ümit yaşar oğuzcan mektuplarından.
"senden hiç ayrılmamak vardı. zamanı durdurmak, bütün saatleri parçalamak vardı. isyan içindeyim. neydi bu çaresizlik? bizi çepçevre saran bu dört duvar neydi?
bir ara tanrıyı düşündüm, peygamberleri, dinleri, kitapları düşündüm. boş inançlarımız mıydı çaresizliği yaratan? o bizim eserimiz miydi? öyleyse neden bizden büyüktü, güçlüydü?
bunca yıl neyi aramış, kimi özlemiştim? madem ki benim olmayacaktın neden seni karşıma çıkardılar? kim yaptı bunu? bu kötülükler kimin eseri? tanrının işi yok da bizi mi görsün? öyleyse kime inanacağız?
o kitaplar ki sabırdan bahsediyor. ama ne kadar? nereye kadar? o dinler ki duadan bahsediyor. kime, niçin ve ne zaman? o peygamberler hiç sevmediler mi? ben sana inanıyorum kitaplara değil. ben seni istiyorum. dua değil. sabır değil.
artık gideceksin, biliyorum, vakit geç oldu. yatakta izin kalacak, havada kokun ve yastığın üzerinde bir iki tel saçlarından. telaş içinde giyinmeye başlayacaksın. çoraplarında eğrilik var diyeceğim, düzelteceksin. dudaklarını boyarken, eğilip ensenden öpeceğim, için sevgiyle dolacak. gözlerin ışıl ışıl, üzülme, üzülme diyeceksin, yine geleceğim.
ya gelmezsen? hayır hayır geleceğine inanıyorum. fakat yine gideceksin. yine gideceğini bilmek kötü. dayanılmaz bir şey bu.
hatırlıyorum; elini uzattın, allahaısmarladık dedin, gittin. gözden kayboluncaya kadar baktım ardından, sonra kapıyı kapattım, bir başka kapı açıldı yalnızlığa. yürüyemiyordum, oturamıyordum. yattım, uyuyamıyordum. sanki yerçekiminden kurtulmuştum, boşluktaydım, ağırlığım kalmamıştı.
elimde, tam nabzımın üzerinde bir saat işliyordu her şeyden habersiz. çıkardım, duvara çarptım, parçalandı ve durdu.
fakat sadece saatin sesiydi kaybolan. yoksa zaman ilerliyordu."
dördüncü mektup
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?