ninatta nin bilezigi

angelus


dedi ki:
iki ölü var aramızda.
iki ölü bakıyor bize ölüler ülkesinden.
iki ölü var, rüyalarımıza giriyorlar.
tanrılar yüz çevirdi bizden.
tanrılar öfkelendi bize.
iki ölü var aramızda.
onlara ödememiz gereken bir bedel var.
göğün güneş tanrısı kötü günlerden bahsediyor bana.
falcıya gittim. iki kara yılan attı suya.
yılanlar karanlıkta yüzdüler.
yılanlar kana yüzdüler.
yılanlar kötülüğe yüzdüler.
sonra yılanlar karanlığın, kanın, kötülüğün içinden çıktılar.
yılanlar ak sulara yüzdüler.
yılanlar ak sularda birbirinin kara gövdesine dolandılar.
bedenlerinin ışıltısı gözlerimi aldı.
falcı dedi ki bana:
zor günler var önünde,
geçecek.
uzun ayrılıklar var önünde,
geçecek.
yeter ki,
biri, seni beklesin.
yeter ki,
biri, sana inansın.
yeter ki,
biri, seni sevsin.
yeter ki,
sen de onu bekle.
yeter ki,
sen de ona inan.
yeter ki,
sen de onu sev.
beklemek tek çare senin için.
inanmak tek çare.
sevmek tek çare.
sabır tek çare senin için.
ben, falcıya sordum:
ne kadar sürecek bu bekleyiş?
falcı dedi ki:
çok uzun sürecek.
çünkü tanrılar çok kızmış sana.
falcı dedi ki:
çok uzun sürecek.
önce güneyde bir savaş olacak.
öyle bir savaş ki yeryüzü böylesini görmemiş olacak.
o savaşta çok insan ölecek,
çok kan dökülecek,
çok kadın ağlayacak.
tanrıların öfkesi yine de geçmeyecek.
falı dedi ki:
çok uzun sürecek,
savaş bitecek, barış gelecek,
bilinmezlik kutsal dağı saran bir sis gibi her yanı kaplayacak.
ben falcıya sordum:
nasıl anlayacağım lanetin kalktığını?
falcı dedi ki:
tanrılar bir işaret yollayacak sana.
tanrılar bir yabancı gönderecek sana.
o yabancı kaldıracak lanetini.
ben falcıya sordum:
kim bu yabancı? nasıl kaldıracak laneti?
falcı dedi ki:
onu bilemem.
ben havuzda yılanların gösterdiğini söylerim sana.

ben de evime döndüm.
ben anlamadım falcının söylediklerini.
göğün güneş tanrısı, gece öründü ve anlattı bana.
göğün güneş tanrısı dedi ki:
ey, yiğit nuvanza,
ey, çaresiz nuvanza,
ey, günahkar nuvanza.
bekle...
arınmak için bekle.
kavuşmak için bekle.
mutlu olmak için bekle.
yıllar ötesinden gelecek yabancıyı bekle.
o seni arındıracak,
o seni kavuşturacak,
o seni mutlu kılacak.

on iki halkalı bilezik yaptır.
her bilezik halkasını ülkenin ayrı bir kentine götür.
her halkanın üzerine,
bir sonraki bileziği götürdüğün kentin adını yazdır.
bilezikleri on iki ayrı kente sakla.
her halkanın üzerine sakladığın yeri yaz.
sonra bekle.
yılların ötesinden gelen yabancıyı bekle.
yabancı gelsin.
gelsin ve uzak kentlerdeki bilezikleri toplasın.
toplasın bir araya getirsin.
işte o zaman kalkacaküzerindeki kara lanet.
işte o zaman kavuşacaksın istediğine.
işte o zaman çalacak mutluluk kapını.
işte böyle ninatta. göğün güneş tanrısı böyle dedi bana.

biricik aşkım nuvanza bunları anlatınca
sevinçten gözlerim doldu. demek kavuşacaktık sonunda.
uzun yıllar geçse de demk buluşacaktık sonunda.
ben de arinna nın güneş tanrıçası nın
bana söylediklerini anlattım.
sevindi nuvanza bunu duyunca.
uzun yıllar sürse de ayrılık, demek kavuşacaktık sonunda.



ahmet ümit in diğer romanlarından farklı olarak kaleme aldığı, 2 saat gibi bir sürede okunup "biraz daha olsaydı keşke" dedirten epik romanı.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol