eski bir aktor .
kendısı ıcın su sekılde bır parca yapılmıstır ;
well i went to bed in memphis
and i woke up in hollywood
i got a quarter
in my pocket
and id call you if i could
but i dont know why
i gotta fly
i wanna rock and roll this party
i still wanna have some fun
iwanna leave you feeling breathless
show you how the west was won
but i gotta fly
i gotta fly o
[chorus:]
like steve mcqueen
all i needs a fast machine
im gonna make it all right
like steve mcqueen
underneath your radar screen
youll never catch me tonite
i aint takin shit off no one
baby that was yesterday
im an all american rebel
making my big getaway*
yeah you know its time
i gotta fly
[chorus]
we got rockstars in the whitehouse
all our popstars look like porn
all my heroes hit the highway
they dont hang out here no more
you can call me on my cell phone (you can call me anytime)
you can page me all night long
but you wont catch this freebird
ill already be long gone
like steve mcqueen
all we needs a fast machine
and were gonna make it all right
steve mcqueen
steve mcqueen, (d. 24 mart 1930 – ö. 7 kasım 1980). abdli sinema oyuncusu.
yaşamı
doğumundaki adı terence steven mcqueen dir. mcqueen doğduktan hemen sonra onları terkeden babasını hiç tanımamıştır. annesi de onu küçük yaşlarında terkedince, missourideki amcası tarafından büyütülmüştür. 12 yaşında tekrar annesiyle buluşmuş ve los angelese taşınmışlardır. ancak 14 yaşına geldiğinde annesi onu chino hillsde asi çocukların gönderildiği bir tür islah evine yollamıştır. chinoyu terkettikten sonra 1947-1950 arasında abd deniz kuvetlerine katılmıştır. 1952de oyunculuk dersleri almaya başlayan mcqueen, 1955de ilk filmi a hatful of rain ile kamera karşısına geçmiştir.
önemli rolleri
wanted: dead or alive
1950lerin ortalarındaki pekçok canlı ve önceden kaydedilmiş tv görüntülerinden sonra mcqueen, western stilindeki seri film wanted: dead or aliveile düzenli bir iş sahibi olmuştu. zamanın diğer tipik western tv dizilerine göre farklı bir içeriğe sahipti.
the magnificent seven
mcqueen, 1953de girl on the run, 1956da da somebody up there likes me filmlerinde küçük rollerde oynadı. ilk başrol oyunculuğu ise 1958deki korku filmi the blob ile geldi. 1959daki never so few filminde frank sinatranın, sammy davis, jr. ile tartışması üzerine davisin yerini aldı. 1960da john sturgesın yönettiği the magnificent seven filminde yul brynner, robert vaughn, charles bronson, ve james coburn ile birlikte oynadı ve bu film onun ilk büyük çıkışı oldu.
the great escape
steve mcqueenin bir sonraki önemli filmi 1963de çevirdiği the great escape dir. bronson ve coburn bu filmde de rol amışlardır. film, ii. dünya savaşı sırasında bir esir kampından toplu kaçışı konu almaktadır. steve mcqueen bir sahnede motorsikletle müthiş bir atlayış yapar. aslında atlayışı yapan, uzaktan mcqueene oldukça benzeyen, bir diğer motorsiklet meraklısı arkadaşı bud ekinsdir. ancak seyirci bu gerçeği yıllar sonra öğrenecektir.
bullitt ve sonraki filmler
bir diğer başarılı film de 1968de oynadığı bullitt dir. san francisco caddelerinde benzeri görülmemiş araba yarışı sahneleriyle seyirciyi oldukça etkileyen bu filmde de tehlikeli sahneleri bud ekinsle paylaşırlar. bu filmden önce 1966da oynadığı the sand pebbles deki rolü ile akademi ödülüne aday gösterilir.
mcqueen 1973de kelebek (papillon), 1971de le mans, ve 1972de the getaway de oynar.
kişisel yaşamı
mcqueen dünyanın en yüksek ücret ödenen aktörlerinden biriydi. 1974de, eski arkadaşı ve rakibi paul newman ile birlikte başrolü paylaştıkları the towering inferno filmini çevirdikten sonra 1978deki an enemy of the peoplea kadar sinemaya ara verdi.
evlilikleri
2 kasım 1956da oyuncu neile adams ile evlendi (1972de boşandılar). bu evlilikten bir kızları (terry, (d. 5 haziran 1959), 9 mart 1998de hemokromatisis hastalığından öldü) ve bir oğulları (chad (d. 28 aralık 1960) oldu.
31 ağustos 1973te getaway filmindeki rol arkadaşı ali macgraw ile evlendi. macgraw, mcqueen ile evlenmek için film yapımcısı kocası robert evansı terketti. çift 1978de boşandı.
üçüncü eşi bir manken olan barbara minty idi. 16 ocak 1980de evlendiler.
tutuklanması
1972de anchorage-alaskada alkollü araç kullanmaktan tutuklandı ve kefaleti ödemedi.
ölümü
mcqueen 7 kasım 1980de 50 yaşındayken, kanser ameliyatından sonra geçirdiği kalp krizi sonucu juárez-mexicoda öldü. asbeste maruz kalmaktan oluşan nadir bir akciğer kanseri türü olan mezoteliomaya yakalanmış ve alternatif tedavi görmek için mexicoya gelmişti. asbeste, yarış arabalarını kullanırken giydiği ve yanmaya dayanıklı olması için asbestten imal edilen giysiler dolayısıyla mı bu kadar yoğun olarak maruz kaldığı açıklık kazanmamıştır. abdde gıda ve ilaç bakanlığınca onaylanmayan ve mexicoda bulunan "doğal" anti-kanser ilaçlarıyla yapacağı olağandışı bu tedavi için meksikaya gidişi tartışmalıdır.
kişisel bilgiler
mcqueen haftanın her günü, günde ikişer saat olmak üzere, ağırlık kaldırma ve beş mil koşma gibi egzersizler yapardı. ancak, marihuana ve kokain kullandığı da bilinirdi ve çağının diğer oyuncuları gibi o da bir sigara tiryakisiydi.
9 ağustos 1969 günü, planlandığı üzere aktris sharon tatei görmeye gitmek yerine başak bir randevuya gitmeseydi, diğer beş kişiyle birlikte o da charles manson taraftarlarınca öldürülmüş olacaktı. ölümün bu kadar yakınından geçtiği o günden sonra silah taşımaya başladı.
film çekiminin yapıldığı stüdyolardan, elektrikli traş makineleri, jean pantolonlar vs gibi bedava şeyler istemesiyle ünlüydü. daha sonra öğrenildi ki bu tür şeyleri, kendisinin de çocukluğunda kaldığı islah evindeki gençlere hediye ediyordu.
chuck norris, mcqueenin oğluna karate öğretmiş, mcqueen de daha sonra norrisi oyunculuk derslerine katılması için ikna etmiştir.
filmografi
girl on the run (1953)
somebody up there likes me (1956)
never love a stranger (1958)
the blob (1958)
the great st. louis bank robbery (1959)
never so few (1959)
the magnificent seven (1960)
the honeymoon machine (1961)
hell is for heroes (1962)
the war lover (1962)
the great escape (1963)
soldier in the rain (1963)
love with the proper stranger (1963)
baby the rain must fall (1965)
the cincinnati kid (1965)
nevada smith (1966)
the sand pebbles (1966) – en iyi aktör dalında akademi ödülü adaylığı
think twentieth (1967) (kısa konulu)
bullitt: steve mcqueens commitment to reality (1968) (kısa konulu)
the thomas crown affair (1968)
bullitt (1968)
the reivers (1969)
le mans (1971)
on any sunday (1971) (belgesel)
junior bonner (1972)
the getaway (1972)
the life and legend of bruce lee (1973) (belgesel)
kelebek (papillon) (1973)
the towering inferno (1974)
dixie dynamite (1976) (küçük rol)
bruce lee, the legend (1977) (belgesel)
an enemy of the people (1978) (aynı zamanda yönetmen)
tom horn (1980) (aynı zamanda yönetmen)
the hunter (1980)
yaşamı
doğumundaki adı terence steven mcqueen dir. mcqueen doğduktan hemen sonra onları terkeden babasını hiç tanımamıştır. annesi de onu küçük yaşlarında terkedince, missourideki amcası tarafından büyütülmüştür. 12 yaşında tekrar annesiyle buluşmuş ve los angelese taşınmışlardır. ancak 14 yaşına geldiğinde annesi onu chino hillsde asi çocukların gönderildiği bir tür islah evine yollamıştır. chinoyu terkettikten sonra 1947-1950 arasında abd deniz kuvetlerine katılmıştır. 1952de oyunculuk dersleri almaya başlayan mcqueen, 1955de ilk filmi a hatful of rain ile kamera karşısına geçmiştir.
önemli rolleri
wanted: dead or alive
1950lerin ortalarındaki pekçok canlı ve önceden kaydedilmiş tv görüntülerinden sonra mcqueen, western stilindeki seri film wanted: dead or aliveile düzenli bir iş sahibi olmuştu. zamanın diğer tipik western tv dizilerine göre farklı bir içeriğe sahipti.
the magnificent seven
mcqueen, 1953de girl on the run, 1956da da somebody up there likes me filmlerinde küçük rollerde oynadı. ilk başrol oyunculuğu ise 1958deki korku filmi the blob ile geldi. 1959daki never so few filminde frank sinatranın, sammy davis, jr. ile tartışması üzerine davisin yerini aldı. 1960da john sturgesın yönettiği the magnificent seven filminde yul brynner, robert vaughn, charles bronson, ve james coburn ile birlikte oynadı ve bu film onun ilk büyük çıkışı oldu.
the great escape
steve mcqueenin bir sonraki önemli filmi 1963de çevirdiği the great escape dir. bronson ve coburn bu filmde de rol amışlardır. film, ii. dünya savaşı sırasında bir esir kampından toplu kaçışı konu almaktadır. steve mcqueen bir sahnede motorsikletle müthiş bir atlayış yapar. aslında atlayışı yapan, uzaktan mcqueene oldukça benzeyen, bir diğer motorsiklet meraklısı arkadaşı bud ekinsdir. ancak seyirci bu gerçeği yıllar sonra öğrenecektir.
bullitt ve sonraki filmler
bir diğer başarılı film de 1968de oynadığı bullitt dir. san francisco caddelerinde benzeri görülmemiş araba yarışı sahneleriyle seyirciyi oldukça etkileyen bu filmde de tehlikeli sahneleri bud ekinsle paylaşırlar. bu filmden önce 1966da oynadığı the sand pebbles deki rolü ile akademi ödülüne aday gösterilir.
mcqueen 1973de kelebek (papillon), 1971de le mans, ve 1972de the getaway de oynar.
kişisel yaşamı
mcqueen dünyanın en yüksek ücret ödenen aktörlerinden biriydi. 1974de, eski arkadaşı ve rakibi paul newman ile birlikte başrolü paylaştıkları the towering inferno filmini çevirdikten sonra 1978deki an enemy of the peoplea kadar sinemaya ara verdi.
evlilikleri
2 kasım 1956da oyuncu neile adams ile evlendi (1972de boşandılar). bu evlilikten bir kızları (terry, (d. 5 haziran 1959), 9 mart 1998de hemokromatisis hastalığından öldü) ve bir oğulları (chad (d. 28 aralık 1960) oldu.
31 ağustos 1973te getaway filmindeki rol arkadaşı ali macgraw ile evlendi. macgraw, mcqueen ile evlenmek için film yapımcısı kocası robert evansı terketti. çift 1978de boşandı.
üçüncü eşi bir manken olan barbara minty idi. 16 ocak 1980de evlendiler.
tutuklanması
1972de anchorage-alaskada alkollü araç kullanmaktan tutuklandı ve kefaleti ödemedi.
ölümü
mcqueen 7 kasım 1980de 50 yaşındayken, kanser ameliyatından sonra geçirdiği kalp krizi sonucu juárez-mexicoda öldü. asbeste maruz kalmaktan oluşan nadir bir akciğer kanseri türü olan mezoteliomaya yakalanmış ve alternatif tedavi görmek için mexicoya gelmişti. asbeste, yarış arabalarını kullanırken giydiği ve yanmaya dayanıklı olması için asbestten imal edilen giysiler dolayısıyla mı bu kadar yoğun olarak maruz kaldığı açıklık kazanmamıştır. abdde gıda ve ilaç bakanlığınca onaylanmayan ve mexicoda bulunan "doğal" anti-kanser ilaçlarıyla yapacağı olağandışı bu tedavi için meksikaya gidişi tartışmalıdır.
kişisel bilgiler
mcqueen haftanın her günü, günde ikişer saat olmak üzere, ağırlık kaldırma ve beş mil koşma gibi egzersizler yapardı. ancak, marihuana ve kokain kullandığı da bilinirdi ve çağının diğer oyuncuları gibi o da bir sigara tiryakisiydi.
9 ağustos 1969 günü, planlandığı üzere aktris sharon tatei görmeye gitmek yerine başak bir randevuya gitmeseydi, diğer beş kişiyle birlikte o da charles manson taraftarlarınca öldürülmüş olacaktı. ölümün bu kadar yakınından geçtiği o günden sonra silah taşımaya başladı.
film çekiminin yapıldığı stüdyolardan, elektrikli traş makineleri, jean pantolonlar vs gibi bedava şeyler istemesiyle ünlüydü. daha sonra öğrenildi ki bu tür şeyleri, kendisinin de çocukluğunda kaldığı islah evindeki gençlere hediye ediyordu.
chuck norris, mcqueenin oğluna karate öğretmiş, mcqueen de daha sonra norrisi oyunculuk derslerine katılması için ikna etmiştir.
filmografi
girl on the run (1953)
somebody up there likes me (1956)
never love a stranger (1958)
the blob (1958)
the great st. louis bank robbery (1959)
never so few (1959)
the magnificent seven (1960)
the honeymoon machine (1961)
hell is for heroes (1962)
the war lover (1962)
the great escape (1963)
soldier in the rain (1963)
love with the proper stranger (1963)
baby the rain must fall (1965)
the cincinnati kid (1965)
nevada smith (1966)
the sand pebbles (1966) – en iyi aktör dalında akademi ödülü adaylığı
think twentieth (1967) (kısa konulu)
bullitt: steve mcqueens commitment to reality (1968) (kısa konulu)
the thomas crown affair (1968)
bullitt (1968)
the reivers (1969)
le mans (1971)
on any sunday (1971) (belgesel)
junior bonner (1972)
the getaway (1972)
the life and legend of bruce lee (1973) (belgesel)
kelebek (papillon) (1973)
the towering inferno (1974)
dixie dynamite (1976) (küçük rol)
bruce lee, the legend (1977) (belgesel)
an enemy of the people (1978) (aynı zamanda yönetmen)
tom horn (1980) (aynı zamanda yönetmen)
the hunter (1980)
bruce lee’nin can dostudur. kendisinden karate dersleri de almıştır.
çelemli köyü (veya çelemli beldesi) adana’nın yüreğir ilçesine bağlı, 1877-78 osmanlı-rus harbi sonrası deliorman ve çevresinden gelen balkan türklerinin ağırlıklı olarak yerleştiği, steve mcqueen’e çok benzeyen onlarca adamın yaşadığı bir yerleşim birimidir. steve mcqueen’in ve amerikalı çok sayıda ünlünün, ünsüzün kökenlerinin balkan türklerine, hunlara, peçeneklere dayandığından hiç kuşkum yok. amerika’da yaşayan meluncanların ataları ege ve trakya sahillerinden giden türk denizcileri ve akıncılarıdır örneğin. balkanlar’dan avrupa’ya ve amerika’ya geçtiğimiz 100-150 yıl boyunca çok göç eden olmuştur. en son tom hanks’in eşi aktris ve yönetmen rita wilson’un babasının (hasan halil ibrahim(ov)) batı trakya türk’ü olduğu ve iskeçe’nin yassıören köyünde doğduğu ortaya çıktı. ama gel gör ki halen amerika medyasında rita wilson’un türk asıllı değil, yunan veya bulgar asıllı olduğunun ısrarla ifade edilmesini de esefle izliyoruz. balkan türkleri, bir holiwood kişisinin kim olduğunu saklamasından zerrece etkilenmez ama ortada türklüğe yönelik sistematik bir değersizleştirme ve yadsıma politikası var. bunu bilmek ve buna göre düşünmek lazım. bu amerikalılar uzaydan gelmedi ya. kökenleri avrupa kadar avrasyaya, ortadoğuya ve balkanlara dayanıyor. ama iş tanıtıma gelince yan çiziyorlar, yok sayıyorlar, görmezden geliyorlar, hatta olumsuz propaganda yapıyorlar.
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
şişli escort bursa escort bursa escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?