hiperaktivite ve dikkat eksikligi teshisi konulan insanlara onerilen ilac. basagrisi, karin agrisi, uykusuzluk, bagimlilik ve cok kullanildigina halisunasyonlar gibi yan etkilere neden olur ve kansantrasyonununuz bozulmadan uzun sure ders calismak veya kendinizi çok zinde ve uyanyk hissetmek gibi konularda bünycok yardym eder.a?zyna attyktan yakla?yk bir saat sonra a?yrba?ly bünyeyi jackass yapabilecek kadar zinde hissettirir,karakteri güçlendirir,ki?iyi sorumluluk almaya ve olumsuzluklara takmamaya yatkyn bir moda sokar,mutluluk verir,umut artar, sosyalle?tirir ve etki hiç bitmesin istenilir ama etkisi kysa sürer,mutluluk evresinin yerini ba?a?rysynyn ve depresyonun almasy çok uzun sürmez.
bir de nil gun adli kisinin ritalin hakkindaki söyle bir yazysy varydr ki okunmaya de?er oldu?unu dü?ünüyorum;
“amerika da her yil bir milyonun uzerinde artan sayida cocuk, ritalin
almaya basliyor. okullarda sabahin 10’unda cogu erkek olan cocuklar
siraya dizilerek kuslar gibi agizlarini aciyor ve her birinin agzina bir
ritalin veriliyor; uslu, itaatkar, zombi gibi cocuklar olsunlar diye,
okulun ve ogretmenlerin isi zorlasmasin diye. bu manzara amerikanin hemen
her ilkokulunda her gun yasaniyor. kuyruktaki cocuklarin ortak ozelligi
hade “hiperaktivite/dikkat eksikligi sendromu” hastaligindan muzdarip
olmalari.”
iki yil once yazdigim bir yazida bu manzaranin bir gun ulkemizde de
yasanmasindan korktugumu dile getirmistim. sandigimdan da cabuk
gerceklesiyor turkiye’de. hem de devlet eliyle. gecen yil ilk taramada
istanbul’da 490 kurbanlik hade’li cocuk tespit edildi. bu sayinin bu sene ve her
sene hizla artacagindan hic supheniz olmasin. tabii ki ilk etapta
ilacla “tedavi”nin sozu edilmiyor. ama cok kisa zamanda ritalin’le
tedavinin(!) tek tedavi yontemi olarak bu cocuklara sunulacagina bahse girerim.
“ilac en son basvurulmasi gereken yoldur” diyen psikiyatristler ve okul
yonetimi nedense ilaca ilk sarilanlar oluyor. yani lafta terapi,
uygulamada ilac... ve gercekte var olmayan bir “hastalik” icin.
uyusturucu probleminin boylesine arttigi zamanda devlet eliyle
cocuklari uyusturmanin arkasinda hic de masumane niyet olduguna inanmiyorum.
unvaninin sayginligini maddi cikarlar icin kullanan, onlarin unvanini
kullanan firmalarin nalinci keseri goruslerini bilimsel dogru olarak
topluma sunan psikiyatristler, doktorlar ne yazik ki her toplumda vardir.
ritalin sentetik kokaindir ve uyusturucu piyasasinda tanesi bes
dolardan satiliyor
ritalin nedir? ritalin, cocuklarda sakinlestirici etkisi yapan
amfetamin ailesinden bir dragdir. afyon, kokain ve morfin ile birlikte skala ii
kategorisinde yer alan, guclu bagimlilik yaratan, yoksunlugu psikoza ve
intihara kadar surukleyebilen bir yasal drag. yani kokainin sentetik
hali. istah kaybi, kilo kaybi, uykusuzluk, kalp carpintilari, bas
donmesi, eklem agrilari, mide bulantisi, gogus agrisi, karin agrisi gibi sikca
gorulen yan etkileri var. halusinasyonlara, gittikce artan anormal ve
garip davranislara neden olabiliyor. cocugun bedeni yasal olanla olmayan
arasindaki farki bilmiyor ki. ayni derecede bagimli oluyor. ritalin
hapi, amerika ve hollanda basta olmak uzere uyusturucu piyasasinda sokakta
tanesi 5 dolara satilan, ezilerek burundan cekilerek ya da enjekte
edilerek alinan bir drag. yani hiperaktif teshisi konmamis gencler arasinda
da kullanilan populer bir drag ve kokainden cok daha ucuz.
bir zamanlar kokain eroin ve amfetamin de yasaldi ve mucize ilac olarak
tedavi amaciyla kullaniliyordu
bir zamanlar kokain, eroin ve amfetamin de yasaldi ve bagimlilik
yapmadigi savunuluyordu.
kokain, 1800’lu yillarin mucize ilaciydi. soguk alginligi, agri
dindirici, anti depresan olarak hatta bebeklere kolik tedavisi olarak
veriliyordu.
eroin, morfin bagimliliginin tedavisi icin uretilmis bir ilacti. morfin
de daha once afyon bagimliliginin tedavi ilaciydi. tipki bugun eroin
bagimliligindan kurtulmak icin eroinden daha guclu bagimlilik yaratan
methadon’un kullanilmasi gibi. bakalim yarin methadon bagimliligindan
kurtulmak icin ne tur ilaci piyasaya surecekler. bu bira bagimliligindan
kurtulmak icin doktorun votkaya baslamasini onermesi gibi bir sey.
amfetamin ikinci dunya savasinda tum ulkelerin askeri pilotlarina ve
daha sonra askerlere veriliyordu.
abd’de 1940’li yillarda depresyon ve uykusuzluk tedavisi icin amfetamin
kullaniliyordu.
bu da, zamanla dunya capinda bir amfetamin salginina yol acti ve bu
salgin ancak cok buyuk harcamalar sonucunda yavaslatilabildi. bu durum
abd, kanada, ingiltere ve avusturalya haric bir cok ulkenin ritalin’e
karsi buyuk bir tepki gelistirmesine yol acti. fransa’da bugun ritalin
yerine psikoterapi uygulaniyor.
abd’de ise, psikoterapi pahali bir yontem oldugu icin kurumlarin onayi
ile hicbir psikoterapi uygulanilmadan ritalin veriliyor.
journal of the american medical association’a gore 6 yas alti gruptaki
cocuklarda da –hatta 1 yasin altindakilerde bile- ritalin kullanimi gun
gectikce artiyor. hem de ilac firmasi novartis ritalin’in 6 yas alti
cocuklarda kullanilmamasi gerektigini belirttigi halde.
bir hastalik nasil yaratilir
baslangicta psikiyatri, hiperaktivitenin “beyin hastaligi” oldugunu
ileri surdu. beyin hastaligi oldugunu gosteren hicbir kanit
bulunamadiginda bu kez “minimal beyin hastaligi” oldugu iddia edildi. minimal beyin
hastaligi tezi de kanitlanamayinca bu kez “minimal beyin bozuklugu”
olarak tanimlandi. bu da kanitlanamayinca ismi yeniden degiserek “dikkat
eksikligi bozuklugu” oldu. bu cocuklar video oyunlari oynarken, kendi
hoslarina giden seylerle ilgilenirken hic de dikkat eksikligi cekmedikleri
halde, biyopsikiyatri savunucularinin ve ilac firmalarinin israrli
propagandalari sonucunda gercek bir hastalik olarak toplumda hizla kabul
goruyor.
hiperaktivite denilen bir hastaligin olmadigina dair yapilan ciddi
arastirmalar hasir alti ediliyor. psikiyatrist diane guinness,
hiperaktivite hastaligini(!) “imparatorun yeni giysisi “ olarak tanimliyor.
“hastaligi biz yarattik, ona tibbi kutsallik kazandirdik. simdi yuzumuzu
kizartmadan, yarattigimiz canavardan nasil kurtulacagimizi bilemiyoruz”
diyor. ilac firmalarinin sponsorlugunda yapilan arastirmalar icin buyuk
miktarlarda paralar almis, unvanlarini ortaya koymus psikiyatristlerin
gercegi itiraf etmesinin gercekten zor is oldugunu soyluyor.
ilac firmalari destekli saygin(!) kurumlar
ilac firmalarinin maddi desteklerini esirgemedigi kurumlarin kendisi
basli basina bir yazi dizisi konusu. universitelerin arastirma birimleri,
amerikan psikiyatri dernegi (ama), amerikan egitim departmani, okul
aile birligi, ulusal akil sagligi enstitusu (nimh), ilac firmalarindan
maddi destek alan kurumlardan sadece birkaci. silah sanayii kadar girift
iliskilerle cark muthis donuyor.
amerika’da hiperaktif cocuk ailelerinin olusturdugu ulke capinda
subeleri olan ch.a.d.d. dernegi de ilac kullanimini savunarak, ritalin’i
ureten novartis ilac firmasinin bonkor bagislarindan yararlaniyor. ayrica
hiperaktif teshisi konmus fakir ailelerin cocuklarina sosyal sigorta
sisteminden her ay 400-600 dolarlik yardim da yapiliyor. ustelik bu
paranin nasil harcanacagina dair hicbir kisitlama getirilmiyor. bu aileler
cocuklarinin hasta olarak damgalanmasindan hic de sikayetci degil.
havadan para geliyor aileye. bu aileler ch.a.d.d. uyesi tabii ki.
cocugun “hasta” olmasi, anne babayi sucluluk duygusundan da beraat
ettiriyor.
hade hastaliginin(!) belirtilerine gore cocuk olmanin kendisi bir
hastalik
pediatrik norolojist dr. fred baughman “hiperaktivite bir
kandirmacadir. tek bir bilimsel kanita bile dayanmaksizin, psikiyatristler, bu
“hastaligin” belirtileri arasinda sunlari sayiyorlar:
. odevine dikkatini yoneltememek
. kolayca dikkatinin dagilmasi
. siklikla dinlemiyor gorunmesi
. bir aktiviteyi tamamlamadan diger aktiviteye baslamasi
. odevi icin gerekli seyleri sikca kaybetmesi
. baskalarinin sozunu kesmesi
. grup icinde sirasini beklemede gucluk cekmesi
. sorularin yanitini hic beklemeden vermesi
. sonuclarini dusunmeden, fiziksel olarak tehlikeli aktivitelerde
bulunmasi
. cok konusmasi
. sessizce oynamakta zorluk cekmesi
. sandalyede uzun sure oturamamasi
. sandalyede kipir kipir olmasi
. kendisine soylenenlere itaat etmekte zorluk cekmesi
bu listede yer alan maddelerden 8 ya da daha yukarisi bir cocukta
mevcutsa, o cocuk hade hastasi olarak etiketlenebilir.” diyor.
bu tanima gore cocuk olmanin kendisi bir hastalik oluyor... ve her
nasilsa cocukluk donemi gectiginde bu hastalarin yuzde 90’inda “iyilesme”
goruluyor. ilacla tedavi gorse de gormese de. cunku hade’li cocuklarin
sadece yuzde 10’u hastaliklarini(!) 25 yasin uzerine tasiyor. toplumda
sorunlu insanlarin sayisi bundan cok daha yuksek.yas ilerledikce kendi
kendine gecen ilginc bir hastalik bu hade.
ister bir psikiyatristin ofisinde, ister sinifta yapilan hiperaktivite
teshisi, teshisi koyan kisinin unvani ne kadar satafatli olursa olsun,
kisisel gorusunden baska bir sey degil. bu hastaligin hicbir tibbi
testi yok. var diyenler dupeduz yalan soyluyor. uyduruk bir hastaligin
tibbi testi nasil olabilir ki!
hiperaktivite ve dikkat eksikligi sendromu olarak tanimlanan bu
“hastalik” gercekte anne ve babalarin cocuklarina, ogretmenlerin ogrencilerine
yaklasimlarindaki “dikkat ve ilgi eksikligi”nden kaynaklaniyor. ama
bunu anne babalarin da, ogretmenlerin de kabul etmesi cok zor. kim
sorumluluk almak ister ki?
buyuklere prozac cocuklara ritalin
“doktor soyluyorsa dogrudur” diyerek cocuklarina ritalin vermenin
gerekliligini savunan anne babalarin arasinda alkol ve/veya hapla duygusal
sorunlarini bastiranlarin orani yuzde 83. hap cozumler arayisi icinde
prozac toplumunun yetiskinleri kendilerini haplarla, yasal olan ya da
olmayan maddelerle uyarirken ve uyustururken, cocuklarini haplardan uzak
tutmalarini nasil bekleyebiliriz?
buyuklere prozac, xanax, seroxat, valium, icki, cocuklara ritalin,
dexedrine, adderall. sonuc: uyusmus bir toplum.
nevrotik biyopsikiyatrinin yalanlari
psikiyatristlerimizin cogu, amerika’nin vahsi kapitalizm anlayisiyla
uyguladigi her seyi gozu kapali dogru kabul ediyor. zaten ilac sanayii
olmasa psikiyatristler varliklarini nasil surdurebilirler ki!
psikiyatriste gidip de eline recete tutusturulmayan kac kisi taniyorsunuz?
okullarin ve egitim sisteminin zavalli durumu icinde ogretmenler ilgi
ve sevgi acligi ceken bu cocuklara nasil yaklasacagini bilmiyor. iste
burada psikiyatrinin basi cektigi akil sagligi kurumlari ve ilac
firmalari ailenin, okulun, toplumun ve devletin veremedigi ilgi ve dikkat
eksikligi boslugunu, agzinin suyu akarak doldurmak icin pusuda bekliyor....
ve hiperaktivite ve dikkat eksikligi (hade) diye bir hastalik
uyduruluyor. bu yaziya sigmayacak kadar uzunlukta donen dolaplar sonucu bu
hastalik(!) psikiyatri el kitabina yasal olarak giriyor. girmesi gerekiyor,
cunku amerikan saglik sisteminin doktor-ilac firmalari-sigorta sac
ayaginin tikirinda islemesi icin hastaligin resmiyet kazanmasi gerekiyor.
cocugun ilgi ihtiyacinin ifadesi olan yaramazlik ve saglikli kanalize
edilememis enerji fazlaliginin adi “hiperaktivite”, ozguven eksikliginden
kaynaklanan utangacligin adi “sosyal fobi” gibi hastalik ismine
burundukce doktorlar psikotropik ilac denilen yasal uyusturucu/uyaricilari
hastaya yazabiliyor ve sigorta sirketi bunu karsiliyor. bu yuzden de
amerika’da ritalinin onlenemez yukselisi ilk anda fakir, zenci ve erkek
cocuklarina hiperaktivite tanimi konularak basladi. nasil olsa ilacin
parasini devlet oduyordu ve cocuklar okullarda iyice ehlilesiyordu.
psikolojide projeksiyon denilen bir savunma mekanizmasi vardir. kisi
kendinde olan olumsuz bir ozelligi baskalarina yansitir. psikiyatri,
cocuk-kurbani suclayarak, ebeveynlerin, ailenin, okulun ve toplumun “dikkat
eksikligi”ni cocuklara yansitarak, yetiskinleri ve sistemi
sorumluluktan kurtardi. cocuklara teshis koyarak, ilacla uyusturarak reforma acil
ihtiyac duyan yetiskin kurumlarini aklamayi secti. cunku psikiyatri de
ayni reforma ihtiyac duyan sistemin icinde yer aliyor.
aile, okul sistemi sutten cikmis ak kasik. cocuklar ise suclu.
hastalik, hastaligi gorenin kendi gozundedir.
devlet, cocuklarimiza “uyusturucuya hayir” kampanyalari duzenliyor. ama
ote yandan kendi eliyle uyusturucu vermeye hazirlaniyor. bu ne yaman
celiski!
gercek tedavi ne peki?
• egitim sisteminin cocuklarin ilgi ve merakini cekecek sekilde,
duygusal ve ruhsal ihtiyaclarina da yonelik olmasi.
• annenin babanin cocuklarina gosterecegi gercek ilgi ve sevgi. ne
ilac ne psikoterapi, bunun yerini tutamaz. ne yazik ki cogu anne baba
gercek ilgi ve sevgiyi kendisi yasamamis ki, cocuguna verebilsin. kendisi
ilgi ve sevgiye muhtac bir “yetiskin cocuk.”
kendisi olamayan insanlarin kendisi olmaya izin verilmeyen cocuklarinin
hastaliginin adi da ya hade oluyor, ya sosyal fobi.
ozguven ve oz-deger gelistirerek degerlilik ve yeterlik duygusunu
arttirmalarina yardimci olmaktir gercek cozum desem size? bununla ilgili
egitim almak, okumak, arastirmak, kendimizle yuzlesmek, kendimizi tanimak
icin emek ve caba gostermek gerek desem size. uff, yok mu bunun hapi?
yasasin psikiyatri ve ilaclar.
yeni hastaliklar pazara cikmaya hazirlaniyor
psikiyatristlerin incil’i dsm-v 2010 yilinda cikacak. orada amerika’nin
taze yarattigi yeni hastaliklarin yer almasi calismalarina simdiden
baslandi bile. hastaliklar kitapta yer almali ki, ilac, tip ve sigorta
sirketleri uclusu insanlarin hastaliklarindan para kazansin.
iste onerilen yeni hastaliklardan biri: iliski bozuklugu hastaligi.
saka yapmiyorum. ciddiyim. eminim ilac sirketlerinin finans ettigi
arastirmalar sonucu iliskilerimizi bir turlu saglikli yurutememizin nedeni biz
degil, beynimizdeki “biyokimyasal dengesizlik” olacak. tamam hasta
damgasi yiyecegiz ama karsiliginda sorumluluktan ve sucluluk duygusundan
kurtulacagiz.
yasasin psikiyatri ve ilaclar. ben size hepimiz toptan hastayiz dememis
miydim? 2010’a az kaldi doktorum nerde?
cocugunuza hap almayi ogretirseniz onlar da hapci olur.
gunumuz toplumu hasta bir toplum. nufusunun ucte ikisinin obez oldugu
amerika’nin jandarmaligini yaptigi dunya insani hasta. egitim sistemi
hasta, saglik sistemi hasta, degerleri hasta bir dunyada yasiyoruz.
beyinlerde hastalik var. ama cocuklarin degil, bu hasta duzeni inatla
surdurmeye calisan yetiskinlerin beyinlerinde. derin ve emek gerektiren
cozumler yerine hap cozumlerle gunu kurtararak var olmaya calisan
yetiskinlerin dunyasinda oncelikli degerlerin acilen sorgulanmasi gerek. ama
sorgulayan beyin tehlikelidir gunumuzun hasta sisteminde. “kral ciplak”
diyebilecek kadar uyanik olmamali cocuklar. buyudugunde boyun egmeyi
ogrenemez yoksa. itaatkar cocuk iyi cocuktur.
ritalin’in yuzde 90’ini tuketen amerikali cocuklarin ebeveynlerinin
obezite, alkolizm, iskolizm gibi yasal hastaliklarinin boyutlarina
eristigimiz gun, bizim cocuklarimizin da hade ve ritalin alma orani onlara
benzer olacaktir. kucuk amerika olmak degil mi ruyalarimiz?
cocugunuza hap almayi ogretirseniz onlar da hapci olur. uyusturulan
beyinler, daha iyi yonetilir. ebeveynler de okul yonetimi de, sistem de
rahat eder. ama vicdanlar hangi uyusturucuyla susturulabilecek? nereye
kadar?
kurt cobain de bir ritalin cocuguydu
bir zamanlar, enerji dolu, yaratici, ozgur ruhlu zeki bir cocuk olan
kurt cobain’in tipik bir zeki cocuk davranislari sergilemesinden
hoslanmayan bir psikiyatrist, onu sessizce oturtmak icin, cocuklugunu
bastirmasi icin guclu bagimlilik yaratan tehlikeli bir hapla onu “iyilestirmeye”
basladi.
ritalin cobain’ de uykusuzluk yaratti. bu kez de rahat uyuyabilmesi
icin baska ilaclar verildi. sakinlestiriciler.
psikiyatristler, ritalin’in cocugun derslerini calismasina yardim
ettigini iddia etmelerine ragmen, cobain, zayif bir ogrenci olmaya devam
etti ve nihayet okuldan atildi. cobain’in diger uyusturuculara
bagimliligi, vahim fiziksel sorunlari, garip davranislari ve nihayet intihara
kadar uzanan yolculugu iste boyle basladi.
yillar suren receteli ilac alma aliskanligi, onu sokak uyusturucularina
yonlendirdi. ritalin alan cocuklarin sikca yasadigi bir sonuctu bu.
tipki aktris jill ireland’in hiperaktif oldugu icin ritalin verilen
oglunun daha sonra kokain ve eroine gecis yaptigi gibi.
artik buyumus olan eski bir ritalin cocugu simdiki kokain bagimliligini
soyle acikliyor; “simdi ancak kokain ve speed alirsam kendimi “normal”
hissediyorum.”
cobain de eroin bagimliligiyla yillarca mucadele etmeye calisti.
birakmayi cok kez denedi ama basaramadi.
ritalin’in yarattigi tibbi sorunlar onu hayati boyunca etkiledi.
omuriligi egriligi, boynuna asili gitarin etkisiyle daha da artti. yanan
midesi ve mide bulantisi, onda intihar istegi yaratiyordu. cobain, eroini
“midesinde yanan atesi sondurebilen tek madde” olarak ovuyordu. ama
kimse ona mide agrisinin ritalin alan cocuklarda sikca gorulen bir yan etki
oldugundan bahsetmemisti.
dogustan sahip oldugu artistik dehasiyla okulu biraktiktan hemen sonra
bir album yapti ve geffen records ile kontrat imzaladi. ama receteli
ilaclarla baslayan bagimlilik yolculuguna yasadisi uyusturucularla devam
ettiginde , cobain’in uyusturucu sorunu kritik duruma ulasmisti. esi
courtney love ve arkadaslari onu umutsuzca bir bagimlilik tedavisi
merkezine yatirdi. merkeze yattigindan 36 saat sonra, cobain, programi
birakti ve seattle’in sakin bir bolgesinde yer alan evinin garajinin
ustundeki kucuk odada basina tek bir kursun sikarak intihar etti. otopside
kaninda eroin ve yine bagimlilik yaratan receteli bir drag olan valium
bulundu.
intihar notunda, onu intihara surukleyen iki seyi soyle acikliyordu.
yillarca cektigi mide agrisi ve artik tutkusunu yitirdigi muzikle
beslenememesi. kimyasal olarak uyusmus cobain’i muzik terk etmisti. cobain,
varolus amacindan, hayata sunmak uzere dogarken beraberinde getirdigi
armaganindan yoksun kalmaya dayanamamisti.
nil gun
ritalin
bugün yaklaşık 3 saat ve 30 eczaneye bakmama rağmen hiçbirinde bulunamayan kırmızı reçeteyle satılan çok önemli bir ilaçtır kendileri..
bir tür amfetamin, merkezi sinir sistemi stimulanıdır.etken maddesi metilfenidattır(alfa2 fenil piperidin asetik asit).trde kırmızı recete ile satısı mevcuttur.modafinil iceren kardesinin jenerik ismi modiodaldır.bildigim kadarıyla yasadısı satısı cok cok azdır yada yoktur.suistimal edilmesi cok yanlıs yerlere goturebilir.
eczanelerin zorunluluktan ellerinde bulundurdukları,varolanı pek satmak istemedikleri, olur da satmaya karar verirlerse kırmızı reçeteyle birlikte tc kimlik numarasına kadar aldıkları ilaç.
final dönemlerinde içildiği takdirde muhteşem bir konsantrasyon sağlama sebebidir.
final dönemlerinde içildiği takdirde muhteşem bir konsantrasyon sağlama sebebidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?