sagopa kajmer e yaptigi edepsiz dissi ile on plana cikan rapci.
(bkz: kartlar kari$sin)
sahtiyan
kuvvet mira ile unlu oldugunu unutan ve üstadi sagoya diss atan rapci...kuvvet mıradan atıldıktan sonra sacmalamaya baslamıstır.
sahtiyan farsça kökenli bir kelime olup, tabaklanarak boyanmış ve cilalanmış hayvan derisine verilen addır...
murathan munganın 1985 yılında yayımlanmış üçüncü divanına da ismini vermiş şiirinin adıdır.
1.
zaplar taşar dersim koyaklarından
selleri kadife uçları mermi
ve günahına emanet edilmiş çocukların
adağıdır mermi çekirdekleri
2.
hangi izini sürecek şimdi bu dolaşık kimlik?
feodal, ince bir dal gibi
bıyıklarıma tırmanan
kendine tutkun göllerin o yaman geyiği
gizinin ormanına vardıkça
bize kendini aralayan
avlardan, avcılardan artakalan sahtiyan
açıklar tarihin kefenlenmiş gizini, bundandır seyrekliği
geçer devran, geçer günler, geçer ömür elbet
dağa çıkmış bir şairim ben
ah! kimsenin görmediği
3.
gözlerim, o demir ayazı
eski söylencelerin kutlu demircileri
masalımın lanetiyle dövmüşler gözlerimin rengini
bin ırmakla su vermişler, buza kesmiş,
bir ayaz gibi, kelepçelemiş kendine ateşini
gözlerim, şimdi kör dinlemesi
bu yüzden bakışlarımda süreğen o anlam gerginliği
gözlerimin seyrekliği nefti
boynumdaki hamayılla birlikte, kanayan bir yaz ikindisi
on yıldan beri
dövmegüllerle alnıma nişan düşüren o aşiret töresi
tarihin önünde huzura çıkar sual eder hüviyetini
yüreğim kar altındadır
cehennemler göçebe
ve bedenim, o sınır iklimi
gün gelir açıklar kendini
zaten kim yazabilir ki sanayileşmekte olan bir toplumun bütün cehennemini
doğru okunmuşsa kitaplar -bir hayat, çok kişi yaşanmışsa,
artık her çelişkide bir dram güzelliği, bir ağıttan silkinen tragedya inceliği, bir yanımda o yaman geyik -ormansız gezdiremediğim-,
sonra mürekkep karanlığı -yazarken yalnızlığım-,
tenimde buram buram sahtiyan -artakalan avlardan, avcılardan-
ve kaşımın tetiğinde titreşip duran nişan
yani ki eksik babalardır bazı çocukların bütün eşcinselliği
1.
zaplar taşar dersim koyaklarından
selleri kadife uçları mermi
ve günahına emanet edilmiş çocukların
adağıdır mermi çekirdekleri
2.
hangi izini sürecek şimdi bu dolaşık kimlik?
feodal, ince bir dal gibi
bıyıklarıma tırmanan
kendine tutkun göllerin o yaman geyiği
gizinin ormanına vardıkça
bize kendini aralayan
avlardan, avcılardan artakalan sahtiyan
açıklar tarihin kefenlenmiş gizini, bundandır seyrekliği
geçer devran, geçer günler, geçer ömür elbet
dağa çıkmış bir şairim ben
ah! kimsenin görmediği
3.
gözlerim, o demir ayazı
eski söylencelerin kutlu demircileri
masalımın lanetiyle dövmüşler gözlerimin rengini
bin ırmakla su vermişler, buza kesmiş,
bir ayaz gibi, kelepçelemiş kendine ateşini
gözlerim, şimdi kör dinlemesi
bu yüzden bakışlarımda süreğen o anlam gerginliği
gözlerimin seyrekliği nefti
boynumdaki hamayılla birlikte, kanayan bir yaz ikindisi
on yıldan beri
dövmegüllerle alnıma nişan düşüren o aşiret töresi
tarihin önünde huzura çıkar sual eder hüviyetini
yüreğim kar altındadır
cehennemler göçebe
ve bedenim, o sınır iklimi
gün gelir açıklar kendini
zaten kim yazabilir ki sanayileşmekte olan bir toplumun bütün cehennemini
doğru okunmuşsa kitaplar -bir hayat, çok kişi yaşanmışsa,
artık her çelişkide bir dram güzelliği, bir ağıttan silkinen tragedya inceliği, bir yanımda o yaman geyik -ormansız gezdiremediğim-,
sonra mürekkep karanlığı -yazarken yalnızlığım-,
tenimde buram buram sahtiyan -artakalan avlardan, avcılardan-
ve kaşımın tetiğinde titreşip duran nişan
yani ki eksik babalardır bazı çocukların bütün eşcinselliği
kendini meşhur eden yunus özyavuz a diss atmaya kalkmış, ancak disstortion ep ile kapağını bulmuştur.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?