ibni haldun

raiden
1332-1406. özellikle tarih alanında olayları anlatmak yerine olayları düşünmek gerektiğini ileri süren bu düşünür, tarihsel olayların yerine tarihsel nedenleri koymakla tarih felsefesinin temellerini atmış oldu.bugün birçok batılı, onda vico’nun spengler’in montesquieu’nün, rousseau’nun, sorel’in, malthus’un, machiavelli’nin, darwin’in, nietzsche’nin düşünce tohumlarını bulur.
ibni haldun, önce evrensel değişmeyi sezdi:
1- tarih bilimiyle uğraşanları yanıltan, ulusların hal ve durumlarının, günlerin ve yüzyılların geçmesiyle değişmekte olduklarını unutmaktır. bu değişme, yüce tanrı’nın bütün varlıklar için koyduğu bir yasadır.(mukaddime, zakir kadiri ugan çevirisi.1954 baskı 1. cilt,sf.70-71)
2-haldun sonra evrensel evrimi yakaladı. biz, varlıkları birbirine bağlı olarak görüyor ve varlıkların birinden ötekine geçisini, yetkin bir düzen içinde izliyoruz. maddelerden her biri, aşağıdan yukarıya doğru yükseldiği ya da yukarıdan aşağıya doğru alçaldığı zaman, kendisine yakın olan maddenin biçim ve kalıbına girmektedir. yukarıya doğru yükselen madde,kendisinden aşağıda olan maddeden daha hafiftir. bu hal, yıldızlar alemine çıkıncaya kadar sürer. varlıklara bak. varlıkların madenlerden başlayarak,yavaş yavaş ve tabaka tabaka biçimlenmiş olduğunu görürsün.maden,bitki ve hayvanların ana maddeleri ortaktır. madenin en yükseği, bitkinin en aşağısına bitişiktir. örneğin; tohumsuz yetişen maden, tohumsuz üreyen sebzelerle, hurma ve üzüm gibi bitkiler inci sedefiyle kabuklu sümüklüböcek gibi hayvanlara yakındır ve onların biçim ve kalıplarına girebilecek durumdadır. bu gelişme, en aşağıdan başlayarak, maymun ve şebek gibi hayvanlardan geçerek insanlara kadar yükselmiştir. insanın en aşağısı işte bu hayvanlardan başlamıştır(mukaddime 1. cilt sf. 241-247)
ibni haldun toplumsallık zorunluluğunda anlaşmıştır. toplumsal yaşayış insanlar için zorunluluktur.insan yaşamak için,yaşama gereçlerini sağlamak zorundadır.bu gereçleri tek başına sağlayamaz.bir buğday tanesinin un olabilmesi, çeşitli hüner ve zanaatleri gerektirir.üretim, üretime yetecek kişilerin biraraya toplanmadıyla olur. korunmak da öyle.(aynı çeviri. sf.106-112)
ibni haldun, toplumsal olayların tüm kökünü ekonomik temelde ve üretim alanında görmektedir. ona göre ruhumuzu oluşturan ekonomik koşullardır. maden, bitki ve hayvanlardan sağlanan kazanç da insan emeğinin ürünüdür.
hüner ve sanayinin gelişmesi,toplumsal gelişmenin başında gelir.bu gelişme insanı düşünsel bilgilerle uğraşmaya yöneltir. ancak bu gelişmenin sonunda toplumun çürüyüp dağılması da bir zorunluluktur.
ibni haldun’a göre,çoban tohumlardan, çiftçi toplumlara,çiftçi toplumlardan da sanayi toplumuna geçiş,bir gelişmenin sonucu olduğu kadar; bir çöküntünün de nedenidir. çünkü toplumlar artık çobanlık günlerindeki güçlerini yitirmeye, bolluğun ve rahatlığın içinde çürüyümeye başlamışlardır.toplumların da ömrü insanların ömrü gibidir. ihtiyarlık ve ölüm önlenmesi ve giderilmesi mümkün olmayan bir hastalıktır(sf.104) tarihsel zorunluluğu yaşayan her toplum, kent yaşayışına girip sanayileştikten sonra kocayacak ve ölecektir.bu sonuç önlenemez. toplumun çöküntüsü iki alanda başlar.bil ki devlet iki temel üzerinde kurulur.bunlardan biri ordu, öteki paradır. bozgunluk bu iki temelin sarsılmasıyla belirir.devlet yıkılmaya başladığında vergiler artar. vergilerin artması devletin yoksulluğunu önleyemez. böyle bir durumda kazanmaktan umut kesilmiş olacağından pazarlardaki alışveriş durur. çöküntü; işler tümüyle çığırından çıkıncaya kadar devam eder.(sosyoloji biliminin kurucusu sayılmaktadır. ilm-i ümran=sosyoloji)
toplum bilimsel düşüncenin ilk izlerine aristoteles ve farabi’de rastlanıyor.
ibni haldun şöyle diyor: 1. kitapta inceleyeceğimiz kural ve yöntemler benim icat ettiğim yeni bir bilimdir.başımın sağlığına and içerim ki, tanrı’nın kurallarından hiçbirinin bu konuda söz söylemiş olduğunu bilmiyorum.
ibni haldun her sözünü „tanrı bilir“ diyerek bitirdiği halde, toplumun toplumsal ve siyasal düzenleri tanrısal düzenler değil, doğal düzenlerdir. toplumlar da doğal varlıklar gibi doğmakta, büyümekte ve ölmektedirler (vico-spengler)
önemli:
*tarih olayları anlamak değil, onları düşünmektir(sorel)
*toplumsal olayların kökü, ekonomik temellerde ve üretim araçlarındadır. (marx)
*siyasal düzen, ideolojik değil, pratik olmalıdır. (machiavelli)
*ahlak düzeni, insanların çoğalması ile ilgilidir. (malthus)
*gelişme, en aşağı maddeden başlayarak, maymun ve şebek gibi hayvanlardan geçip, insana kadar yükselmiştir. (darwin)
*ahlaksızlığın ve çöküşün nedeni, kent yaşayışına geçiştedir. gerekli olan, güçlülük ve iradedir.
ibni haldun mukaddime’sini şu sözlerle bitirmektedir: tanrı’nın doğru düşünce açık bilgi bağışladığı kulları bizden sonra yetişerek; bizim bu yapıtta yazdıklarımızdan ve anlattıklarımızdan daha derinini yaparlar ve anlatırlar umudundayız.(düşünce tarihi, orhan hançerlioğlu sf.145)
bigcoder
(bkz: #1138848)

giriye cevap yazmak format dışıdır lakin;

"İBNE" yazısı ile devamında olan yazıların fontları birbirine uymuyor, ibne yazmak için fotoşok kullanmışlar kabak gibi belli.
independence
ibb tarafindan yapilan aciklamaya gore fotograftaki yaziyi hazirlamak icin photoshop kullanilmis ve bu sekilde sosyal medyaya servis edilmis.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol