bor un pazarı

özge dirik $iiridir..

aynı kadınla ikinci defa evlenmek,
ikinci defa yakılan sigaranın ağır tadı,
ha bitti, ha bitecek…

aynı kadınla üçüncü defa evlenmek,
denizin demlediği vapur çayı,
ama pahalı.

aynı kadınla dördüncü defa evlenmek,
bohçacılar topluyorlar kalanları,
ısrarkâr geçimsizlikten ho$nut $ehrin baro’su.

aynı kadınla be$inci defa evlenme.

farklı bir bakış açısıyla, borun pazarı maalesef herkesin de bildiği gibi türkiyedir. dunyanın toplam rezervinin bilmem kaçta kaçına sahipmişiz de şöyleymiş böyleymiş. ya elin kıç kadar belçikasında şehirler arası yollar bile aydınlatılmışken bence önce türkiyedeki bazı örümcek ağları tarafından istila edilmiş beyinlerin önce aydınlatılması sonra da temizlenmesi gerekiyor.
kendi gorusumce ayakların basa, basların ayaklara geçtiği talihsiz zamanlarda yaşamaktayız ama birileri gerçekten bir şeyler yapmalı.
belki... değil tabi ki bu birileri bizler olmalıyız ama içimizdeki cılız sesin pısırıklığına kulak tıkamamız gerekiyor. babalarımızdan kalma (kendi akranlarım için) bu kotu, dengesiz, şiddet dolu, iğrenç dunyayı kendi namımıza biraz temizleyebilirsek, belki çocuklarımıza daha guzel bir turkiye bırakabiliriz.
butun bunların yanında ise içimdeki cılız ses hiç umudum yok diyor ve burada noktalıyorum.