil sonra dususu, kentin tarihinde bir donemin kapanmasi demekti.
ayni yillarda vandallar ispanya’ya saldirirken, hunlar da orta avrupa’ya akin ediyordu. onderleri atilla 451’de galya’da yenilgiye ugradiysa da bir sonraki yil toparlanarak kuzey italya’nin bircok kentini ele gecirdi ve roma’ya yoneldi. papain ricasi uzerine roma’ya girmekten vazgecti. bati roma imparatorlugu artik iyice sallantidaydi. 476 yilinda imparator romulus augustulus, germen krali odoaker’e yenildi. odoaker italya krali oldu ve boylece bati roma imparatorlugu tarihe karisti.
roma imparatorlugu gelenegini surdurmek dogu roma imparatorlugu’na kalmisti. ne var ki, dogu roma imparatorlugu guneydogu avrupa’da yunan kulturunun cok gucluoldugu bir bolgede kurulmustu. ustelik egemenligi altinda bulunan halklar asyali’ydi. zaman icinde roma gelenekleriyle asya ve yunan gelenekleri birbirinden etkilendi. ms vi. yuzyilin ilk yarisinda imparator i. justinyen’in generallerinden belisarios kuzey afrika’yi, italya’yi ve ispanya’nin bir bolumunu barbar kavimlerden geri almayi basardi. ama bir sure sonra italya, germen kavimlerden lombardlar’in eline dustu. bizams imparatorlugu olarak bilinen dogu roma imparatorlugu x. yuzyilda en parlak donemini yasadi.
batida, 800 yili noel’inde, papanin frank krali charlemagne’a imparatorluk taci giydirmesiyle yeni bir imparatorluk kuruldu. kutsal roma-german imparatorlugu adini alan bu devletin eski roma imparatorlugu ilk bir iliskisi yoktu.
cok uzun birsure boyunca, papalarla imparatorlar arasinda kimin daha ustun oldugu konusunda rekabet catisma ve savaslara yol acti. reformcu papa vii. gregorius ile kutsal roma-german imparatoru iv. heinrich arasinda bas gosteren catisma sirasinda heinrich’in askerleri roma’ya girerek kenti ele gecirdiler.(1084) papalik 1309-1417 arasinda fransa’da avignon kentine yerlesti. roma ise bir sure italyan soylularinin savas alani oldu. xvi. yuzyildan sonra papalar yeniden roma’ya yerlesti.
papalar ve kardinaller roma’yi sayisiz kilise, saray ve heykelle doldurdular. eski anitlarin ve yapitlarin taslarini bu yeni yapilarda kullandilar boylece eski roma’dan geriye pek az sey kaldi. roma 1870’de italya kralligi’nin baskenti olunca, tekrardan buyumus ve bugunku durumuna gelmistir.
italya’da eski tas cagindan beri yasayan insan topluluklari vardi. i.o. 3000’lerde, yeni tas cagina gecmis akdeniz asilli halklar gorulur. italya’ya 1200yillarinda gelen kabileler italikler’dir. italikler’in yerli halkla karismalarindan “latinler”(ovalilar) denen halk dogmus. italya’ya anadolu’dan gelen, romali ozan vergilius’un aeneas destaninda anlatilan etruskler’in, denizcilikte usta bir halk oldugu anlasiliyor. etruksler, italya’da tarimci koy topluluklari halinde yasayan latinler uzerinde kurduklari egemenlikle, toplumsal farklilasmaya ugramis toplumlarin,dolayisiyla uygarligin orataya cikmasina yol acmistir.
bu olaydan yuzyil kadar sonra bazi latin koyleri birer kent duruma gecmisler. bu kent toplumlarinda sarap, zeytinyagi ve maden isletmeciligi, kartaca , fenike ve ege adalari ile ticaret iliskileri gorulur. siyasi orgutlenis “civitas” denen bagimsiz kent devletleri bicimindedir. kent devletleri onceleri secimle is basina gelen ve ayni zamanda en yusek komutan, yargic,din adami olan krallarca yonetilirdi. zamanla monarsilerin yerini aristokrasiler alir.
krallik donemi (i.o. 753 - 509 arasi)
efsaneye gore, roma’yi romus ve romulus kardesler kurmustur. eskicag tarihcileri, roma kralliginin baslangici olarak i.o. 753’u verirler. etruksler, uzerinde egemenlik kurduklari latin koylerini birlestirip roma kentini kurarken, yerli halki kentin kurulmasinda zorla calistirmislar. bu durum iki toplumun arasini acmis. latin halkin zamanla guclenen aristokratlari , bir bucuk yuzyil sonra ayaklanarak i.o. 509’da etruks kralini kovmuslardir.
cumhuriyet donemi (i.o. 509 - 27 arasi)
etruks kralini kovarak yonetimi el geciren, kendilerine patricii(babalar) denen latin aristokratlari, etruks karallik kurumuna duyduklari dusmanliktan dolayi, krallik duzenini yikip, cumhuriyeti kurmuslar. bati dillerinde cumhuriyet anlamina gelen “republic” latince’de “halk icin” anlamina gelen “res publica”den gelmektedir.res publica zamanla, toplumun tek kisi tarafindan degil meclislerce yonetilmesi anlamini kazanmistir. bir yonetime cumhuriyet denilmesi icin meclislerin halk meclisi olmasi zorunlu degildir. gercekten, roma cumhuriyeti de “aristokratik bir cumhuriyer”tir. nufusunun %10’nu olusturan patriciler iyi orgutlenmis buyuk toprak sahipleri sinifiydi ve tam vatandaslik haklarina sahiptiler. nufusunun %90’ni olusturan sinirli vatandaslik haklari tanidiklari plebler uzerinde aristokratik bir cumhuriyet yonetimi kurmuslardi.
plebler sinifi da yoksul ve zengin plebler olarak ikiye ayrilir. zengin plebler bir kentsoylular sinifini olustururken, pleblerin yoksullasan kesimi rima proletaryasini olusturacaktik. latince’de “proles” cocuk demektir. vatandaslari zenginliklerine gore ordunun birliklerine almak ve oteki vatandas haklariyla ve gorevleriyle ilgili duzenlemeleri yapmak amaciyla, roma vatandaslari cesitli server siniflarina ayrilirlarken, ploterya adi, vatandaslarin cocuklarindan baska servertleri olmayan yoksul kesimini belirtmek icin kullanilmisti.
roma toplumunun cumhuriyet donemindeki bu siniflari disinda ileride imparatorluk doneminde, plenblerin orduya suvari olarak atlariyla katilan ust tabakalilardan olusan bir “atlilar” sinifi ortaya cikacaktir. zenginlesen plebler patricileri zorlayarak siyasal haklarini genisletip memur olmaya baslayinca, patrici uyeleriyle evlenmelerini onleyen yasalari da kaldirtmislardir. boylece patrici uyeleriyle zengin pleblerin karismalarindan dogan bu sinifa, iyiler anlmina gelen “optimates” denecektir. buna karsilik zengin olmayan halk sinifina “populares” denmeye baslanacaktir. daha onceleri patriciler ile plebler arasinda olan sinif ve iktidar kavgalari, cumhuriyetin sonlarina dogru ve imparatorluk doneminde optimates ve populares siniflari arasinda surecektir.
roma’da cumhuriyet doneminin tarihi, dista roma’nin gelismesinin, icte sinif kavgalarinin tarihi olmustur. roma kent devleti guclenirken, romalilar sicilya’da ve kartaca’da kolelerin ya da serflerin calistirildiklari buyuk topraklarda kapitalist yontemlerle, pazara donuk, karli tarimsal uretmin yapildigina tanik oldular. roma toprak agalari, “latifundia” denen ciftliklerde yapilan bu yonetim bicimini benimsediler. bu, bir yandan sinif catismalarina yol acarken, ote yandan roma’yi genis topraklari olan bir kara imparatorlugu durumuna getirme yolunda sonuclar dogurdu. roma, atina’dan cok daha buyuk capta kole emegine dayanan bir toplumdu.
ic gelismeler alaninda roma plebleri, patrici sinifyla savasimlarinda adim adim ilerleyerek, roma’nin yonetiminde gittikce daha fazla soz sahibi olabilmeyi basardilar. once patricilerin “senato”suna karslik kendi “pleb meclsini” kurdular. patricilerdenn istedikleri haklari alamayinca “oyleyse kendi basinizin caresine bakin” diyerek, roma’dan ayrilip baska bir yerde kendi topluluklarini kurmak uzere yuruyuse gecince, borclarini bagislatip, kole durumuna dusmus uyelerinin ozgurluklerini geri verdirip “tribun” denen memular ile roma yonetimine katilma haklarini elde ettiler. i.o 450 yilinda “on iki levha yasasi”ni, aristokratik sozlu hukukunun yerine geormeyi basardilar. i.o. 447’de pleb meclisini bir halk meclisi durumana getirerek, senato gibi yasa cikarma yetkisine sahib bir meclise kavustilar. i.o. 445’te ise, pleblerle patrici sinifindan olanlarin evlenmlerini yasaklayan yasayi kaldirttilar. i.o. 421’de, daha once yalnizca patrici uyelerine acik olan roma yuksek memurluklari pleblere acildi. i.o. 326’da borc koleligi kaldirildi. i.o. 287’de plebler bir kez daha kendi devletlerini kurmak uzere roma’dan ayrildiklarinda, caresiz kalan patriciler, pleb halk meclisini senatoya esit bir yasama gucune sahip olmasini kabul ettiler.
icte sinif catismalari bu yonde gelisirken, dista roma’nin hizla genislendigini goruyoruz. roma ilk gelismelerini tuz ticareti yolu uzerinde bulunusuna borcludur. tuz ticaretine zamanla zeytinyagi ve saag ticareti eklenmis, bu yolla zeytin ve uzum tarimina gecilmistir. latifundilarda koleler calistirarak pazara yonelik bir tarim gerceklestirilmistir. bu gelismeler patricilerin topraklarini genisletme yolunda bir politika izlemelerine neden olmustur.
i.o. 493’de roma’nin otuz latin kent ile kurdugu “latin birligi” giderek roma’nin bunlar ve bunlara eklenen kentler uzerine dayattigi bir egemenlige donusur. i.o.448’de roma akdeniz ticaretine girerek, genislemesine hem karadan hem denizden surdurme olanagi bulmustur.
roma kentince yonetilen latin birligi’ni yonetime katilma hakki olmayan kentleri, kendilerine de roma vatandaslik haklarinin taninmasi istegi ile i.o.340’ta ayaklandilar.bu ayaklanma bastirildi; ama dene de bunlarin halklarina roma vatandaslik haklari tanindi. ancak roma, kentler arasi ticareti elinden kacirmamak icin, bu kentlerin birbirleri ile olan ticareti yasakladi.i.o.272’den sonra roma, guney italya daki yunan kent devletlerini ele gecirdi. i.o.264’te akdeniz ticareti ve gemenligi yolunda kartaca ile savasti. i.o.210’da kartaca’yi kesin olarak yenince akdeniz’i ele gecirdi. i.o.168’de makedonya’yi i.o.146’da yunanistan’i topraklarina katti.·
imparatorluk donemi (i.o. 27– i.s. 476 arasi)
mo iii. yuzyilin sonlarina dogru, yunan uygarligi roma’da yayilmaya basladi. romalilar bu uygarliga buyuk bir saygi ve hayranlik duydu. bu nedenle, makedonya krali v. philippos ( mo 238 – 179 ) yunan kentlerini ve anadolu’yu tehdit edip de, bu kentler roma’dan yardim isteyince, bu istege olumlu yanit veren romalilar, makedonyalilar’la dort yil carpistilar. sonucta dogu akdeniz roma’nin hakimiyetine girdi; mo 146’da makedonya ve yunanistan da birer roma eyaleti oldu. boylece tum akdeniz roma’nin egemenligi altina girdi. bu zaferler sonucu roma guclendi ve zenginlesti. mal ve kole ticareti gelisti. senatorler ve obur yoneticiler cabuk zengin olmanin yollarini ararken, bazi eyalet yoneticilerinin de vergi toplarken zora basvurmalari halkin tepkisini cekiyordu. kisisel hirslar ve acgozluluk, cumhuriyetin ilk yillarindaki yurtseverligin ve ozverililigin yerine gecmisti.
mo ii. yuzyilin sonlarina dogru yonetici sinifin davranislarini elestiren tiberius ve gaius gracchus adlarinda iki kardes, halkin daha fazla hak sahibi olmasi icin mucadele etmeye basladilar. mo 133’te soylularin el koydugu kamu topraklarini yoksul halka dagitmak icin bir yasa tasarisi hazirladilar. romalilar’i uyandirmak icin canlari pahasina mucadele eden bu kardeslerin ikisi de acimasizca olduruldu. ama cabalari bosuna olmamis, romalilar’da haksizliklarin ortadan kalkmasi icin siyasal bir reform gerektigi inanci yerlesmistir.
bu siralarda roma ordusunda koklu bir degisiklik oldu. ucretli askerler, yurttas askerlerin yerini almaya basladi. yurttas askerler tumuyle ulkelerine bagli olduklari halde, yeni profesyonel askerler, komutanlari her kim ise ona baglaniyordu. bu durum roma’nin siyasal yasamini buyuk olcude etkiledi. o tarihten sonra basarili generaller ordularinin destegiyle ustun bir guc ve yetki sahibi olmaya basladi.
gaius marius’un askerlerin destegiyle nasil yukseldigi buna ornektir. dogustan “pleb” olan marius, kendine sadik ordusunun destegiyle konsul olmustu. ilk kez mo 105’te kuzey afrika’da numidya’nin krali olan iugurtha’yi yenerek unlenen marius, daha sonra italy’nin kuzeyini tehdit eden germen kabilelerini de ust uste iki kez yenmeyi basarmisti. bundan sonra patricilerin generali sulla ile guclerini birlestirerek roma ile savasan komsu halklari yenilgiye ugratti. sulla, yunanistan’i ve doguyu tehdit eden mithridates’le savasmak icin roma’dan ayrildi.
“mithras” gunes tanrisinin adiydi.mithridates ise “gunes tanrisinin soyundan” anlamina geliyordu. karadeniz’in dogusunda bir krallik olan pontos tahtina gecen vi. mithridates kanli bir egemenlik kurarak dunyaya korku salmis, annesini hapse attirdiktan baska, kardesini de oldurtmustu. uc ayri zamanda roma’ya savas acan mithridates, sonunda romali general pompeius’a yenildi. sulla doguda mithridates’le savasirken, marius roma’da yonetime el koydu. sulla seferden dondugunde marius olmustu, ama sulla ocunu marius’un yandaslarindan ve halktan aldi. sonsuz yetkilerle ms 82’de kendini diktator sectirdi. sulla’dan sonra roma’da yasadisi olaylar ve siyasetcilerin entrikalari hiz kazandi. mo 73’te spartakus adinda bir gladyator kolelerden olusturdugu ordusuyla roma’ya bas kaldirdi. cok sayida roma lejyonunu yenilgiye ugrattiktan sonra mo 71’de yenildi ve olduruldu.
mo i. yuzyilin ortalari julius caesar ile pompeius arasindaki rekabetle gecti. her ikisi de yetenekli ve degerli onderlerdi. bir sure, zengin bir soyu olan marcus crassus’u da aralarina alarak “birinci triumvirlik” denen uclu yonetim denemesinde bulundular. crassus , mo 53’te oldukten sonra pompeius caesar’in galya’daki askeri basarilarini eskisinden daha fazla kiskanmaya basladi. caesar’in geri cagirilmasi icin hukumeti etkiledi. caesar, bu buyruga uyarak geri donecek olursa, ordusunu terketmek zorunda kalacaginin bilincindeydi. bu yuzden mo 49’da ordusunun basinda yola cikti. kendi bolgesi olan galya cisalpina ile geri kalan italyan topraklari arasinda sinir olusturan rubicon irmagi’ni gectikten sonra, donusu olmayan bi noktaya geldi. roma’da guclu bir destek saglayamayacagini anlayan pompeius yunanistan’a kacti.
gucunu kanitlamak icin savasmayi surduren caesar, mo 45’te roma’ya dondu ve omur boyu baskanliga secildi. ne var ki, bazi senatorler roma’nin ozgurlugu acisindan caesar’in planlarini sakincali buluyordu. caesar cok gecmeden, bir senato toplantisindan sonra hancerlenerek olduruldu. ( mo 44 ).
bundan sonra iktidar marcus antonius’a gecti. ne var ki caesar’in evlat edinmis oldugu genc octavius roma’ya donunce, aralarinda catisma cikti. octavius senato tarafindan konsulluge getirildi. gaius julius caesar octavianus adiyla caesar’in evlat edindigi oglu olarak tanindi. bir sure sonra octavianus ve antonius uzlasmaya vararak, caesar’in suvari komutani marcus lepidus’un da katilmasiyla “ikinci triumvirlik”i kurdular. caesar’a komplo kurarak olduren brutus ve gaius longinus cassius’a karsi savas acarak, onlari mo 42’de makedonya’da yendiler. bundan sonra doguya giden antonius, orada karsilastigi misir kralicesi kleopatra’ya asik oldu ve arkasindan misir’a gitti. octavianus’la yeniden arasi acildi. mo 31’de yunanistan’in bati kiyilarindaki aktium savasi’nda octavianus, antonius’un donanmasini dagitti ve roma’nin rakipsiz onderi olarak yonetimi eke gecirdi.
octavianus ms 14’te olunceye kadar tam 45 yil roma’yi yonetti. mo 27’de kendisine, yuce anlaminda augustus sani verilmisti. cok buyuk bir guce sahip olmasina karsin, roma’nin eskiden oldugu gibi comhuriyetle yonetildigi izlenimini yaratmaya buyuk ozen gosterdi. o donemde krallar mutlak egemenlige sahipti. romalilar boyle bir yonetim istemiyordu.
augustus yonetiminde roma en parlak donemini yasadi. ticaret cok buyuk bir gelisme gosterdi. roma yasalari imparatorlugun her yerinde uygulanmaktaydi. guclu hukumet, lejyonlarca da destekleniyordu. imparatorlugun egemen oldugu bolgelerdeki yerli halklarin haklarina saygi gosteriliyordu. yuzyillardan beri surmekteolan cekisme ve kargasanin sona ermis olmasi augustus’un basarisiydi. halk, yasalarin guvencesi altinda olmanin huzuru icindeydi.
augustus’tan sonra imparatorlugun durumu
augustus olmeden once imparatorluga uvey oglu tiberius’u secmisti. ms 14’te basa gecen tiberius , yayilmaci bir siyasetten yana degildi. daha yonetimdeyken tiberius’tan sonra basa kimin gececegine iliskin tartisma ve kavgalar baslamisti. augustus’un kurmus oldugu guclu yonetim agi bir sure ulkenin gerilemesini onledi. tiberius’tan sonra caligula 25 yasinda imparator oldu. babasi germanicus asker oldugu icin cocuklugu askerler arasinda gecmisti. halk babasini sevdigi gibi, onu da benimsedi. caligula basa gectigi ilk yillarda iyi bir yonetici izlenimi veriyordu. ama sekiz ay sonra hastalandi, belki de bu hastaligin etkisiyle, daha sonraki yillarda dengesiz davranislarda bulunmaya basladi. roma’nin en taninmis ailelerin yok etti. cumhuriyet doneminin torelerine karsi duydugu tepkiyi gostermek icin sevdigi atini once rahip, sonra da konsul ilan etti. bir gladyator gibi dovustu, akrabalarinin cogunu oldurdu. acimasizligi dillere destan oldu. dort yil suren kanli bir saltanattan sonra, koruma gorevlilerinden biri tarafindan olduruldu.
caligula’nin ardindan , ms 41-54 arasinda hukum suren claudius yetkin bir yoneticiydi. roma yurttasligini genisleterek, yabanci topluluklara da yurttaslik hakki verdi. ozgurlugunu kazanmis yunanli koleleri onemli devlet gorevlerine getirdi. bu onlarin guclenmesine yol ati. ucuncu karisi valeria massalina entrikalari yakisiksiz davranislariyla un saldi. ms 48’de idam edildi. claudius’un dorduncu karisi olan agrippina, onceki kocasindan olan oglu neron’u evlat edinmesi icin claudius’a baski yapti. oysa claudius’un britannicus adinda bir oglu vardi. ms 43’te romalilar claudius’un komutasinda ingiltere’yi isgal ederek, adanin dogusunu roma imparatorlugu’na kattilar. caligula’nin ve claudius’un donemlerinde eyalet yoneticilerinin yetkin ve guclu olmalari sayesinde imparatorluk gelismesini surdurdu. ms 54’te agrippina claudius’u zehirleri, boylece yerine oglu neron tahta gecti. ilk bes yik sorunsuz gecti; ne var ki, sonraki yillar benzeri gorulmemis bir dehset yasandi. neron annesini ve karisini oldurttukten baska, zamanin onde gelen yoneticilerini de birer birer ortadan kaldirdi.
neron atletizm, tiyatro ve siir yarismalari da duzenletti. hukumdarliginin 10. yilinda roma’da buyuk bir yangin cikti. neron bunun ilk hristiyanlar’in sucu oldugunu ileri surdu ve onlara eziyet etti. kentin yeniden yapilmasi icin buyuk paralar harcadi.
roma imparatorlugu’nun tarihine bakacak olursak cokusun neron zamaninda baslamis oldugunu goruruz. vergi yuku altinda ezilen insanlar siki ve duzenli calisamaz olmustu. ordu siyasete karisiyor, hukumet ordunun istemlerine cogu zaman boyun egiyordu. neron’un savurganligi imparatorlugun bircok yerinde ayaklanmalara yol acmisti. sonunda orduyu da karsisindabulan neron intihar etti.
cok gecmeden lejyonlar arasinda kiran kirana bir ic savas basladi. bu kargasanin sonunda vespasianus adinda bir general flavius hanedanini kurdu. agir vergilerle ulkenin mali durumunu duzeltti. ms 69-79 arasinda hukum suren vespasianus ve ondan sonra gelen titus ve domitianus adli imparatorlar buyuk olcude ordunun gucune dayandilar. askeri duzenlemelerle sinirlari koruyabildiler. ms 79’da, titus doneminde patlayan vezuv yanardagi bir roma kenti olan pompei’yi lavlar ve kuller altinda birakti. bu zamandan kalan kalintilar , roma kentindeki yasam hakkinda onemli bilgilere sahip olaya yaramistir.
domitianus 81’de imparator oldu. imparatorlugunun son uc yilinda romalilar insanlikla bagdasmayan korkunc bir teror yasadilar. domitianus 96’da olduruldu. ondan sonra tahta gecen nerve yalniz iki yil yasadi. traianus ve yegeni hadrianus duzeni yeniden kurmakicin cok caba gosterdiler. ms 98’de basa gecen traianus imparatorlugun sinirlarini genisletti. akilli ve olculu yonetimi, halkin yeniden devlete guven duymasini sagladi. hadrianus, ulkeye coktan ozlenen baris ve bollugu geri getirmekte basarili oldu. 117’de imparator olan hadrianus, roma topraklarini bastan basa denetleyerek, zayif gordugu yerleri surlarla guclendirdi. 122’de ingiltere’ye kadar gitti. adanin kuzeydogusunda iskoc saldirilarina karsin kendi adiyla anilan hadrianus duvari’ni yaptirdi. onun basarisi sayesinde bir sonraki imparator antoninus pius sanatsal etkinliklere zaman ayirabildi.138-161 arasinda pius yonetiminde imparatorluk cok gelisti.
marcus aurelius’un ogrenmeye hevesli, zeki ve akilli bir genc olmasi pius’un ilgisini cekti. lucius commodus adinda baskabir gencle birlikte onu evlat edindi. amaci tahtini bu genclere birakmakti. ms 161’de ikisi birden tahta gecti. lucius 169’da oldu ve marcus aurelius tahtta tek basina kaldi.
nerva ile baslayan marcus aurelius’a kadar suren donem, roma tarihinin varlik ve baris icinde yasadigi yillar oldu. amaimparatorlugun bazi yorelerinde cikan isyanlar bu donemin sona ermekte oldugunu gosteriyordu. marcus aurelius imparatorlugun dogu sinirini guvence altina aldiktan sonra kuzeydeki barbar kabileleri de bir dizi savasla eski yerlerine surdu. depremler ve su baskinlari roma’nin buuykbir bolumununyikilmasina, tahil depolarinin zarar gormesine neden oldu. bu da kenti kitliga surukledi. dogudan gelen veba da hizla yayginlasti. tum bunlara karsin, marcus aurelius vergileri olabildigince dusuk tutmaya calisti ve mahkemelerin iyi isletilmesini saglayarak sorumlu bir yonetici oldugunu gosterdi. imparatorlugun gucunu tehtit ettigini dusundugu hristiyanlari’a karsi baskici bir siyaset izledi.
marcus aurelius “ta eis eauton” ( kendime dusunceler ) adli kitabinda bilgelik, dogruluk, durenc ve olcululuk olarak belirledigi dort temel erdemden soz eder. ms 180’de marcus aurelius’un olumunden sonra imparatorluk 100 yil kadar “barbar” denen kavimlerin saldirisi altinda kaldi. barbar sozcugu, eski yunanlilar tarafindan, romalilar da icindeolmak uzere, kendilerinden olmayan herkes icin kullanilirdi. eski yunanlilar tum yabancilarin yabanil ve uygarliktan yoksun olduguna inanirlardi. romalilar ise ayni sozcugu roma topraklarina saldiran, got, frank, vandal ve germen kavimleri icin kullandilar. roma imparatorlugu denetlenmesi cok zor olan bir buyuklukteydi. en gorkemli caginda sinirlari:
kuzeyde ingitere’den guneyde afrika collerine
batida atlas okyanusu’ndan doguda mezopotamya topraklarina kadar uzaniyordu.
bugun hâlâ izlerine rastlanan roma yolari, insanlarin guvenlik icinde imparatorlugun bir ucundan digerine gidip gelmelerini saglardi.
cokus
imparatorluk sinirlarinin boylesine genislemesi roma’nin eyaletler uzerindeki dogrudan yonetimini giderek zorlastiriyordu. kolelik yayginligini surdururken, halk da yoksulluk icindeydi. imparatorlugun baslica sorunlarindan biri, sinirlari korumak icin buyuk bir ordu besleme zorunluluguydu. marcus aurelius’un yerini alan oglu commodus doneminde (180-192) imparatorluk ic cekismelerle sarsildi. commodus’tan sonra cumhuriyet kurumlari yikilmaya basladi. imparatorlar yetkilerini genisletti ms 193’te septimus severus imparator oldu. 235’e kadar suren severus hanedani doneminde roma’nin mali ve askeri gucu sarsildi. severus hanedanindan gelen imparatorlarin hicbiri eceliyle olmedi. bu donemdeki en onemli gelisme hristiyanlik’in daha ozgur bir ortam bularak yayginlasmasiydi. severus hanedanindan sonra barbar kavimlerin saldirilarina ugrayan roma, tuna eyaletleri gibi bolgeleri birer birer kaybetti. bu sirada dogudan sasaniler saldiriyordu. barbar akinlari kentlerin yikimina, yollarin bozulmasina yol acti.
iii. yuzyilin sonuna dogru imparatorlugu yonetmek oylesine guclesmisti ki, imparator diocletianus ms 286’da roma imparatorlugu’nun genis topraklarini dort yonetim bolgesine ayirdi. orduyu yeniden duzenleyerek eski disiplini kurdu. yeni vergilerle mali durumu duzeltmeye calisti. sasaniler’i geriletmeyi basararak imparatorlugun sinirlarini dicle irmagi’na kadar goturdu. hristiyanlar uzerindekibaskiyi arttirdi. milano’yu batiimparatorlugunun baskenti yapti; boylece roma eski onemini yitirdi. diocletianus yetenekli bir yoneticiydi ve imparatorlugun yeniden guc kazanmasni sagladi.
diocletianus’un olumunden sonra yonetimi ele gecirmek icin yeniden catismalar basladi. oglu i. constantinus (280-337) bu mucadeleden zaferle cikarak imparatorlugun iki kanadini birlestirdi ve tek basina yonetimi ele gecirdi. ms 330’da yunanlilar’in avrupa ila asya’nin kavustugu noktada kurdugu bizans’a kendi adini verdi ve burayi roma’nin baskenti ilan etti. bundan sonra unlu bizans kenti, 1453’te turkler tarafindan fethedilinceye kadar konstantinopolis (constantinus’un kenti) olarak anildi.
constantinus’un hukumdarliginin en onemli olayi hristiyanlik’i kabul edisidir. 300 yildan beri surekli baski ve zulum altinda olmasina karsin, hristiyanlik giderek daha cok yandas kazaniyordu. coktanrili dinler eskisi gibi etkili degillerdi. constantinus’un hristiyan olmasi hristiyanlar’in uzerindeki baskilarin kalkmasini saagladi.
constantinus’tan sonra imparatorluk hizla cozulmeye basladi. ms 364’te ikiye ayrildi:
dogu roma imparatorlugu (bizans imparatorlugu)
bati roma imparatorlugu
konstantinopolis dogu roma imparatorlugu’nun, milano ise bati roma imparatorlugu’nun baskenti oldu. i. valentinianus batida, kardesi valens ise doguda hukum surmeye basladi. dogu roma imparatoru valens 378’de gotlar’a yenik dustu. imparator olduruldu, ordusunun ucte ikisi yok oldu. savasin sonunda, yuzyillardan beri dunyayi egemenligi altinda tutmus olan roma lejyonlari tarihten silindi. ms 410’da alarik’in onculugundeki vizigotlar roma’yi ele gecirip sonra guneye inerek bereketli ovalari talan ettiler. roma’nin galyalilar tarafindan alindiktan 800 yil sonra dususu, kentin tarihinde bir donemin kapanmasi demekti.
ayni yillarda vandallar ispanya’ya saldirirken, hunlar da orta avrupa’ya akin ediyordu. onderleri atilla 451’de galya’da yenilgiye ugradiysa da bir sonraki yil toparlanarak kuzey italya’nin bircok kentini ele gecirdi ve roma’ya yoneldi. papain ricasi uzerine roma’ya girmekten vazgecti. bati roma imparatorlugu artik iyice sallantidaydi. 476 yilinda imparator romulus augustulus, germen krali odoaker’e yenildi. odoaker italya krali oldu ve boylece bati roma imparatorlugu tarihe karisti.
roma imparatorlugu gelenegini surdurmek dogu roma imparatorlugu’na kalmisti. ne var ki, dogu roma imparatorlugu guneydogu avrupa’da yunan kulturunun cok gucluoldugu bir bolgede kurulmustu. ustelik egemenligi altinda bulunan halklar asyali’ydi. zaman icinde roma gelenekleriyle asya ve yunan gelenekleri birbirinden etkilendi. ms vi. yuzyilin ilk yarisinda imparator i. justinyen’in generallerinden belisarios kuzey afrika’yi, italya’yi ve ispanya’nin bir bolumunu barbar kavimlerden geri almayi basardi. ama bir sure sonra italya, germen kavimlerden lombardlar’in eline dustu. bizams imparatorlugu olarak bilinen dogu roma imparatorlugu x. yuzyilda en parlak donemini yasadi.
batida, 800 yili noel’inde, papanin frank krali charlemagne’a imparatorluk taci giydirmesiyle yeni bir imparatorluk kuruldu. kutsal roma-german imparatorlugu adini alan bu devletin eski roma imparatorlugu ilk bir iliskisi yoktu.
cok uzun birsure boyunca, papalarla imparatorlar arasinda kimin daha ustun oldugu konusunda rekabet catisma ve savaslara yol acti. reformcu papa vii. gregorius ile kutsal roma-german imparatoru iv. heinrich arasinda bas gosteren catisma sirasinda heinrich’in askerleri roma’ya girerek kenti ele gecirdiler.(1084) papalik 1309-1417 arasinda fransa’da avignon kentine yerlesti. roma ise bir sure italyan soylularinin savas alani oldu. xvi. yuzyildan sonra papalar yeniden roma’ya yerlesti.
papalar ve kardinaller roma’yi sayisiz kilise, saray ve heykelle doldurdular. eski anitlarin ve yapitlarin taslarini bu yeni yapilarda kullandilar boylece eski roma’dan geriye pek az sey kaldi. roma 1870’de italya kralligi’nin baskenti olunca, tekrardan buyumus ve bugunku durumuna gelmistir.
mö. 753 yilindan 1453 yılına kadar hüküm sürmüş imparatorluk. cumhuriyetin beşiği.
romalıların bugünkü modern cumhuriyet sistemini oluşturduğu bir gerçek.gerek hukuk sistemi, gerek kultur, gerek dil, gerek yaşam, gerek edebiyat ve savas taktikleriyle dünyanın en çagdaş ve sistematik imparatorluğuydu.
gerci romayı roma yapan ne julius caesar dır ne de roma halk senatosu.
kesinlikle bu sistematik olu$umun tek sebebi stoacilik ve epikurculuk fkrini benimsemiş ve bu akımı tüm romaya yaymış marcus aurelius tur.
öyleki stoacılıga göre bireyin temel prensipleri ve amacı, devlet içinde bir hizmette bulunmaktır.her bireyin kendisini görev başında bulunan bir asker gibi, yani komutanın kendisine verdiği emri yerine getirmekte olan bir asker gibi anlaması gerekir. bir sipere belli bir görevle yerleştirilen bir asker, üzerine düşeni, elinden geldiğince yapmalıdır.
bireye verilen görevin doğru olup olmadığını tartışmaya askerin hakkı yoktur.
bu sebepten dolayı kuçuk bir kent olan roma dünyanın en büyük imparatorluğu haline geşmi$tir..
(bkz: koşulsuz itaat)
romalıların bugünkü modern cumhuriyet sistemini oluşturduğu bir gerçek.gerek hukuk sistemi, gerek kultur, gerek dil, gerek yaşam, gerek edebiyat ve savas taktikleriyle dünyanın en çagdaş ve sistematik imparatorluğuydu.
gerci romayı roma yapan ne julius caesar dır ne de roma halk senatosu.
kesinlikle bu sistematik olu$umun tek sebebi stoacilik ve epikurculuk fkrini benimsemiş ve bu akımı tüm romaya yaymış marcus aurelius tur.
öyleki stoacılıga göre bireyin temel prensipleri ve amacı, devlet içinde bir hizmette bulunmaktır.her bireyin kendisini görev başında bulunan bir asker gibi, yani komutanın kendisine verdiği emri yerine getirmekte olan bir asker gibi anlaması gerekir. bir sipere belli bir görevle yerleştirilen bir asker, üzerine düşeni, elinden geldiğince yapmalıdır.
bireye verilen görevin doğru olup olmadığını tartışmaya askerin hakkı yoktur.
bu sebepten dolayı kuçuk bir kent olan roma dünyanın en büyük imparatorluğu haline geşmi$tir..
(bkz: koşulsuz itaat)
imparatorlarıyla ünlü bir yermiş.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?