1920 ve 1930’ların ana mimari tarzıdır. bu tarz daha çok ikinci dünya savaşı’ndan önceki modernizmin on yılına şekil veren mimarları ve binalarını kapsar. bu terim ilk kez henry-russell hitchcock ve philip johnson tarafından new york’ta 1932’de modern sanatlar müzesinde telaffuz edilmiştir. enternasyonel stil’de modernizmin stilistik yüzüne odaklanılmıştır. hitchcock’un ve johnson’ın amacı zamanın stilini yansıtan modernizmi özetlemekti. yöntem olarak şu prensipler üzerinde yoğunlaşmışlardır: hacim ifadesi kütleden, denge katı simetriden ve aşırı süsleme ve şaşadan daha önemlidir.
1900’lerde pek çok mimar, halkın sosyal taleplerine ve geleneksel önceliklerine bağlı olarak ve teknolojinin olanaklarını kullanarak yeni bir çözüm üretme yoluna gittiler. brüksel’deki victor horta ve henry van de helde, barcelona’da gaudi, viyana’da otto wagner, glaskov’da mackhintosh yaptıkları çalışmalarla eski ve yeni arasındaki genel çabayı ortaya koyarlar.
enternasyonel stil 1920’lerde batı avrupa’da ortaya çıkmıştır. enternasyonel stili kapsayan gelenekselci stil ve endüstriyel teknolojiyi bağdaştıran en önemli okullardan biri de avrupa’daki bauhaus’dur. bu akımın en önemli örnekleri 1920’lerde avrupa’da le corbusier’un fransa’da ve walter grophius’un almanya’da yaptıklarıyla ün kazanmıştır.
ana karakterleri ayırt etmek kolaydır: basit radikal bir form, süse karşı çıkılması, en çok tercih edilen malzeme olarak cama, çeliğe ve betona adaptasyon ve endüstrileşmiş kütle üretim teknikleri, makine estetiği dizaynın kararında binanın fonksiyonunu destekleyen mantıklı kararlar…
bu stilin 4 sloganı: süsleme mantıksızlıktır, gerçek olan materyaldır, form fonksiyonu izlemelidir, ve le corbuiser’e göre konutlar yaşam makineleridir.
aynı dönemde benzer basitleştirmeler, sade ve yalın ayrımlar amerikalı mimarlar tarafından da çalışılmaya başlamıştır. özellikle louis sullivian, mies van der rohe, frank lyod wright’ın şikago’da yaptığı çalışmalarda görülmüştür. wright, 1910’larda avrupa modernistleriyle benzer çalışmalar yapmıştır. (özellikle wasmuth portfolio’sunda). ama onlarla birlikte kategorize edilmeyi reddetmiştir.
1922’de tribün kule’si yarışması, gelecek olan enternasyonel stilin habercisi olarak var sayılır. amerika’da bu stil, 1922-1932 yılları arasında tasarlanan binalari kapsar. pek çok modernist bu tanımı sevmemektedir. çünkü ulusal, bölgesel, kıtalararası ayrımla “stili” aşan bir mimari tarza ulaşıldığını düşünmektedirler. sir nikoalus pevsner’e göre 1914’te o yüzyılın stiline ulaşılmıştı. geriye bakmanın bir anlamı kalmamıştı. tüm ekonomik, sosyal, materyal ve fonksiyon açılarından tüm beklentilere cevap veren bir stile ulaşılmıştır.
1930’larda almanya’daki ulusal sosyalist rejimin gelişmesi ve nazi’nin modern mimariye karşı çıkması pek çok mimarı amerika’ya kaçırmıştır ve bauhaus’da öğrendiklerini amerika’da uygulamışlardır. ii. dünya savaşı’ndan sonra enternasyonel stil ulaşacağı noktaya varmış yani olgunlaşmıştır. buna göre tipik stil şunlara bağlıdır: kare ya da dikdörtgen plan şeması, basit kübik dikdörtgensel form, bütün yüzeylerin birbirine 90 derece açı yapması, pencerelerin yatayda bir grid oluşturması.
enternasyonel stil bölgeye, alana ve iklime bağlı olarak tasarım çözümlemelerinde değişilik göstermemiştir. uluslar arası olarak adlandırılmasındaki neden budur. çünkü bölgesel tarihe ve kültüre baülı olarak değişiklik göstermemektedir. dünyanın her yerinde benzer binaların olması bu stilin ana zayıflığı olarak ileriki dönemlerde adlandırılmıştır. amerika’nın anti-kommünist rejimi fonksiyonalizmi karşı çıkmalarını sağlamıştır ve sovyetler birliği’ne giden mimarlar burada şehir planlamaları yapmışlardır, sscb düşünce mimarlar ülkesiz kalmış ve stalin tarafından kovulanlar ve hitler tarafından reddedilenler türkiye, fransa, meksika ve hindistan’a kaçmışlardır.
bugünün “stili” 1960’da ortaya çıkan post modern mimarlığın önüne geçmiştir.
(bkz: international style)
(bkz: alın teri)
enternasyonel stil
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?