1833-1897 yillari arasinda yasamis alman bestecidir. hamburg’ ta dogmus ve baslarda babasindan piyano dersleri almistir.. ancak babasinin yetersizligi onun cessel ve marsen gibi piyano ustatlariyla yogun bir calisma temposuna girmeye itmistir. ilk kez 14 yasinda halk huzuruna cikmistir. 1853 te sehirleri dolasarak konserler verirken schumann la tanismistir. schumann neue zeitschrift fur musik dergisinde yazdigi bir makalede brahms’ i dahi olarak ilan etmistir. o tarihten sonra iki muzisyen arasinda hayatlari boyunca devam eden bir dostluk baslamistir. berlin sanat akademisi brahms’ i bach ve beetoven’ in devami olarak kabul edilir. tarihe uc b ler in bir kolu olarak gecer.. viyanada olmustur.
johannes brahms
brahms opera dışında gerek ses, gerekse çalgı müziğinin çeşitli alanlarında yapıtlar verdi. brahmsın sevilen dört senfonisi vardır. "akademi töreni uvertürü", "trajik uvertür", "haydenın bir teması üzerine çeşitlemeler" adlı orkestra yapıtlarını, ayrıca bir keman konçertosu, iki piyano konçertosu ve keman-viyolonsel için bir konçerto vermiştir.
7 mayıs 1833’te hamburg’da doğmuş, 3 nisan 1897’de viyana’da ölmüştür.
sanatkarların etrafında toplanan taraftarları, onların hesabına fikir kavgası yapmaktan çocukça bir zevk alırdı. bu kavgacılar hiç kimseyi rahat bırakmadılar. mendelssohn’a bağlı olan bu muhafazakarlar ile cüretli fransız sanatkarı hector berlioz’dan sonra liszt’in etrafında toplanan yenilik taraftarlarını birbirine karşı kışkırttlar. richard wagner’in etrafındaki wagnerciler (wagnerianlar) denilen meraklıların yetişmesi bu oyunlara yeni bir vesile oldu. bu işe bruckner ile brahms’ıda karıştırdılar. netice olarak aynı devirde viyana’da yaşıyan ve ser yaratan bu iki büyük sanatkar istemedikleri halde birbirlerine düşman oldular. fakat vaktiyle mutaassıp zihinleri galeyana getiren hususlar artık çoktan tarihe karışmıştır.
kuzey almanya’lı johannes brahms başka hamurdan yoğurulmuş bir insandı yolu da (yenilik taraftarı) ve (wagnercilerin) güttüklerinden başka hedeflere yöneltilmişti. babası hamburg’ta kontrbasçıydı. brahms’da küçüklüğünde dans yerlerinde çalmıştı. oradan, büyük kemancı joseph joachim vasıtasıyla robert schumann’ın muhitine girdi.
brahms’ta müziğe yeni imkanlar açacak bir kudret sezen schumann, bu başlık altında yazdığı bir makale ile onu dünyaya tanıttı. detmold’de huzur içinde geçirdiği senelerden sonra hamburg’ta kendisini deneyen brahms, göttingen ve bonn şehirlerine gidip oralarda bir müddet kaldı. mürzzuschlag ve tutzing gibi küçük kasabalarda geçirdiği günler eserleri için önemli tesirler yarattı. nihayet viyana’ya yerleşti. bu, brahms’ın talihini tayin eden, hayatının son durağı oldu. bruckner gibi brahms’da bekar kalmıştır. fakat sayısı pek fazla olan dostları –ki başta clara schumann, joseph joachim, hans von bülow, theodor billroth geliyordu- geçimsiz olarak tanınan ihtiyarı hayata bağladı.
fakat her zaman, resimlerde ve kitaplarda gördüğümüz beyaz sakallı ihtiyar değildi. genç brahms hülyalar ve romantik heyecanlarla dolu coşkun bir delikanlıydı. hoffmann vari (1776-1822 şair besteci ve ressam) bir şekilde kendini genç bir johannes kreisler olarak görüyordu. yukarıda söylediğimiz gibi, istemiyerel fikir ihtilaflarına karıştı. fakat zaman onu destekledi ve başarıya ulaştırdı.
coşkun delikanlı brahms olgunlaşarak formlara bağlı bir klasikçi oldu. haydn ve handel’den daha gerilere giderek bach ve onun manevi atalarıyla ilgilendi, böylece bu seviyeye yükseldi. devrin görüşü dahilinde halk türküleri ile uğraştı ve bu yolda, yeniden uyanan tarihi düşünüşün neticesi olarak canlanan eski stillere karşı sevgi ve ilgi gösterdi. böylece senfoniler, sonatlar, schubert ve schumann ruhundan mülhem olan oda müziği eserleri, konçertolar, liedler ve lirik piyano ğarçaları yanında moteler, org eserleri ve dini mahiyette olan eserler yarattı (alman requiem’i).
viyana’da yerleşmesi, hiç değişmeyen ve ayrı tabiatta bir kuzey almanyalı olmasına rağmen viyana’yı sevmesi dikkate değer bir özellik taşımaktadır. schumann’ın yapamadığı şeye, yani klasiklerden sonraki viyana’da hayal kırıklığına uğramamaya muvaffak oldu. bach’ın ve bach’tan önceki zamanların şekillendirme ve ifade tarzını klasiklerin zihniyeti ile kaynaştırarak kendi stilini yarattı. brahms’ın ifadesinde bir güz havası melankoli kabilinden acı bir havanın esmekte olduğu söylendi. brahms’ın neşelenmek isteyince (mezar benim sevincimdir) koralini söylediği nükte olarak anlatılırdı. bu söz kötü niyetle söylenmiştir. fakat birazda gerçeğin ifadesidir. (onun stili bir gelişmenin, mazinin derinliklerine yönelen bir bakıştır).
bu bakış brahms’ıa ve kendisinden sonra gelenlere birçok malümat kazandırmıştır. bach külliyatı yayınlarının en ciddi mesai ortaklarından biri olan brahms, bugün mevcudiyeti tabii görünen definelerin meydana çıkarılmasına yardım etmiştir. bunu hiç unutmamak gerekir.
şunu da unutmamalıdır ki, max reger brahms’tan ilham almıştır. wagner’i takip edenler yanında, müziği hakimiyetleri altına alan, kütleler halinde ortaya çıkan brahmin’ler (brahms taraftarları ve taklitçileri) ile ne reger ne de bizzat brahms’ın hiç bir ilgisi yoktur
sanatkarların etrafında toplanan taraftarları, onların hesabına fikir kavgası yapmaktan çocukça bir zevk alırdı. bu kavgacılar hiç kimseyi rahat bırakmadılar. mendelssohn’a bağlı olan bu muhafazakarlar ile cüretli fransız sanatkarı hector berlioz’dan sonra liszt’in etrafında toplanan yenilik taraftarlarını birbirine karşı kışkırttlar. richard wagner’in etrafındaki wagnerciler (wagnerianlar) denilen meraklıların yetişmesi bu oyunlara yeni bir vesile oldu. bu işe bruckner ile brahms’ıda karıştırdılar. netice olarak aynı devirde viyana’da yaşıyan ve ser yaratan bu iki büyük sanatkar istemedikleri halde birbirlerine düşman oldular. fakat vaktiyle mutaassıp zihinleri galeyana getiren hususlar artık çoktan tarihe karışmıştır.
kuzey almanya’lı johannes brahms başka hamurdan yoğurulmuş bir insandı yolu da (yenilik taraftarı) ve (wagnercilerin) güttüklerinden başka hedeflere yöneltilmişti. babası hamburg’ta kontrbasçıydı. brahms’da küçüklüğünde dans yerlerinde çalmıştı. oradan, büyük kemancı joseph joachim vasıtasıyla robert schumann’ın muhitine girdi.
brahms’ta müziğe yeni imkanlar açacak bir kudret sezen schumann, bu başlık altında yazdığı bir makale ile onu dünyaya tanıttı. detmold’de huzur içinde geçirdiği senelerden sonra hamburg’ta kendisini deneyen brahms, göttingen ve bonn şehirlerine gidip oralarda bir müddet kaldı. mürzzuschlag ve tutzing gibi küçük kasabalarda geçirdiği günler eserleri için önemli tesirler yarattı. nihayet viyana’ya yerleşti. bu, brahms’ın talihini tayin eden, hayatının son durağı oldu. bruckner gibi brahms’da bekar kalmıştır. fakat sayısı pek fazla olan dostları –ki başta clara schumann, joseph joachim, hans von bülow, theodor billroth geliyordu- geçimsiz olarak tanınan ihtiyarı hayata bağladı.
fakat her zaman, resimlerde ve kitaplarda gördüğümüz beyaz sakallı ihtiyar değildi. genç brahms hülyalar ve romantik heyecanlarla dolu coşkun bir delikanlıydı. hoffmann vari (1776-1822 şair besteci ve ressam) bir şekilde kendini genç bir johannes kreisler olarak görüyordu. yukarıda söylediğimiz gibi, istemiyerel fikir ihtilaflarına karıştı. fakat zaman onu destekledi ve başarıya ulaştırdı.
coşkun delikanlı brahms olgunlaşarak formlara bağlı bir klasikçi oldu. haydn ve handel’den daha gerilere giderek bach ve onun manevi atalarıyla ilgilendi, böylece bu seviyeye yükseldi. devrin görüşü dahilinde halk türküleri ile uğraştı ve bu yolda, yeniden uyanan tarihi düşünüşün neticesi olarak canlanan eski stillere karşı sevgi ve ilgi gösterdi. böylece senfoniler, sonatlar, schubert ve schumann ruhundan mülhem olan oda müziği eserleri, konçertolar, liedler ve lirik piyano ğarçaları yanında moteler, org eserleri ve dini mahiyette olan eserler yarattı (alman requiem’i).
viyana’da yerleşmesi, hiç değişmeyen ve ayrı tabiatta bir kuzey almanyalı olmasına rağmen viyana’yı sevmesi dikkate değer bir özellik taşımaktadır. schumann’ın yapamadığı şeye, yani klasiklerden sonraki viyana’da hayal kırıklığına uğramamaya muvaffak oldu. bach’ın ve bach’tan önceki zamanların şekillendirme ve ifade tarzını klasiklerin zihniyeti ile kaynaştırarak kendi stilini yarattı. brahms’ın ifadesinde bir güz havası melankoli kabilinden acı bir havanın esmekte olduğu söylendi. brahms’ın neşelenmek isteyince (mezar benim sevincimdir) koralini söylediği nükte olarak anlatılırdı. bu söz kötü niyetle söylenmiştir. fakat birazda gerçeğin ifadesidir. (onun stili bir gelişmenin, mazinin derinliklerine yönelen bir bakıştır).
bu bakış brahms’ıa ve kendisinden sonra gelenlere birçok malümat kazandırmıştır. bach külliyatı yayınlarının en ciddi mesai ortaklarından biri olan brahms, bugün mevcudiyeti tabii görünen definelerin meydana çıkarılmasına yardım etmiştir. bunu hiç unutmamak gerekir.
şunu da unutmamalıdır ki, max reger brahms’tan ilham almıştır. wagner’i takip edenler yanında, müziği hakimiyetleri altına alan, kütleler halinde ortaya çıkan brahmin’ler (brahms taraftarları ve taklitçileri) ile ne reger ne de bizzat brahms’ın hiç bir ilgisi yoktur
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
şişli escort bursa escort bursa escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?