attila ilhan

xerxes
bana gore turkiye’nin gelmis gecmis en buyuk aydinlarindan biri ve hatta en iyisi. bir aydinda olmasi gereken bilgi, birikim, deneyim, fikirlerini tarihsel degeri olan belgelere dayanarak anlatmak, gozlemcilik gibi daha benim aklima gelmeyen cok sayida vasfi bunyesinde barindirabilmis bir dusunurdur attila ilhan. onu yakindan takip edenlerden biri olarak onun hakkinda yaptigim ufak capli bir arastirmayi bu sozlukte paylasmak istiyorum.

bilindigi gibi attila ilhan ucsuz bucaksiz bir deryadir. onun ne kadar iyi bir vatansever oldugunu, ne kadar iyi bir ataturkcu oldugunu ve ne kadar iyi bir edebiyatci oldugunu burada bir kez daha tekrarlamaya gerek yok sanirim. ayni zamanda cok usta bir sairdir kendisi. konu siir oldugu zaman attila ilhan’in siir konusundaki yaklasimlarini genel bir cercevede degerlendirmek gerekliligi vardir.

turk siiri ozellikle 2. dunya savasindan sonra yeni akimlarin etkisine girmistir. 1940’li yillardan itibaren turk siirinde "garip akimi" adini verdigimiz bir akim baslamistir. bu siir anlayisinin basini ceken uc adet sair vardir: orhan veli kanik, melih cevdet anday ve oktay rifat. bu uc sair turk siirinde "garip" siiri anlayisini baslatarak turk siirine yeni bir soluk getirmislerdir. ozellikle orhan veli’nin bizzat yazdigi siirler bu yeni akimin turk siirinde yer bulmasini saglamistir. "garip" siirinin ozelligi siirlerin genellikle belli bir kafiyeden, kaliptan uzak, insanlarin sokakta konustugu dile cok yakin, yani gunluk hayatta kullanilan dilin siir icinde yer bulmasi olayidir. iste attila ilhan bu "garip" akimina surekli olarak karsi cikmistir. iste benim attila ilhan ile paylastigim ortak noktalarin basinda onun "garip" siirine karsi olmasi gelmektedir. evvelâ bu konu ile ilgili kendi dusuncemi belirtmek istiyorum. ben lisedeyken turk dili ve edebiyati derslerinde bizlere cok sayida orhan veli siirleri okuttular. fakat ben orhan veli’nin bir kac adet siiri haric, hemen hemen butun siirlerinden etkilenmedin, o siirlerinde kendimden bir seyler bulamadim. cunku bu siirlerinde bana verdigi herhangi bir mesaj yoktu. iste attila ilhan ile kesistigim ortak nokta budur. attila ilhan, garip siirini son derece yuzeysel, halka mesaj vermeyen, halkin yararini gozetmeyen, bati taklidi ve siradan olarak degerlendiriyordu. bu bana gore son derece yerinde ve dosdogru bir tespittir. cunku ben sanatin ve ozellikle edebiyatin ve tabii ki siirin toplum yararini gozetmesi gerektigini, topluma bir seyler vermesi gerektigini, toplumu aydinlatmasi gerektigini dusunuyorum. zaten attila ilhan toplumcu bir aydin oldugu icin onun bu konu hakkindaki goruslerine aynen katilmakta ve desteklemekteyim.

beni siki bir attila ilhan okuyucusu yapan nedenlerden biri de onun savunmus oldugu bu fikridir. siz de goruyorsunuz ki attila ilhan garip siirine karsi cikarken fikirlerini son derece saglam temellere dayandirmistir. bu konu ile ilgili daha ayrintili bilgi icin onun "hangi edebiyat" ismli kitabini alip okumanizi salik veririm.

attila ilhan ucsuz bucaksiz bir deryadir. onu anlatmaya kelimeler asla yetmez ve yetmeyecektir. ruhu sad olsun...
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol