hali saha maclarinda kalecilerden cok sik olarak duydugumuz sozdur.top rakipteyken ve rakip kaleye uzak bir mesafede veya sut acisi olmayan bir pozisyonda topla oynamaktayken,defansini uyarir gibi gorunen kalecinin bu soyleminin asil amaci topla oynayan rakibi gaza getirip olmadik yerlerden sut cekerek topu kaybetmesini saglamaktir.
iyi vurur
ayrica bir de soyle bir durum vardir ki kaleci "iyi vurur" diye bagirdiktan sonra rakip olmadik yerden topu doksana takiverirse kaleci piskinlige verip defansa "ben size ne diyorum,kapatsaniza adamin onunu" seklinde uste cikmaya calisir ama takim arkadaslarinin hic birine yediremez "siktir ordan salak,herifi gaza getiriyon bari topu tut" seklinde cevaplarla karsilasir.
genellikle fenerbahcenin oynadigi avruga kupasi maclarinda spikerler karsi takim oyuncusu icin bunu deyince hemen ardindan gol gelmektedir,gercekten iyi vururlar!..
halı saha maçlarında sahanın abisi yada buna baskın kişi diyebiliriz, bu lafı söyler vuran kişi kötü de vursa topa söyler maksat güzellik olsun moral olsun, topa vuran kişi geleceğe umutla baksın.
mala mı neye ? sorusunu akla getiren kelimeler...
gol olurun bir önceki safhası.
81 ya da 82 sezonuydu sanırım, floryada bir galatasaray idmanı. saha o zamanlar toprak. killi toprak, zımpara gibi. takım bazen mecidiyeköydeki küçük sahada antrenman yapıyor, arada, hava güzel olunca da floryaya geliyor çünkü floryada sert rüzgar oluyor kışları. o zamanın galatasarayına idman veren amatör yoncasporla maç yapılıyor. bir ara top fatihte (terim), orta sahayı tam geçmiş böyle, yoncaspor takım kaptanı bağırır aradan,
"iyi vurur, vurdurmayın"
tabii bunu duymasıyla renginin kıpkırmızı olması arasından saniye geçti ki, fatih, bıraktı topu mopu, direkt buna koştu "ne diyosun lan sen sinkaf sinkaf" diye. araya filan girdi hocalar. maç orada bitti.
küçük mustafadan imza alacaktım, bir onunki eksikti. ayhan, fettah, cengiz, eser, büyük mustafa (denizli değil), bülent, sefer, sinan, raşit, fatih... hepsi tamam. hazır ne güzel yakalamıştım işte. bok vardı "iyi vurur" diyecek.
"iyi vurur, vurdurmayın"
tabii bunu duymasıyla renginin kıpkırmızı olması arasından saniye geçti ki, fatih, bıraktı topu mopu, direkt buna koştu "ne diyosun lan sen sinkaf sinkaf" diye. araya filan girdi hocalar. maç orada bitti.
küçük mustafadan imza alacaktım, bir onunki eksikti. ayhan, fettah, cengiz, eser, büyük mustafa (denizli değil), bülent, sefer, sinan, raşit, fatih... hepsi tamam. hazır ne güzel yakalamıştım işte. bok vardı "iyi vurur" diyecek.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?