çok güzel, sağlıklı, üstüne üstlük beleş de yapılan iş. kopar kopar hiç bitmeyecekmiş gibi olması da ayrı bir güzellik..hele bir de erik ağacı ise kim tutabilir ki insanı...
ayrıca;
ağaçtan meyve yemek
dalından koparmadan, kemirerek yapılan eylem olsa gerek.
eskiden hereke de kiraz toplarken yaptigimiz eylem.
*
sonrasinda ishal olma durumu kesinlikle muhtemel. kiraz icin tabii.
yesilkoy de de citlenbik yerdik sonbaharlari. ozellikle kahverengi benekli olanlari cok leziz olurdu.. eksi eksi boyle. cekirdekleriyle de tuftufle sokaktan gecen cocuklari vurup saklanirdik. erik de tren yollarinin kenarlarindaki agaclardan temin edilirdi. felaket guzel tadi vardi.
*
sonrasinda ishal olma durumu kesinlikle muhtemel. kiraz icin tabii.
yesilkoy de de citlenbik yerdik sonbaharlari. ozellikle kahverengi benekli olanlari cok leziz olurdu.. eksi eksi boyle. cekirdekleriyle de tuftufle sokaktan gecen cocuklari vurup saklanirdik. erik de tren yollarinin kenarlarindaki agaclardan temin edilirdi. felaket guzel tadi vardi.
once agac yenir, sonra yere du$en meyveleri. biz boyle gorduk buyuklerimizden.
mis gibi meyve kokularının arasında yemektir meyveyi. verdiği haz muhteşemdir.
elleri arkada belin üstünde (ağa yürüyüşündeki gibi) birleştirerek zürafa edasıyla başı yukarı kaldırıp meyveden ısırma çabasıdır.komik görüntülere sebep olur fotoğraflanırsanız ilerde şantaja maruz kalırsınız.
ağaçtan meyve yemeye girmiyor ama dalından domates yemek kadar güzel birşey yok.
farklı şekillerde gerçekleştirilebilecek eylem çeşididir.
bu eylemi bir keresinde nasıl gerçekleştirdiğimi anlatıyorum.
üzümlerin tam olma zamanı. bir akşam yine köye gittik. gerçi yaz tatillerimiz hep köyde geçer de neyse. hemen bizim arkadaşlarla buluştuk. köyün dağını, taşını, ovasını, tarlasını, nerede hangi meyve var, kısaca köyün civarını çok iyi bilen bir arkadaş falanca dayının köy girişindeki üzüm bağındaki üzümlerinin tam yenme kıvamına geldiğini ve akşam hava kararınca gitmemizi önerdi. biz de kabul ettik. çünkü falanca dayının bağı da her akşam aylaklıktan yürüyüş yaptığımız kordon misali yolun hemen dibindeydi, yani yolumuzun üzerinde olduğu için sorun teşkil etmeyecekti.
vesselam akşam oldu toplanıldı. bir 10-12 kişi varız herhalde. bizim grup işte. ulan yine aklıma geldi, özledim kerataları... neyse... o akşam da öyle bir denk geldi gökyüzünde dolunay var; hava açık. yere iğne düşürsen bulursun, aannadın mı? girdik bağa, kara üzümler, yeşil üzümler...o bağ asmalarını da bilirsiniz; boyu belinizi geçmez. boyu en fazla, sizin boyunuz kadar ya olur ya olmaz.
baktım herkes eğilerek yemeye çalışıyor falan. oturun ya, dedim, oturarak yemeye başladık. şamata, gırgırı falan... dedim dur ya uzanayım da filmlerdeki gibi yapayım. asmanın yanına uzandım, en alt dallarından yattığım yerden yemeye başladım. bir tarafta dolunay, diğer tarafta enfes üzümler... yeme de yanında yar derler ya, ben hem yiyorum hem yanında yatıyorum...
bu da böyle fantastik bir anımdır.
bu eylemi bir keresinde nasıl gerçekleştirdiğimi anlatıyorum.
üzümlerin tam olma zamanı. bir akşam yine köye gittik. gerçi yaz tatillerimiz hep köyde geçer de neyse. hemen bizim arkadaşlarla buluştuk. köyün dağını, taşını, ovasını, tarlasını, nerede hangi meyve var, kısaca köyün civarını çok iyi bilen bir arkadaş falanca dayının köy girişindeki üzüm bağındaki üzümlerinin tam yenme kıvamına geldiğini ve akşam hava kararınca gitmemizi önerdi. biz de kabul ettik. çünkü falanca dayının bağı da her akşam aylaklıktan yürüyüş yaptığımız kordon misali yolun hemen dibindeydi, yani yolumuzun üzerinde olduğu için sorun teşkil etmeyecekti.
vesselam akşam oldu toplanıldı. bir 10-12 kişi varız herhalde. bizim grup işte. ulan yine aklıma geldi, özledim kerataları... neyse... o akşam da öyle bir denk geldi gökyüzünde dolunay var; hava açık. yere iğne düşürsen bulursun, aannadın mı? girdik bağa, kara üzümler, yeşil üzümler...o bağ asmalarını da bilirsiniz; boyu belinizi geçmez. boyu en fazla, sizin boyunuz kadar ya olur ya olmaz.
baktım herkes eğilerek yemeye çalışıyor falan. oturun ya, dedim, oturarak yemeye başladık. şamata, gırgırı falan... dedim dur ya uzanayım da filmlerdeki gibi yapayım. asmanın yanına uzandım, en alt dallarından yattığım yerden yemeye başladım. bir tarafta dolunay, diğer tarafta enfes üzümler... yeme de yanında yar derler ya, ben hem yiyorum hem yanında yatıyorum...
bu da böyle fantastik bir anımdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?