14 ekim tarihinde gosterime girecek ismail gunesin yonettigi farkli bir turk filmi.konusu ise kisaca soyle:
emrullah hacioglu, imam hatip mezunu basarili bir ogrencidir. ancak, toplumsal nedenler ve ic hesaplasmalari yuzunden bunu gizlemek ister. adini emre baykara olarak degistirir.
bilgisayar muhendisligi egitimi aldiktan sonra, yurtdisinda yuksek lisans yapmaya giden emre, turkiyeye donusunde arkadasi mertle birlikte bir yazilim sirketi kurar.
harley davidson tutkusu olan hiz meraklisi emre, lise arkadasi imam mehmeti gormek icin onun koyune gider. mehmet, kansere yakalanmistir ve emreden kendi yerine imamlik yapmasini ister. emre de arkadasinin bu istegini kabul eder.
the imam
(bkz: imam)
simdiye kadar, su altinda kalmis, oyle yada boyle toplumsal bir yara halini almis bir konuya ilk dokunustur. devaminin olmasini dort gozle bekliyoruz..
(bkz: esref ziya terzi)
sosyal hayata dair değindiği konu ne kadar isabetli ve olumlu ise, oyunculuk kalitesi ve sinematografi o kadar berbat olmuş bir yapım.
bugüne kadar izlediğim en rezalet filmdir.
fragmanını ilk izlediğimde heyecanlanmıştım açıkçası. sanırım 28 şubat sonrasına ağır göndermeler yapan bir yapıt diye bir beklentim vardı. izledikten sonra gördüm ki sırf isminden ve üstünkörü içeriğinden ötürü vizyona girdiği dönemde haddinden fazla gazlanmış. yapımcı promosyon sürecini iyi yönetmiş sadece.
basit mahalle baskısının dışında başka hiçbir toplumsal yaraya parmak bastığı falan yoktur. öyle burjuva köşe yazılarında ifade edildiği gibi açık görüşlü imam-hatiplilerin yaşadığı manevi kaosu anlatması da tamamiyle safsatadır. bunu yazanın nasıl bir bakış açısı olduğunu anlamak zor.
ucuz, korkak ve ne şiş yansın ne kebap ayarında yazılmış bir senaryo, ucuz bir kast, ucuz bir yapım.
ana fikri ne?
avrupa görmüş, yolunu değiştirmiş bir imam hatip mezunu olarak arkadaşımın ahdine vefa eyledim. bunu yaparken de üç beş yobaz ile karşılaştım. allahtan arkadaşım 4. evreden sonra fazla yaşamadı da, cenaze namazını tezlikle kıldırıp, çekip gittim bu lanet köyden.
basit mahalle baskısının dışında başka hiçbir toplumsal yaraya parmak bastığı falan yoktur. öyle burjuva köşe yazılarında ifade edildiği gibi açık görüşlü imam-hatiplilerin yaşadığı manevi kaosu anlatması da tamamiyle safsatadır. bunu yazanın nasıl bir bakış açısı olduğunu anlamak zor.
ucuz, korkak ve ne şiş yansın ne kebap ayarında yazılmış bir senaryo, ucuz bir kast, ucuz bir yapım.
ana fikri ne?
avrupa görmüş, yolunu değiştirmiş bir imam hatip mezunu olarak arkadaşımın ahdine vefa eyledim. bunu yaparken de üç beş yobaz ile karşılaştım. allahtan arkadaşım 4. evreden sonra fazla yaşamadı da, cenaze namazını tezlikle kıldırıp, çekip gittim bu lanet köyden.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?