ispanyadaki "ihanete uğramış devrim" tablosu george orwellı derinden sarmıştır. ancak en meşhur yapıtları olan hayvanlar çiftliğinin ve 1984ün sırf stalini yermek için kaleme alındığını iddia etmek mevzuyu haddinden fazla basitleştirmek olacaktır. orwell yazarlığa başladığı günlerdeki çizgisinden sapmış değildir: nasıl ki ilk eserleri kendi tecrübelerinden izler taşıyor, ancak her toplumu ve çağı ilgilendiren meseleleri de işliyorsa savaş sonrası yapıtları da yalnızca franconun, hitlerin, stalinin dünyasını değil, bu despotları yaratan hırsları ve budalalığı da taşlamaktadır.
hayvanlar çiftliği bir devrimin trajedisidir. bu modern fabl, kesilmekten, kırkılmaktan, sağılmaktan, dövülmekten gına getirerek zalim sahiplerine karşı ayaklanan manor çiftliği hayvanlarının hikâyesidir. karakterler son derece sade ve güçlüdür: kinik eşek benjamin, fedakar at boxer, akılsız kısrak mollie, hatta serçeleri tüm hayvanların kardeş olduğunu söyleyerek pençeleri arasına çekmeyi deneyen kedi bile akıllarda kolayca yer edinen, çok canlı kişiliklerdir.
hayvanlar, çiftliği geri almayı deneyen insanlara karşı yiğitçe çarpışır, gövdelerini mermilere siper eder; el sahibi olmadıkları halde çiftliğin zor işlerinin üstesinden gelmeyi, hatta bir değirmen inşa etmeyi bile başarırlar. ne yazık ki zaferleri, yöneticiliğe soyunup gitgide insanlaşan domuzların hırsları ve entrikaları tarafından gölgelenmeye mahkumdur.romanın alt başlığı bir peri masalidir.küçükleri eğlendirecek bir peri masalı değildir elbette;ama roman,bir masal anlatımıyla yazılmıştır.
hayvan çiftliği
aynı zamanda hanife çiftçi tarafından sahneye konulan tiyatro oyunudur. ilk gösterimi 8 mayıs 2011 de erdem beyazıt kültür merkezinde yapılmıştır. oyuncuları üniversite ekibi olan bu oyun zihninize ve gözlerinize güzel dakikalar yaşatacaktır. oyunun ikinci gösterimi 20 mayısta marmara üniversitesinde olacak.
george orwell in totaliter rejimleri eleştirdiği ve
sistem tarafından köleleştirilen insanların hayatlarını hayvanların hayatlarına eşleyerek anlattığı şahane eseri .
sistem tarafından köleleştirilen insanların hayatlarını hayvanların hayatlarına eşleyerek anlattığı şahane eseri .
george orwell'ın, bir devrimin; çıkarlara uydurulmasını anlattığı kitabı. kitaptan bir alıntı: "tanrı bana sinekleri kovmam için bir kuyruk vermiş ama keşke sinekler de olmasaydı, kuyruğum da." bilge ve ketum bir eşşek, söyler bunu. 1984ten sonra okunmasını tavsiye ederim.
Orwellın anlatımına göre ayaklanmadan hemen sonra hayvanlar tamamen eşit bir sistem (!)kuruyorlar. Ama içlerlerindeki en zekiler olan domuzlar iktidara kendilerini getirip diktatör oluyor. Ancak bu örnek insana denk olamaz. Hayvan çiftliğinde domuz koyun eşek at gibi hayvanlar arasında ciddi zeka farkı var. Ama insanların arasında bu kadar zeka farkı olması imkansız. Dolayısıyla bu hayvan ayaklanması demokratik bir ayaklanma değil yarı oligarşik bir ayaklanmadır. Oligarşik ortamı sosyalist ortama denk sayıp sosyalizm aptalca demek bana komik geliyor.
üstteki entryde dediği gibi hemen eşit bir sistemin kurulması söz konusu bile olamaz devrimler bir gecede ya da 1 yılda olmaz devrimler nesiller boyunca sürer ve hiç kimse siyasi bir devrimin başarısını görecek kadar yaşayamaz
(bkz: bütün hayvanlar eşittir domuzlar daha eşittir)
(bkz: bütün insanlar eşittir bazıları daha eşittir)
(bkz: bütün insanlar eşittir bazıları daha eşittir)
edebi açıdan vasat, aşağılık bir adamın yazdığı aşağılık bir roman.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?