fizik yüksek mühendisi, doktor ve mutasavvıf olarak tanıtıyor kendisini.
birkaç hafta önce gazi mahallesi’nde dağıtılan bir el ilanı dolayısıyla haberdar oldum kendisinden. ilanda a.c. boran diye yazılmıştı adı. tasavvuf üzerine bir konferans olacağı belirtilen ilanda, hacı bektaşi veli, mevlana, yunus emre’den alıntılar; hz ali ve hz hüseyin’in de sözleri ve onları övücü ifadeler yer alıyordu.
konferans başladı, yaklaşık 20-30 kişiyle. ben bazı sorularıma yanıt alırım umuduyla gitmiştim. çok çok çok basit geldi, ki basit, en hafif kelime. neyse, devam etsin belki açılır, derken 5-10 kişilik bir grup salona girdi. gazi’nin bıçkın kesiminden... konferans 45 dk kadar sürmüşken, uyarı üzerine iptal edildi. niye yaptılar, neden ettiler derken o halde döndüm eve.
a.c. boran ve anadolu erenleri ... derneği ile ilgili araştırma yapma düşüncem bu sabaha kaldı. internette gezindiğim birkaç site midemi kaldırdı. meğer kendisini resul ilan etmişmiş bu kişi. pek çok tv/radyo kanalı, dernek şu bu...
her sakallıyı deden sanma, sözünü bir kez daha anladım yaşayarak. meğer tüm o bilmişliklerime rağmen, saftiriğin, dolmuşa binenlerindenmişim. hoş, konferansta öyle bir zırvadan bahsetmedi. benden daha safları da varmış ki bu adamlar bu işten ekmek yiyor, fırın kuruyor, zincir fırınlar açıyor.
insanların inançlarını, saf duygularını istismar edip saltanat kuranları bu miraç kandili’nde allah’a havale ediyorum. eleştirelim, kızalım ama şu diyanet’e şükür. olmasa camiye dahi gidemez insanlar, onun camisi bunun hocası...
kendisi hakkında detaylı bilgi edinmedim, istemem de. allah uzak etsin, akıl fikir versin. sapıklık deyince cinsellik gelir hep akla; bu, sapıklığın önde gideni değil de nedir?
abdulcabbar boran
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?