türk sineması ve tiyatrosunun "domates güzeli" lakaplı oyuncusu.
ayşen gruda, 30 kasım 1945te istanbulda doğdu. komedi yeteneği, çocuk yaşta yeşilköydeki evlerinde ermeni komşularının taklidini yaparken ailesi tarafından keşfedildi. kardeşi ayben erman ve ayten erman da kendisi gibi oyuncu olacaktı. televizyon için yaptığı skeçlerden birinde canlandırdığı "domates güzeli nahide şerbet" karakterinden sonra lakabı "domates güzeli" olarak kaldı.
ayşen gruda, "mum söndü", "deve kuşu kabare", "hababam sınıfı müzikali", "yedi kocalı hürmüz" gibi kabare ve müzikallerde yer aldı. tiyatronun yanıda birçok televizyon programında skeçlerde ve dizilerde oyunculuk yaptı. sinemada "tosun paşa", "süt kardeşler", "şabanoğlu şaban", "hababan sınıfı", "neşeli günler" gibi birçok klasikleşmiş türk sineması örneklerinde oynadı.
1975 yılından beri 40dan fazla filmde rol alan sanatçının en son rol aldığı sinema yapımı "dünyayı kurtaran adamın oğlu" adlı yapım oldu.
ödüllerinden bazıları
2006: 11.sadri alışık ödülleri - en iyi yardımcı kadın oyuncu
ayşen grudanın zaman gazatesine verdiği röportaj :
ayşen gruda, türk sinemasının sevilen kadın oyuncularından biri. her zaman bir başrol oyuncusu kadar dikkat çekti. onun hakkında herkesin merak ettiği tek bir konu var: yıllarca yan karakterlerde oynayan bir oyuncu olarak ayakta kalmayı nasıl başarmıştı? ne hokka gibi burnu, ne de yay gibi kaşları vardı; ama ekrana yakışan yüzü ve karizmasıyla oyunculuğunu konuşturuyordu. bu nedenle, kadın komedyen deyince akla gelen ilk isimlerden oldu… diğeri isim ise perran kutman. türkiye onlardan sonra neredeyse kadın komedyen yetiştiremedi. gruda, bunun nedenini kimsenin bilmediğini söylüyor. şimdilerde hisseli harikalar kumpanyası’nda ve fesupanallah dizisinde oynayan sanatçı, pek çok insanın zannettiği gibi ‘evde kalmış kız kurusu’ rollerinin kadını değil. domates güzeli ise hiç değil. çünkü gruda, “ben hayatı, aşkları dolu dolu yaşamış çok mutlu bir kadınım. erkekler benim için neredeyse cinayet işliyordu.” diyor.
sizin de rol aldığınız kemal sunal’lı, şener şen’li filmler, defalarca seyredilmesine rağmen yine de reyting alıyor. günümüz dizileri yıllar sonra izlendiğinde aynı keyfi verir mi?
eğer günlük değil güncel konuları işliyorlarsa keyif verir. güncelden kastım politika, trafik, kadın-erkek, doktor-hasta ilişkileri gibi modası geçmeyecek konular… ikisi arasında ince bir ayrıntı vardır. mesela ikinci bahar dizisi şimdi tekrarlanıyor. aynı zevkle izleniyor.
yan karakterlerde oynayıp da yıllarca ayakta kalan oyuncu sayısı az...
tabii ki insanın fiziği çok önemli. ekrana yüzünüzün yakışması gerekiyor. bu illa hokka burun, pamuk ağız, yay kaş değil. karizmanız önemli. birinci neden bu. ikincisi; ben arzu film ekolünden geliyorum. orada başrol, son rol diye bir şey yoktu. sadece senaryo vardı ve hepimizin o senaryoya hakkıyla hizmet etmesi beklenirdi. biz çok özgür oyunculardık, ama başı boş değildik. arzu film’de çok sıkı bir disiplin vardı. bunların dışında da ben bir komedyenim. komedyen her rolü oynar. yan rol, orta rol, kenar rol yoktur. bir film seyredersiniz, küçücük bir rol hafızanıza kazınır. olay budur.
kemal sunal filmlerde çok komikti; ama gerçek hayatta çok ciddi olduğu söyleniyordu. siz de öyle misiniz?
ben işimi yapıyorum. gülen güler, gülmeyen gülmez. bir doktoru otobüste ameliyat yaparken hiç gördünüz mü? ben bir oyuncuyum. işimi yaptığım yer set, tiyatro sahnesi. karşılığında da para alırım. gerçek hayatta insanları güldürmek gibi özel bir görevim yok.
karakter olarak eğlenceli biri misiniz diye sormuştum...
ayşen dürüst, sözü dinlenir, sözüne güvenilir, işinde disiplinli, yüreğini iyi tutmaya çalışan biri.
türkiye kadın komedyen yetiştirme konusunda başarısız mı?
kadın komedyenlerin sayısı ülkemizde de, dünyada da azdır. bunu rahmetli oğuz aral, gani müjde ve bu işle uğraşan bir yığın insanla konuştuk. bir türlü işin içinden çıkamadık. ya kadınlara mahsus senaryo yazılmıyor, erkek egemen senaryolar yazılıyor ya da kadın, estetiğinden endişe duyuyor, kendini bozmak istemiyor. hicvin babası, koskoca oğuz aral bile çıkamadı işin içinden… bilemiyorum.
eski filmlerinizde kendinizi izleyince ne hissediyorsunuz?
hiçbir şey. benim yaptığım iş laboratuvar işi. matematik, aritmetik, geometri gerektiriyor. bir bilim işi olduğu için geriden aldığım derslerle ileri doğru gidiyorum. ben o filmleri zaten fazla izlemiyorum. bir filmi 3 kere izleyebilirim, ama 23 kere neden izleyeyim? bunu anlayamıyorum. aynı şeyleri izle izle insan delirir. bu nedenle insanlara sormak istiyorum: acaba bu lezzette başka şeyler yapılmadığı ve sürekli önünüze getirildiği için mi bunları izliyorsunuz?
ama herkes severek ve gülerek izliyor…
çok fazla dayatılıyor izleyiciye. çünkü başka bir şey yok. ben televizyonların yerinde olsam diziden ziyade 2-3 gün sürecek televizyon filmleri yaparım. yani sinemayla televizyonu birlikte yürüten filmler… çok daha iyi ve başarılı işler olur. bizim filmlerimiz klasik oldu artık, klasikler eskimez. kaldırılmasın ama insanlar bıktırılmasın. biraz nefes aldırsınlar seyirciye, özletsinler.
oyunculuğun şimdilerde sadece görsellik üzerinden yürümesine ne diyorsunuz?
sinema farklı, televizyon farklı. televizyon dizilerinin hangi mantığa dayalı olarak yapıldığını bir yapımcı kadar bilemiyorum. demek ki böyle bir talep var. iyi olmayanlar eleniyor zaten.
ayşen gruda’yı eleştirebilir misiniz?
çok fazla mükemmelliyetçiyim, ailemle ilişkilerimde de anksiyete bozukluğu var denilecek kadar endişeliyim. zamanım olmadığı için istediğim kadar kitap okuyamıyorum. bunların dışında eleştirilecek çok fazla bir şeyim yok.
oyunculuğunuzla ilgili…
ne rol verirlerse oynarım, evvelallah. çağ çok değişti. modern tiyatro daha farklı. dünyada nasıl bir tiyatro akımı var bunları birebir takip edemiyoruz. ama öyle bir tarzı olan tiyatroya da en fazla 10 gün içinde adapte olurum.
eski oyunculuk tekniklerini mi kullanmaya devam ediyorsunuz?
oyunculuk teknikleri tabii ki farklılaşıyor. yazarların hayal güçleri, nasıl bir nefes tekniği kullanılması gerektiği… bunlar hep araştırılarak yapılacak şeyler. çağın iq’sunun yarım adım gerisinde görüyorum kendimi. bu benim özeleştirim. ama yaparım.
sizin için hep ‘evde kalmış kız rollerini oynayan kadın, kız kurusu, domates güzeli’ yakıştırması yapılıyor. bunlar sizi nasıl etkiledi?
bak ben sana bir şey söyleyeyim: erkekler benim için neredeyse cinayet işliyorlardı vaktiyle. o rol, onlara inanmayın. o kadın ben değilim. ben farklıyım, oynadığım roller farklı. farklı kadınların acılarını dile getiriyorum. ben hayatı, aşkları dolu dolu yaşamış çok mutlu bir kadınım. benim için üzülmeyin.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?