bu kavramı “emek değer teorisi” kapsamında geliştiren marx’tır.
bir malın değerini belirleyen, o malın üretimi için gerekli toplam emek miktarıdır. kapitalist düzende işveren, işçiye, onun mallara kattığı değerden daha azını öder. bir başka deyişle, işveren tarafından işçiye ödenen ücret, işçiyi ancak geçindirebilecek düzeyde bir miktardır ki, bu ücretle işçi kendini ve ailesinin varlığını sürdürebilmek için gerekli tüketim mallarını satın alabilir ve yaşamını sürdürmeye çalışır. işçi, ücret yoluyla, ürettiği değerin yalnızca bir kısmını geri alabilmiştir. bu, emek gücünün yeniden üretimi için gerekli olan miktardan başka bir şey değildir. marksist kurama göre bu miktar, işçinin toplam emeğinin çok küçük bölümünün karşılığıdır. mesela, 8 saatlik bir çalışma süresinde işçinin kendisini yeniden üretmek için 4 saatlik bir çalışma karşılığının yeteceği varsayılırsa, geride kalan zaman içinde çalışma artı-emek, bu zaman içinde üretilen değer ise artı-değerdir. işveren bir yandan çalışma gününü uzatırken diğer taraftan da teknolojik girdi ve işin düzenlenmesi yöntemleriyle işçinin kendini yeniden üretmek için gerekli zamanı en kısa süreye indirir. kapitalist sömürünün özü buradadır. marx, kapitalistlerin kâr amacıyla bu artı-değere el koyduğunu ortaya çıkarmıştır. emeğin de bir değeri vardır ve kendinden daha büyük değer üretme yeteneğine sahiptir. böyle oluş, artı-değer yarattığının kanıtıdır. emeğin yarattığı değer, üretim araçlarının özel mülkiyetinin sahiplerince kâr, rant ve faiz olarak bölüşülür.
ancak, artı-emeğin icadı sermaye sınıfına ait değildir. bu olgu, üretim araçları üzerinde özel mülkiyet ilişkisinin bulunduğu her dönemde geçerlidir. özgür olmayan emek de kendi varlığını sürdürmek için gerekli emek-zamanına ek olarak, üretim araçlarına sahip olanların yaşamaları için gereken tüketim mallarını üretmek için fazladan emek-zaman çalışmak zorunda kalmışlardır. anlaşılacağı üzere burada fazladan emek-zamanı, sömürücü sınıfın belirli gereksinimlerini karşılamakla sınırlıdır. fazladan emek-zaman, gereksinimlerle sınırlıdır; birikim için değildir. artı-emeğe karşı sonu alınamayan açlığın oluşması, ürünlerin kullanım değerinin değil, değişim değerinin öne çıktığı ve egemen olduğu ekonomik düzende mümkündür. kapitalizm, bu düzenin adıdır. kapitalist düzenin kendini yeniden üretebilmesi için gerekli birikimi, sermaye birikimi için sınırsız olarak fazladan emek-zamana ihtiyacı vardır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?