ayteni markiz pastanesinde vurdular
onu ben vurdum
ayten kanlar içinde düştü yere
bense ağlıyordum
şimşek gibi loşluğunda markizin
bir usturaydı ellerimde parlayan
vurdum ve baktım dağılmış yüzüne
dedim;o da güzeldi bir zaman
onun da gözleri vardı dudakları vardı
mermerler dile gelirdi konuşunca
ya elleri her zaman duygulu serin
başım dönerdi ellerini tutunca
önce garson gördü ikimizi
sonra yabancı adamlar gördü,kadınlar gördü
ayteni hiç ayıplamadım
o anda kim olsa ölürdü
renkli bir balon gibi sönüverdi
koluna gömleğimin kanı damladı
o lekeden başka şimdi
aytenden eser kalmadı
aldılar götürdüler beni
bu cinayetin hesabını sordular
dedim:ayteni ben vurmadım
onu markiz pastanesinde vurdular.
ümit yaşar oğuzcan ayrıca; (bkz: milyon kere ayten)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?