unlu klasik muzik bestecisi. bilhassa piyona uzerine eserler vermistir.
frederic chopin
(bkz: polonez)
1810-1849 yillari arasinda yasamistir, balzac delacroix, lizst, victor hugo ve berliozdan olu$an bi arkadas cevresi varmis. bestelerinde george sande olan askinin yer tuttugu soylenir.
romantik donem bestecisidir..tum eserleri superdir..calmak buyuk bir zevktir..
polonyalı bir müzisyen,büyük piano virtüözü ve besteci.varşova yakınında küçük bir kasaba olan zelazowa`da 22 şubat 1810 tarihinde doğmuştur.babası fransa`nın nancy şehrinden polonya`ya göç etmiş bir fransız olan nicola chopin ve annesi polonyalı justine krzyzanowka`dır.chopin`de müzik yeteneği küçük yaşta belirmiştir.19 yaşında polonya`yı terkeden genç usta,viyana`ya gelmiş ve verdiği konserlerde dinleyicilerini parlak virtüözitesine hayran bırakmıştır.1830`da paris`e gelerek orada yerleşmiştir.burada kalkbrender`den aldığı derslerle iyi bir piyanist ve besteci olmuştur.chopin bu tarihten sonra paris`te verdiği dersler sayesinde ve bir sürü hayran arasında oldukça rahat bir hayat sürmüştür.edebiyat ve müzik çevresinde bir sürü dost edinmiştir.bunların arasında balzac,berlioz,heine,liszt ve meyerbeer gibi başta gelen sanat büyükleri de bulunuyordu.1836`da fransız kadın roman yazarı georges sand ile tanışmıştır.bu tanışma edebiyat ve müzik tarihinin kaydettiği en büyük aşklardan birinin başlangıcı olmuştur.kadının sadakatsizliği yüzünden çabuk ayrılmışlarsa da hassas ve ince sanatçı chopin,sevdiği kadını bir türlü unutamamış,yıllarca bu sevginin etkisi altında kalmıştır.düşman işgali altındaki vatanına dönmemek de onun için bitmez bir üzüntü sebebi olmuş,eserlerinde nostaljinin verdiği bu acıyı yansıtmak istemiştir.chopin 39 yaşında 17 ekim 1849`da paris`te ölmüştür.
chopin hemen hemen yalnız piano için eserler yazmıştır.bunların arasında polonya müzik türlerinin örnekleri vardır.başlıca eserleri şunlardır:orkestra ve piano için; 2 konçerto, op.11 ve op. 21 "don juan" adlı fantazi,"polonya halk şarkıları üzerine fantazi","krowiak"op.14,"polonez"op.22,yalnız piano için 3 sonat,56 mazurka ve 27 etüt,25 prelüd,19 nocturne,15 vals ,13 polonez,4 ballad,4 empromtü,3 ekose,3 rondo.viyolonsel sonatı,viyolonsel ve piyano duosu,17 polonya şarkısı.
bütün bu eserleri ile chopin pianoda yeni bir stilin yaratıcısı olmuştur.melodi ve armoni zenginliği yüksek niteliktedir.güzel üslubu,temaların zarifliği ve tatlılığı ile yarattığı eserler tam romantik karakteriyle piano edebiyatının en güzel örnekleri içinde yeralır.
artliveon.com
chopin hemen hemen yalnız piano için eserler yazmıştır.bunların arasında polonya müzik türlerinin örnekleri vardır.başlıca eserleri şunlardır:orkestra ve piano için; 2 konçerto, op.11 ve op. 21 "don juan" adlı fantazi,"polonya halk şarkıları üzerine fantazi","krowiak"op.14,"polonez"op.22,yalnız piano için 3 sonat,56 mazurka ve 27 etüt,25 prelüd,19 nocturne,15 vals ,13 polonez,4 ballad,4 empromtü,3 ekose,3 rondo.viyolonsel sonatı,viyolonsel ve piyano duosu,17 polonya şarkısı.
bütün bu eserleri ile chopin pianoda yeni bir stilin yaratıcısı olmuştur.melodi ve armoni zenginliği yüksek niteliktedir.güzel üslubu,temaların zarifliği ve tatlılığı ile yarattığı eserler tam romantik karakteriyle piano edebiyatının en güzel örnekleri içinde yeralır.
artliveon.com
22 şubat 1810’da zelazowa-wola’da doğmuş, 17 ekim 1849’da paris’te ölmüştür
fransız isimli bu müzisyen rus tebaalı bir polonya’lı idi. değeri almanya’da edildikten sonra sanatkar olarak paris’e yerleşti. bu durumu ile chopin devrinin sembolü sayılabilir. milli sınırların üzerinde olmak 19. yüzyılın eşiğinde zuhur eden yeni tip bir sanatkarın veya dahi virtüozların tipik durumudur. gerçi enstrümanlarında virtüoz olan müsizyenler eskiden beri vardı. fakat bu yeni tip, ihtisasını meslek edinerek, mesela yalnız (piyanist) olarak dünya konser salonlarını dolaşan virtüozlardır. thalberg, moscheles, liszt gibi bu ayarda virtüozların yetiştiği çevre, müziksever zenginlerin hususi salon’larıydı. müziğin saray çevresinden bugünkü aleni konser dünyasına gidişinde önemli bir rolü olan bu salon havasında chopin de yaşadı. bu, espri ve zarafetle dolu, muhteşem bir yaşama tarzını aksettiren bir çevreydi. chopin’in sanatkarlığı o zamanki dünyanın merkezi olan paris’ten ilham alarak gelişti. onun her tesire açık harikulade ince ve hassas ruhunda, ihtilal endişelerinin de karıştığı restorasyon devrinin parlaklığı ile vatanındaki durumun sönmeyen acı hatirası birleşiyordu. balzac, musset, meyerbeer, heine, liszt ve george sand gibi şahsiyetlerin yaşadığı o zamanki paris’te, vücudu kadar ruhu da son derece hasta olan chopin’in yıldızı parladı ve söndü.
chopin, schumann gibi tam manasiyle romantik bir sanatkar, fakat yine yaratılış bakımından bambaşka bir şahsiyetti. besteciliği bunu en açık şekilde gösterir. pek az eseri istisna edilirse besteciliği tamamen piyanoya hasretmiştir. piyanodan teshir edici yeni renk ve tınlama imkanları çıkarmış, ayrıca devrinin henüz ulaşamadığı teshirleri bile keşfetmiştir. filhakika armonilerinin geniş ve zengin ifade sahası, çok farklı üstünlüğünü, bu melodiler ve onların icrasında beliren ritmlerin özel bir serbestlikle tertiplenişi ve nihayet lirik şiire has bir tatlılıktan gelişerek enerji dolu hamlelere kadar yükselen ifade kudreti gibi vasıflarıyla, chopin’in fransız müziğinin ancak çok daha sonra varabildiği özelliklerin ilk hatlarını tespit etmek mümkündür.
bu romantik sanatkar, devrin ve geleceğin birbirine karışan esrarlı ışığı altında, milletleri birbirinden ayoran sınırların üstündedir. buna rağmen derin bir hisle öz yurduna daima bağlı kalmıştır. kendisinden önce konser salonlarında görülen mazurka ve polonezleri folklöe nevinden çıkarak şümullü bir sanat seviyesine yükselten odur. bununla birlikte, prelüd ve noktürnleri (lirik bir ilhamdan doğan tasvirler) şeklinde vasıflandırılabilir. buluş ve yapılış bakımından son derece zengin olan etüdleri bile bütün teknik güçlüklerine rağmen asıl etüd kalıbından çıkmış, irticalen çalmanın verdiği ilhamdan yine şümullü bir seviyeye yükseltilmiş harikalardır. ancak kısa süren parçalarda değil, gelişme alanı ırticalen çaldığı anların yaratıcı kudreti yer yer hissedilir. bunun için münhasıran piyano tesirlerine bağlı kalmayan liedleri ikinci planda kalmakta, her iki piyano konçertosunu da diğer eserleri arasında ayrı bir durum arzetmektedir.
hastalık, vatan hasreti ve daimi özleyişlerin gölgesinde geçen hayatı, romana benzeyen yazılarda, sahte bir (şairliğin) konusu olmaktan kurtulamamıştır. gerçekte, istidadı küçük yaşta beliren ve genç yaşta olgunlaşan bu sanatkar da çalışma yolunu tutmak zorunda kaldı. beethoven’in öldüğü sene joseph elsner’in öğrencisi olarak varşova’da umumi dikkat ve ilgiyi üzerine çekti. viyana’da kaldıktan sonra (temmuz ihtilali) sırasında paris’e geldi. orada piyanist olarak şöhret yaptı ve adı avrupanın her tarafına yayıldı. besteciliği de orada gelişti ve yükseldi. bir yıl ölüm derecesinde hastalık çektikten sonra paris’te öldü. daha önce ölüm korkusu ile majorka adasına çekilmişti.
chopin’in yeni bir (fikri aristokrasisi)nin temsilcisi olarak gören schumann genç besteciyi sonsuz takdir ifade eden şu sözlerle alenen selamlıyordu: (şapkalarınızı çıkarın baylar, bir dahi geliyor.
şair olmak için kocaman ciltler doldurmak gerekmez; bir iki şiirle bu ünvana layık olabilirsin. chopin de böyle şiirler yazmıştır)...
fransız isimli bu müzisyen rus tebaalı bir polonya’lı idi. değeri almanya’da edildikten sonra sanatkar olarak paris’e yerleşti. bu durumu ile chopin devrinin sembolü sayılabilir. milli sınırların üzerinde olmak 19. yüzyılın eşiğinde zuhur eden yeni tip bir sanatkarın veya dahi virtüozların tipik durumudur. gerçi enstrümanlarında virtüoz olan müsizyenler eskiden beri vardı. fakat bu yeni tip, ihtisasını meslek edinerek, mesela yalnız (piyanist) olarak dünya konser salonlarını dolaşan virtüozlardır. thalberg, moscheles, liszt gibi bu ayarda virtüozların yetiştiği çevre, müziksever zenginlerin hususi salon’larıydı. müziğin saray çevresinden bugünkü aleni konser dünyasına gidişinde önemli bir rolü olan bu salon havasında chopin de yaşadı. bu, espri ve zarafetle dolu, muhteşem bir yaşama tarzını aksettiren bir çevreydi. chopin’in sanatkarlığı o zamanki dünyanın merkezi olan paris’ten ilham alarak gelişti. onun her tesire açık harikulade ince ve hassas ruhunda, ihtilal endişelerinin de karıştığı restorasyon devrinin parlaklığı ile vatanındaki durumun sönmeyen acı hatirası birleşiyordu. balzac, musset, meyerbeer, heine, liszt ve george sand gibi şahsiyetlerin yaşadığı o zamanki paris’te, vücudu kadar ruhu da son derece hasta olan chopin’in yıldızı parladı ve söndü.
chopin, schumann gibi tam manasiyle romantik bir sanatkar, fakat yine yaratılış bakımından bambaşka bir şahsiyetti. besteciliği bunu en açık şekilde gösterir. pek az eseri istisna edilirse besteciliği tamamen piyanoya hasretmiştir. piyanodan teshir edici yeni renk ve tınlama imkanları çıkarmış, ayrıca devrinin henüz ulaşamadığı teshirleri bile keşfetmiştir. filhakika armonilerinin geniş ve zengin ifade sahası, çok farklı üstünlüğünü, bu melodiler ve onların icrasında beliren ritmlerin özel bir serbestlikle tertiplenişi ve nihayet lirik şiire has bir tatlılıktan gelişerek enerji dolu hamlelere kadar yükselen ifade kudreti gibi vasıflarıyla, chopin’in fransız müziğinin ancak çok daha sonra varabildiği özelliklerin ilk hatlarını tespit etmek mümkündür.
bu romantik sanatkar, devrin ve geleceğin birbirine karışan esrarlı ışığı altında, milletleri birbirinden ayoran sınırların üstündedir. buna rağmen derin bir hisle öz yurduna daima bağlı kalmıştır. kendisinden önce konser salonlarında görülen mazurka ve polonezleri folklöe nevinden çıkarak şümullü bir sanat seviyesine yükselten odur. bununla birlikte, prelüd ve noktürnleri (lirik bir ilhamdan doğan tasvirler) şeklinde vasıflandırılabilir. buluş ve yapılış bakımından son derece zengin olan etüdleri bile bütün teknik güçlüklerine rağmen asıl etüd kalıbından çıkmış, irticalen çalmanın verdiği ilhamdan yine şümullü bir seviyeye yükseltilmiş harikalardır. ancak kısa süren parçalarda değil, gelişme alanı ırticalen çaldığı anların yaratıcı kudreti yer yer hissedilir. bunun için münhasıran piyano tesirlerine bağlı kalmayan liedleri ikinci planda kalmakta, her iki piyano konçertosunu da diğer eserleri arasında ayrı bir durum arzetmektedir.
hastalık, vatan hasreti ve daimi özleyişlerin gölgesinde geçen hayatı, romana benzeyen yazılarda, sahte bir (şairliğin) konusu olmaktan kurtulamamıştır. gerçekte, istidadı küçük yaşta beliren ve genç yaşta olgunlaşan bu sanatkar da çalışma yolunu tutmak zorunda kaldı. beethoven’in öldüğü sene joseph elsner’in öğrencisi olarak varşova’da umumi dikkat ve ilgiyi üzerine çekti. viyana’da kaldıktan sonra (temmuz ihtilali) sırasında paris’e geldi. orada piyanist olarak şöhret yaptı ve adı avrupanın her tarafına yayıldı. besteciliği de orada gelişti ve yükseldi. bir yıl ölüm derecesinde hastalık çektikten sonra paris’te öldü. daha önce ölüm korkusu ile majorka adasına çekilmişti.
chopin’in yeni bir (fikri aristokrasisi)nin temsilcisi olarak gören schumann genç besteciyi sonsuz takdir ifade eden şu sözlerle alenen selamlıyordu: (şapkalarınızı çıkarın baylar, bir dahi geliyor.
şair olmak için kocaman ciltler doldurmak gerekmez; bir iki şiirle bu ünvana layık olabilirsin. chopin de böyle şiirler yazmıştır)...
dinledim, yetenekli çocuk, elinden bi tutan olsa tarkan felan bırakmaz bu piyasada.
alıp götürür.düşün allah düşün...
http://tinyurl.com/6bc7gul
http://tinyurl.com/6bc7gul
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?