yekta kopan şöyle bir şey yazmış:
"sevgilim...
ya da artık sana ne dememi istiyorsan? diyebilir miyim peki, sence
dilim varır mı?
sevgilim...
meğer her ayrılık sevdiğin bir şairin intiharı gibiymiş. beden kendini sonsuza gömüyor, sadece dizeler ve duygular kalıyor geriye. şu anda, tam da şu anda o ruhumu silkeleyen öpüşünü hatırlamaya çalışıyorum. olmuyor. gözümün önüne o sahil kasabasındaki evde -sahi neresiydi orası?- teninin bilgeliğini katarak yaptığın domatesli makarna geliyor. komik değil mi? gül o zaman, sen hep gül. dalgalar denizde dansediyordu, senin omuzların kıpır kıpırdı. bir metin okumuştun sonra, sen mi yazmıştın alıntı mıydı hatırlamıyorum, keşke bir satırını hatırlasam. buğday nasıl makarna oluyor, demiştim. oluyormuş meğer, her şey olabiliyormuş. şimdi dalgalar başka kıyılara vuruyordur lacivert bedenlerini. peki senin omuzların nasıl?
sevgilim...
meğer her ayrılık cesur bir bedelmiş. ama şu anda hatırlayamasam da sakın dudaklarını unutmamı bekleme benden. bir diyet gerekiyorsa eğer, artık makarna yemem. komik değil mi? gül o zaman, sen hep gül... "
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?