mandalorya savaşlarından önce atris, bir jedi tarihçisiydi ve jedi düzeni’ni ışığın, adaletin ve kusursuzluğun bir sembolü olarak görüyordu. bütün bunlar, sürgün jedi’nin konseyin kararına uymayıp jedi düzeni’nin sözünden çıkması ve revan ile malak’ın yanında mandalorya savaşlarına katılmayı seçmesi ile değişti. bu kadar değer verdiği bir insanın, inandığı her şeye sırtını dönmesi atris’i çok derinden etkilemişti. jedi konseyi’nin bir üyesi olarak atris, eğer sürgün ile beraber savaşa giderse kendisinin de konsey’den aforoz edileceğinden korkuyordu. atris’in bir bölümü, jedi’lar hakkında ki kusursuz görüşlerini sonlandırdığı için sürgün’ü cezalandırmak isterken, diğer bölümü de niçin sürgün’ün konsey’e ihanet ettiğini, ve ederken de kendini bir bakıma sorumlu hissettiğini öğrenmek istiyordu. başlangıçta atris, sürgün için amansızca ölüm kararı vermişti.
jedi iç savaşı’ndan sonra, atris, miraluka kolonilerinin yaşadığı katarr gezegenindeki gizli bir jedi konseyi’ne katıldı. fakat sadece jediların kendileri bu konsey’in gizliliğine inanıyorlardı. atris bunlardan biri değildi. sithlerin kendilerini açık edeceği umuduyla konseyin yapılacağı yerin bilgisini her yere duyurdu. fakat darth nihilus kisvesinde ki sith tehdidi atris’in ve tüm jediların beklentilerini aşıyordu. nihilus, tüm jedilar için çok güçlüydü,ve hepsini kitlesel olarak katarr’da öldürdü. her nasıl olduysa atris, hayatta kalmayı başardı.
telos gezegeninin kutup bölgesini kendine mesken edinen atris, buraya değerli tüm jedi kalıntılarını ve sith holocronlarını sakladı. böylece kendisine göre jedi düzeni’nde ki temel hatayı düzelttiğini sanıyordu. jediların karanlık tarafa geçmesini ve dolayısıyla her seferinde galaksi’ye dehşet salmalarını önleyecek bir mekanizma kurduğuna inanmaktaydı. amacına ulaşabilmek için atris, özel ekipmanlı ve güç’e dirençli bir grup echani cariyesi eğiterek, bunları kalan jedilara karşı koymaları için koşullandırdı. atris, jedi düzeni’ni yeniden kurmayı düşünüyordu, fakat kendi kibrine yenik düştü ve yasak sith holocronlarının bilgisine kendini kaptırarak karanlık tarafa doğru kaydı.
gizlice sürgün’ün iç dünyasını anlamaya çalışırken, bir yandan da gün geçtikçe daha da ümitsizce fanatik jedi anlayışına boyun eğiyordu. bu durum onun üstünde çok büyük bir baskı yaratıyordu ve en sonunda kreia’nın onun karanlık kişiliğini açığa çıkarmasıyla bu baskı, bir patlamaya dönüştü. atris’in telos’ta saklanmasının bir sebebi de, bu izole yaşamın içinde amaçlarını daha kolay elde edebileceğini düşünmesiydi. kreia’nın da dediği gibi atris’in kendinden başka suçlayacak kimsesi yoktu.
kreia, atris’in karanlık tarafın yollarında yürüdüğünü anlamıştı ve eski öğrencisi, darth nihilus’u telos’daki jedi akademisi’nden haberdar etmişti. böylece darth nihilus orada ki güç kullanıcılarından beslenebilmek için telos’da ki akademiye saldırdı. tabiki orada sadece atris’i bulacağı için nihilus ilk önce onu öldürecek sonra da açlıktan ölecekti. kreia bu planından fazlasıyla gurur duymaktaydı, çünkü galakside iki büyük tehdit olan nihilus ve atris’i tek bir hareket ile yok etmiş olacaktı.
atris, sürgün ile karşılaşıp yenilecekti. fakat sürgün, onun hayatını bağışlayarak kendisini ne hallere soktuğunu görmesini sağladı. böylece atris, jedi düzeni’nden bağlarını kopartarak, hatalarından ders almaya ve dünyadaki gerçek yerini aramaya başladı. fakat atris’in sith holocronları, başarısızlığa tahammül edemedi, ve muhtemelen onun ölümüne sebep oldular.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?