1809-1882 yillari arasinda yasamis evrim teorisinin sahibi ingiliz biyoloji uzmani; babasi ona rahip olmasini ve bu amacla cambridge universitesi’de ogrenim gormesini onerdi, darwin bu hayatin kendisine gore olmadigini dusundu ve yakin arkadasi joseph s. henslow’la 5 yil surecek bir gemi yolculuguna cikti donusunde ise tum dunyada taninmasi sagliyacak evrim teorisinin baslangici olan turlerin kokeni kitabini yayinladi.
charles darwin
(bkz: evrim teorisi)
(bkz: psikolojik deli)
kicindan teori uyduran ve o donemin devletleri tarafindan bu teori cikarlarina uygun bulundugu icin desteklenen , turk dusmani bilim adami.teorisi binlerce kez curutulmustur fakat masonik ve irkci zihniyet tarafindan yasatilmaya calisilmaktadir.
(bkz: ruh hastası)
cagimizin en buyuk bilim adamlarindan bir tanesidir. zamaninda yaptigi calismlar sayesinde bilimin uzerindeki yaradilis dogmasini kirmis, insanlarin bu gunku teknolojiye ulasmalari icin sahip olduklari ozgur dusunce akiminin temellerini atmistir.
darwin bir gezgin ve filozof degil, omrunu inandigi bir calismaya vermis bilim adamidir. evde internet basinda "gotunden uydurmus, insan maymuna benziyo mu hic ehe ehehe helhllele" demek bilmedigi konuda laf etmektir, gosterilmis emege saygisizliktir.
darwin’in evrim teorisi cokmustur. savunulacak tarafi yoktur. ancak unutulmamasi gereken sey bilimin ilerleyen bir olgu olmasidir. bir seye onculuk eden bilim adamlari eksiksiz bir teori urettikleri icin degil, daha once dusunulmeyen bir yol actiklari, dogduklari gunden, oldukleri gune kadar calisarak dusunce sinirlarimizi genislettikleri icin taninir, bilinir, saygi duyulurlar. darwin ile dalga gecen zihniyet isaac newton’un bircok yerde yanildigini, albert einstein’in kendi teorilerinin daha o olmeden cokertildigini bilmez. bu kadar detayiyla ilgilenmez zaten. darwin insan maymundan gelmis demistir, sike surulecek akil yoktur su darwin denyosunda.
oysa ki ilgilense, bir tanecik tarafsiz kitap okusa bu yonde gorur ki "maymundan gelme" laf salatasi sag cevrelerin olayi saptirma aracidir. darwin insan ile primatlarin ortak atadan geldigini idda eder, ve hatta daha geriye gidilirse memelilerin de ortak atadan geldigini savunur, ve bu zincir hayatin olusum noktasina kadar daralarak ilerler. ama tabii bunlari okuyacak kadar ugrasilmaz, sagda solda darwin’e bok atilir, arta kalan zamanda ise gulhane hayvanat bahcesine gidip maymunlara fistik atilir "anaa bah bah bah, ayni insan gibi lan" denir.
ozetliyelim. bir darwin’in teorisi cokmus, artik neo-darwinizm akimi yasamin kokenini aciklamaya ugrasmaktadir. iki darwin bir sirk cambazi degildir, butun hayatini bilime adamis ve insanliga yeni bir ufuk acmis bir oncudur. uc insanlar maymundan gelmemis, ancak bazi ot beyinliler dogmatizm cercevesinde zamanla evrim surecini tersine yuruyup ortak atanin duzeysizligine erisebilmektedir.
darwin bir gezgin ve filozof degil, omrunu inandigi bir calismaya vermis bilim adamidir. evde internet basinda "gotunden uydurmus, insan maymuna benziyo mu hic ehe ehehe helhllele" demek bilmedigi konuda laf etmektir, gosterilmis emege saygisizliktir.
darwin’in evrim teorisi cokmustur. savunulacak tarafi yoktur. ancak unutulmamasi gereken sey bilimin ilerleyen bir olgu olmasidir. bir seye onculuk eden bilim adamlari eksiksiz bir teori urettikleri icin degil, daha once dusunulmeyen bir yol actiklari, dogduklari gunden, oldukleri gune kadar calisarak dusunce sinirlarimizi genislettikleri icin taninir, bilinir, saygi duyulurlar. darwin ile dalga gecen zihniyet isaac newton’un bircok yerde yanildigini, albert einstein’in kendi teorilerinin daha o olmeden cokertildigini bilmez. bu kadar detayiyla ilgilenmez zaten. darwin insan maymundan gelmis demistir, sike surulecek akil yoktur su darwin denyosunda.
oysa ki ilgilense, bir tanecik tarafsiz kitap okusa bu yonde gorur ki "maymundan gelme" laf salatasi sag cevrelerin olayi saptirma aracidir. darwin insan ile primatlarin ortak atadan geldigini idda eder, ve hatta daha geriye gidilirse memelilerin de ortak atadan geldigini savunur, ve bu zincir hayatin olusum noktasina kadar daralarak ilerler. ama tabii bunlari okuyacak kadar ugrasilmaz, sagda solda darwin’e bok atilir, arta kalan zamanda ise gulhane hayvanat bahcesine gidip maymunlara fistik atilir "anaa bah bah bah, ayni insan gibi lan" denir.
ozetliyelim. bir darwin’in teorisi cokmus, artik neo-darwinizm akimi yasamin kokenini aciklamaya ugrasmaktadir. iki darwin bir sirk cambazi degildir, butun hayatini bilime adamis ve insanliga yeni bir ufuk acmis bir oncudur. uc insanlar maymundan gelmemis, ancak bazi ot beyinliler dogmatizm cercevesinde zamanla evrim surecini tersine yuruyup ortak atanin duzeysizligine erisebilmektedir.
söylediklerinin bilim insanlarınca da pek anlaşılamadığı evrim teorisine katolik kilisesinin bir şekilde onay verdiğini duyduğum bilim insanı
ingiliz sterlinin arka yüzünde görebileceğiniz bir bilim adamı.
isminde bir harf hatası yapılmıştır.aslı şöyleydir :
charley darwin!...
charley darwin!...
hayattayken okul çocuğu nun önde gideniymiş.
harun yahya gibi kapasitesi belli insanlar tarafından aşağılanmaya çalışılmış insan.halkın çoğu kesimide bunu yemiştir.darwin bazı eksiklerine rağmen mükemmele yaklaşmış bir bilim adamıdır.
evrim teorisinin kurucusu olan ingiliz paleontolog.
"xix. yüzyılın başında ingiltere ile galler arasındaki bir sınır kentinde doğdu. ailesi varlıklıydı. istemediği hiçbir şeyi yapmama lüksüne sahipti. o da bu ayrıcalıktan fazlasıyla yararlandı. fen bilimlerine ve teknolojik gelişmelere meraklı girişimci bir babanın sayesinde entelektüel bir toplulukla iç içeydi. doğa tutkusu ve bilim alanında ün yapma hayali onu yaklaşık beş yıl sürecek bir inceleme gezisine yöneltti. geziden döndüğünde hem yaşadığı yüzyılı hem de sonraki yüzyılları etkileyecek teorilere imza atmaya hazırdı artık. teorileri, insanın doğal dünyadaki yeri konusunda o güne değin kabul gören düşünceleri kökünden değiştirecekti. ünlü bilim tarihçisi cyril aydon, yaşamı boyunca darwin e karşı duyduğu ilgiyi kitaplaştırırken o dönemin bilimsel atmosferini aktarmaya dikkat etmiş, darwin in eserinin etkisini, yapılan tartışmaları toplumsal ve tarihsel gerçekleri göz ardı etmeden nesnel bir bakış açısıyla anlatmış. "
arka kapak
arka kapak
teorisi yaratılısı inancını ortadan kaldıramamıs cunku nasıl var oldugumuzu soyleyemez sadece benzerlikler den yola cıkarak degisime ugradıgımızı soyler.bu degisime ugrayanın nasıl ortay cıktıgı bu degisime nasıl karar verildigi eger her canlı kendı cıkarı icin en iyisiniistiyorsa neden hepsinin insan olmadıgını acıklamaz.eger maymundan geldigimizi ve genetik akrabalıgımız kanıtlanmıstır diyene de yaratıcı inancı olan birisi özellikle allah a inanan birisi ,-kasma kasma onlar ceza yemis olan deyip akrabalık ordan geliyo diyebilir.(ac kuranı oku aynen yazar).herseyi allah yarattıgı icin birbirine benziyo da diyebilir ornek olarak bir sanatcı nekadar farklı alanda calısırsa calıssın urunlerınde hep kendıne ait bir iz vardır falan diyecektır.evrim geciren her ne ise kendisi ile dunya arasındaki olan butun baglarınkendisine neyin yarar zarar oldugunu bilmesi gerekir bu da mumkun degildir.herseyi ilemezsın.mutasyonu oldugunu soyler ama bugune kadar ele geçmis ornek ve gunumuzde olumlu yonde mutasyon yoktur.yiyecekler daha guzel,daha enerjik olsun diye yapılan degisikliklerin bile insana tuketene zararı oldugu soylenır.bu sorgulamada evrim teorisini benıseyen kisi inaniyorum der.(bir cok tartısma ortamında son cumlelerin bu oldugunu rahatlık ve kesınlıkle soyleyebiliyorum)herkesin inancı kendıne ozaman denir.ders kitaplarında okutulması iyidir cunku tanrı yarattı bizi derseniz herkesın tanrısi degisik oldugundan okuyon ögrenci nouyo lan diyecektir.bu sekilde nasıl sorusunun cevabı teke ındırgenmıstır.zaten hala kanıtlanamamıs oldugundan teoridir.
celebrity fight k1
harun yahya vs charles darwin
karl marx vs hz muhammed
celebrity fight k1
harun yahya vs charles darwin
karl marx vs hz muhammed
kendisi basit bir anlatım ile "her canlı ortak bir noktadan günümüze gelmiştir" demiştir. bu söz nasıl oldu da "hepimiz maymundan geldik darwin öyle dedi" kisvesine büründü merak eder dururum puslu sonbahar sabahlarında.
insanın donusum gecirdigi maymun maymunun donusum gecirdigi baska bise onunda baska bise daha gider bu bu yuzden simdi ortak tur bulmaya calısılmaktadır.darwin insan maymundan gelmistir dedigi an hersey degismistir.bu onun teorisinin ana maddesidir.cunku eksıklileri ihtiyacı karsılamak icin fiziksel/zihinsel/kimyasal bir degisim gecirmenin sebebi olarak gorup bu eksikligin en iyi karsılanmıs halinin evrimde insan oldugunu soyler.cunku cevresine ve kendisine hukmeder.yararı dogrultusunda edebildigi herseye mudahale eder.hayvanların tetik parmagı mermi yapan teknolojisi yoktur.
hugo de vries mutasyonlarla bir derece desteklemiştir.
charles robert darwin, 12 şubat 1809 – 19 nisan 1882 tarihleri arasında yaşamış ingiliz doğabilimci. doğal seleksiyon ve evrim teorileriyle biyoloji bilimine damgasını vuran bilim adamı.günümüz biyoloji biliminin temellerini darwin’ in fikirlerinden yola çıkılarak oluşturulan modern evrim teorisi oluşturmaktadır.
charles darwin 12 şubat 1809 tarihinde shrewsbury’de, robert darwin ve susannah darwin’in altı çocuğundan beşincisi çocuğu olarak doğdu. baba tarafından erasmus darwin’in , anne tarafından da josiah wedgwoods’un torunuydu. her iki aile de üniteryan inanışı tercih etmişlerdi ancak darwin agnostik denilen bilinmezci bir düşünce yapısına sahipti.
15 haziran 1817 annesini kaybetti. bir sene sonra shrewsbury okulunda eğitim görmeye başladı.
darwin 1825 yılının yazını, shropshire’ın fakir insanlarını tedavi etmeye çalışan babasına asistanlık yaparak geçirdi. sonbaharda iskoçya’daki edinburg üniversitesinde eğitim görmeye başladı. amelyatları acımasız bulmasından dolayı tıp okuluna bir türlü ısınamadı. okulda çalışan ve azledilmiş bir köle olan john edmonstone’ dan hayvan doldurma sanatını öğrendi. edmonstone darwin’e, güney amerika yağmur ormanları ile ilgili ilgi çekici hikayeler anlattı. daha sonra bu süreçteki deneyimlerinden, “insan türeyişi ve cinsiyete mahsus seçme” kitabında, siyahların ve avrupa’lıların farklı dış görünüşlere sahip olmalarına rağmen, yakın ilişkili olduklarını söyleyerek yararlandı.
1822 yılında kardeşiyle birlikte bir kimya laboratuarı kurdu. bu laboratuar sayesinde darwin, bilimsel deneylerin prensiplerini öğrendi.
okuldaki ikinci senesinde doğa tarihiyle ilgilenen bir topluluğa katıldı. burada jean-babtiste larnarck’ın evrim teorisini öğrendi ve öğretmeni robert edmund grant’le beraber deniz canlılarını inceledi. bu araştırmalar sırasında darwin, “homoloji” yi, yani birbirnden tamamen farklı türlerin aynı temel yapıya sahip organlarının bulunduğunu keşfetti. darwin ayrıca robert jameson’dan bitkilerin sınıflandırılmasıyla ilgili dersler aldı ve avrupa’nın en büyük müzelerinden biri olan edinburgh kraliyet müzesi’nin bitki koleksiyonunun düzenlenmesinde öğretmenine yardımcı oldu.
1827 yılında babası darwin’i tıp okulundan alarak, teoloji eğitimi alması için cambridge üniversitesi’ne bağlı christ’s college’a kaydettirdi. darwin burada tıp okulundan daha başarılı olsa da, biniciliği ve atıcılığı derslerine tercih etti. bu dönemde kuzeni william darwin fox ile beraber böcek toplamaya başladı.
1828 yılında botanik profesörü john stevens henslow ile tanıştı ve yakın arakadaş oldu. 1831 yılında henslow’dan aldığı dersler sayesinde okulundan başarıyla mezun oldu. 21 şubat 1829 tarihinde ünlü böcekbilimci frederick hope ile tanıştı. böcekler hakkında konuştukları uzun günler geçirdiler. hope, darwin’e koleksiyonu için yüzden fazla tür verdi.
ikametle ilgili mecburiyetlerden dolayı darwin haziran ayına kadar cambridge’de kaldı. öğretmeni henslow’un tavsiye ve örneklerini takibeden darwin, din eğitimi konusunda aceleci davranmamaya karar verdi.
1831 yılında henslow, darwin’i ingiliz kraliyet deniz kuvvetleri gemisi olan hms beagle’ın kaptanı robert fitzroy ile tanıştırdı. gemi, aralık 1831’de iki senelik bir güney amerika yolculuğuna çıkacaktı ve kaptan fitzroy, kendisiyle birlikte gelecek iyi bir doğabilimci istiyordu. henslow’un tavsiyesiyle darwin gemiye kabul edildi.
6 ocak 1832 tarihinde gemi, tenerife adasındaki santa cruz limanına ulaştı. ancak ingiltere’deki kolera salgını yüzünden gemi mürettebatının karaya ayak basmasına izin verilmedi. 12 gün boyunca gemide, karantina altında tutuldular.
darwin’in iki yıl sürmesi planlanan yolculuğu beş yıl sürdü. bu yolculuk sırasında birçok canlı türü, jeolojik oluşum ve fosil keşfetti, bunlardan örnekler topladı. bu bilgileri ve örnekleri zaman zaman cambridge’e yolladı ve bu sayede kendisi orada olmamasına rağmen ünü doğabilimciler arasında yayıldı. seyahatiyle ilgili ailesine yazdığı yazılar daha sonra “the voyage of the beagle” adıyla yayınlandı.
darwin’in bu yolculuğu onu epey zorladı. yolculuk boyunca deniz tutması ve ateşli hastalıklarla mücadele etti. 1834 temmuz aynında, and dağları’ndan valparaiso’ya dönerken yakalandığı hastalık yüzünden, bir aya yakın zaman yataktan çıkamadı.
kaptan fitzroy’un darwin’e yolculuğun başında verdiği, charles lylell’ın “principles of geology” (jeolojinin prensipleri ) kitabında, jeolojik oluşumların bugünkü hallerine çok uzun ve yavaş bir süreçten sonra geldiği yazmaktaydı. darwin, yolculuğu boyunca yaptığı keşiflerde, bu bilgilerin doğruluğunu anladı. şili’de yaptığı gözlemler sonucu, depremler ve volkanik faliyetlerle, birzamanlar deniz olan kıyının yükseldiğini fark etti. darwin, and dağları’nın yamaçlarında da, kumlu sahillerde yetişen ağaçların ve bitkilerin fosillerini buldu.
2 ekim 1836’ da hms beagle dört yıl, dokuz ay ve beş günlük yolculuğun ardından ingiltere’ye ulaştı. 4 ekim 1836’da darwin yeniden evindeydi. 1836 kışını türlerle ilgili topladığı büyük koleksiyonunu düzenleyerek geçirdi.
4 ocak 1837 darwin için çok önemli bir gündü. bu tarihte darwin, londra’daki “royal geological society” önündeki ilk konuşmasını yaptı. bütün önemli jeoloji uzmanlarının yer aldığı bu toplantı, darwin’in kendini kanıtlaması için çok büyük bir fırsat oldu. konuşmasının konusu, güney amerika’nın tarihsel jeolojik oluşumuydu. gemiyle yaptığı seyahat sırasında elde ettiği bilgileri bu toplantıda katılımcılarla paylaştı. bu konuşma toplantıya katılan bütün bilim adamlarından büyük ilgi gördü.
6 mart 1837’de darwin, kardeşiyle beraber londra’ya taşındı. birkaç hafta boyunca kardeşi darwin’i londra’daki önemli bilim adamlarıyla tanıştırdı. bunlardan biri de ilk hesap makinesinin mucidi olan charles babbage’dı. babbage darwin’ i doğadaki her olayın belli kurallara dayandığı fikriyle tanıştırdı. bu fikir darwin’i türlerin geçirdikleri değişimlerle ilgili doğa kanunlarını öğrenmeye yöneltti. bu sırada, darwin’in galapagos adaları’ndan getirdiği kuşları inceleyen ornitolog john gould, bu kuşların, darwin’in düşündüğü gibi ispinoz ya da çalıkuşu olmadığını, hepsinin ispinozun farklı türleri olduğunu anladı. darwin’in beagle yolculuğu sayesinde keşfettiği hayvan fosilleri arasında, tembel hayvan benzeri memeliler, hipopotam benzeri otobur bir memeli ve armadillo benzeri zırhlı bir memeli de vardı. darwin bu hayvanların düşündüğü gib anatomik olarak afrika hayvanlarına değil, güney amerika hayvanlarına benzediğini anladı. darwin’in bu çalışmaları sırasında edinburgh üniversitesi’nden hocası olan robert edmund ve dr. james gully gibi bir grup bilim adamı, toplum tarafından sapkınlık ve dinsizlikle suçlanmalarına rağmen, türlerin birbirine dönüşebileceği fikri üzerinde çalışmaya başladılar.
darwin 1837 yılının yaz aylarını türlerin değişim geçirmeleri üzerinde düşünerek geçirdi. anakıtalarda bulunan bazı bitki ve hayvan türlerine, okyanusun uzak yerlerinde nasıl rastladığını anlamay çalıştı. bu sürecin tamamını kardeşiyle türlerin dönüşümü üzerine yeni fikirler üreterek geçirdi.
1837 eylül ayında, stres ve aşırı çalışma temposu yüzünden kalbiyle ilgili sorunlar yaşamaya başladı. kısa bir süre için çalışmalarına ara verdi ve shrewsbury’e gitti. burada geçirdiği zamanının çoğunu kuzeni emma wedgewood’a ayırdı.
şubat 1838’ de, h.m.s beagle gemisinde yazmaya başladığı günlüklerinin ilk cildini yayınladı. aynı ay içinde entomoloji topluluğu’nun başkan yardımcısı oldu. 28 mart 1838’de londra hayvanat bahçesi’ne getirilen yeni bir canlı çok ilgisini çekti. bu, jenny adı verilen bir orangutandı, saatlerini janny’i izleyerek ve küçük bir çocukla olan duygusal davranış benzerliklerini inceleyerek geçirdi.
1838’in yaz aylarında, darwin evliliği düşünmeye başladı, ama onun için evlilik yapacağı çalışmalar için büyük bir zaman kaybı olacaktı, diğer taraftan ona bakacak ve sohbet edebileceği biri fikri cazip geliyordu. kuzeni emma’ya olan ilgisinden babasına bahsetti, babasından onay aldı. 29 ocak 1839’da evlendi.
1838 haziran’ında darwin’in sağlık problemleri arttı. kalbi ve midesi daha sık ve ağır rahatsızlıklar geçiriyordu. bunun üzerine iskoçya’ya tatile gitmeye karar verdi. burada ünlü “paralel yollar” üzerinde çalıştı.
27 aralık 1839 tarihinde ilk çocukları olan william erasmus darwin dünyaya geldi.
1940 yılının büyük bir kısmını hastalıkları yüzünden yatakta geçirdi. bu süreç içinde çok az çalışabildi.
2 mart 1841 tarihinde ikinci çocukları anne elizabeth darwin dünyaya geldi.
mayıs 1842’de, araştırma serilerinden "the structure and distribution of coral reefs" yayınlandı. aynı yıl darwin türlerin değişimi ve doğal seleksiyon ile ilgili yazılar yazdı. bu yazılarında darwin, doğa kanunlarının oluşumunu dinle temellendirdi.
23 eylül 1842 tarihinde, mary eleanor darwin doğdu ancak 18 ekim’de öldü. 25 eylül 1843 tarihinde henrietta darwin dünyaya geldi. aynı yıl beagle yolculuğunu anlatan serisini tamamladı. bu seri; “fosiller”, “memeliler”, “kuşlar”, “balıklar” ve “sürüngenler” olarak beş bölüme ayrılıyordu.
1844 sonbaharında, "geological observations on south america" yı yazmaya başladı. bu kitap and dağları’nın oluşumuyla ilgili incelemelerini anlatıyordu. eylül 1846’da kitabı tamamladı.
9 temmuz 1845 tarihinde diğer oğlu george darwin, 8 temmuz 1847’de elizabeth darwin, 16 ağustos 1848’de francis darwin dünyaya geldi.
13 kasım 1848’de, babası dr. robert darwin öldü. darwin bu sırada geçirdiği ağır hastalık yüzünden babasının cenazesine katılamadı. gördüğü tedavilerden sonra toparlandı ve araştırmalarına geri döndü. ocak 1850’de sekizinci çocukları olan leonard darwin doğdu.
darwin türlerin bukadar geniş bir coğrafyaya nasıl yayıldığını merakediyordu. bu konuyla ilgili yaptığı deneylerde, bir bitki tohumunu bir aya yakın bir süre suda bırakıp, daha sonra toprağa diktiğinde filizlendiği sonucuyla karşılaştı. bu sonuca göre türler buşekilde çok uzak bölgelere gidebilirdi.
13 mayıs 1851’de horace darwin ve 6 aralık 1856’da son olarak charles waring darwin doğdu. charles waring 1858’de öldü.
1853’te deniz kabukluluarıyla ilgili yaptığı araştırmalarıyla, ingiliz “royal society” tarafından madalya ile onurlandırıldı. bu tarihe kadar jeolog olarak bilinen darwin, bundan sonra biyolog olarak anılmaya başlandı. bu çalışmalarında darwin, deniz kabuklularının değişen şartlara göre küçük değişimler geçirebileceğini gözlemledi.
22 kasım 1859 tarihinde “origin of species” (türlerin kökenleri) yayınlandı. büyük bölümü piyasaya çıktığı ilk gün satıldı. bu büyük başarısının ardından darwin, ikinci baskının hazırlıklarını yapmaya başladı. 1860 yılında thomas huxley isimli bir gazeteci, “darwinizm” kelimesini ilk defa kullandığı bir yazı yazdı. 1867 yılında darwin’in evrim teorisi avrupa’da yayılmaya başladı.
mart 1871’de "descent of man" yayınlandı. bu kitabı da “origin of species” gibi büyük ilgi gördü. 1875 temmuzunda da "insectivorous plants" yayınlandı.
1880 yılının başından itibaren rahatsızlıkları giderek artan darwin, geçirdiği kalp krizi sonucu, 19 nisan 1882’ de londra’da hayatını kaybetti.
charles robert darwin yaşamı boyunca bilime büyük katkılarda bulunmuştur. evrim teorisiyle özdeşleştirilmesine rağmen, birbiriyle ilişkili birçok farklı bilim dalının gelişmesine ve temellerinin atılmasına önayak oluştur. oluşturduğu evrim teorisi bugün, paleontoloji, genetik ve embriyoloji gibi bilimler tarafından geliştirilmektedir.
charles darwin 12 şubat 1809 tarihinde shrewsbury’de, robert darwin ve susannah darwin’in altı çocuğundan beşincisi çocuğu olarak doğdu. baba tarafından erasmus darwin’in , anne tarafından da josiah wedgwoods’un torunuydu. her iki aile de üniteryan inanışı tercih etmişlerdi ancak darwin agnostik denilen bilinmezci bir düşünce yapısına sahipti.
15 haziran 1817 annesini kaybetti. bir sene sonra shrewsbury okulunda eğitim görmeye başladı.
darwin 1825 yılının yazını, shropshire’ın fakir insanlarını tedavi etmeye çalışan babasına asistanlık yaparak geçirdi. sonbaharda iskoçya’daki edinburg üniversitesinde eğitim görmeye başladı. amelyatları acımasız bulmasından dolayı tıp okuluna bir türlü ısınamadı. okulda çalışan ve azledilmiş bir köle olan john edmonstone’ dan hayvan doldurma sanatını öğrendi. edmonstone darwin’e, güney amerika yağmur ormanları ile ilgili ilgi çekici hikayeler anlattı. daha sonra bu süreçteki deneyimlerinden, “insan türeyişi ve cinsiyete mahsus seçme” kitabında, siyahların ve avrupa’lıların farklı dış görünüşlere sahip olmalarına rağmen, yakın ilişkili olduklarını söyleyerek yararlandı.
1822 yılında kardeşiyle birlikte bir kimya laboratuarı kurdu. bu laboratuar sayesinde darwin, bilimsel deneylerin prensiplerini öğrendi.
okuldaki ikinci senesinde doğa tarihiyle ilgilenen bir topluluğa katıldı. burada jean-babtiste larnarck’ın evrim teorisini öğrendi ve öğretmeni robert edmund grant’le beraber deniz canlılarını inceledi. bu araştırmalar sırasında darwin, “homoloji” yi, yani birbirnden tamamen farklı türlerin aynı temel yapıya sahip organlarının bulunduğunu keşfetti. darwin ayrıca robert jameson’dan bitkilerin sınıflandırılmasıyla ilgili dersler aldı ve avrupa’nın en büyük müzelerinden biri olan edinburgh kraliyet müzesi’nin bitki koleksiyonunun düzenlenmesinde öğretmenine yardımcı oldu.
1827 yılında babası darwin’i tıp okulundan alarak, teoloji eğitimi alması için cambridge üniversitesi’ne bağlı christ’s college’a kaydettirdi. darwin burada tıp okulundan daha başarılı olsa da, biniciliği ve atıcılığı derslerine tercih etti. bu dönemde kuzeni william darwin fox ile beraber böcek toplamaya başladı.
1828 yılında botanik profesörü john stevens henslow ile tanıştı ve yakın arakadaş oldu. 1831 yılında henslow’dan aldığı dersler sayesinde okulundan başarıyla mezun oldu. 21 şubat 1829 tarihinde ünlü böcekbilimci frederick hope ile tanıştı. böcekler hakkında konuştukları uzun günler geçirdiler. hope, darwin’e koleksiyonu için yüzden fazla tür verdi.
ikametle ilgili mecburiyetlerden dolayı darwin haziran ayına kadar cambridge’de kaldı. öğretmeni henslow’un tavsiye ve örneklerini takibeden darwin, din eğitimi konusunda aceleci davranmamaya karar verdi.
1831 yılında henslow, darwin’i ingiliz kraliyet deniz kuvvetleri gemisi olan hms beagle’ın kaptanı robert fitzroy ile tanıştırdı. gemi, aralık 1831’de iki senelik bir güney amerika yolculuğuna çıkacaktı ve kaptan fitzroy, kendisiyle birlikte gelecek iyi bir doğabilimci istiyordu. henslow’un tavsiyesiyle darwin gemiye kabul edildi.
6 ocak 1832 tarihinde gemi, tenerife adasındaki santa cruz limanına ulaştı. ancak ingiltere’deki kolera salgını yüzünden gemi mürettebatının karaya ayak basmasına izin verilmedi. 12 gün boyunca gemide, karantina altında tutuldular.
darwin’in iki yıl sürmesi planlanan yolculuğu beş yıl sürdü. bu yolculuk sırasında birçok canlı türü, jeolojik oluşum ve fosil keşfetti, bunlardan örnekler topladı. bu bilgileri ve örnekleri zaman zaman cambridge’e yolladı ve bu sayede kendisi orada olmamasına rağmen ünü doğabilimciler arasında yayıldı. seyahatiyle ilgili ailesine yazdığı yazılar daha sonra “the voyage of the beagle” adıyla yayınlandı.
darwin’in bu yolculuğu onu epey zorladı. yolculuk boyunca deniz tutması ve ateşli hastalıklarla mücadele etti. 1834 temmuz aynında, and dağları’ndan valparaiso’ya dönerken yakalandığı hastalık yüzünden, bir aya yakın zaman yataktan çıkamadı.
kaptan fitzroy’un darwin’e yolculuğun başında verdiği, charles lylell’ın “principles of geology” (jeolojinin prensipleri ) kitabında, jeolojik oluşumların bugünkü hallerine çok uzun ve yavaş bir süreçten sonra geldiği yazmaktaydı. darwin, yolculuğu boyunca yaptığı keşiflerde, bu bilgilerin doğruluğunu anladı. şili’de yaptığı gözlemler sonucu, depremler ve volkanik faliyetlerle, birzamanlar deniz olan kıyının yükseldiğini fark etti. darwin, and dağları’nın yamaçlarında da, kumlu sahillerde yetişen ağaçların ve bitkilerin fosillerini buldu.
2 ekim 1836’ da hms beagle dört yıl, dokuz ay ve beş günlük yolculuğun ardından ingiltere’ye ulaştı. 4 ekim 1836’da darwin yeniden evindeydi. 1836 kışını türlerle ilgili topladığı büyük koleksiyonunu düzenleyerek geçirdi.
4 ocak 1837 darwin için çok önemli bir gündü. bu tarihte darwin, londra’daki “royal geological society” önündeki ilk konuşmasını yaptı. bütün önemli jeoloji uzmanlarının yer aldığı bu toplantı, darwin’in kendini kanıtlaması için çok büyük bir fırsat oldu. konuşmasının konusu, güney amerika’nın tarihsel jeolojik oluşumuydu. gemiyle yaptığı seyahat sırasında elde ettiği bilgileri bu toplantıda katılımcılarla paylaştı. bu konuşma toplantıya katılan bütün bilim adamlarından büyük ilgi gördü.
6 mart 1837’de darwin, kardeşiyle beraber londra’ya taşındı. birkaç hafta boyunca kardeşi darwin’i londra’daki önemli bilim adamlarıyla tanıştırdı. bunlardan biri de ilk hesap makinesinin mucidi olan charles babbage’dı. babbage darwin’ i doğadaki her olayın belli kurallara dayandığı fikriyle tanıştırdı. bu fikir darwin’i türlerin geçirdikleri değişimlerle ilgili doğa kanunlarını öğrenmeye yöneltti. bu sırada, darwin’in galapagos adaları’ndan getirdiği kuşları inceleyen ornitolog john gould, bu kuşların, darwin’in düşündüğü gibi ispinoz ya da çalıkuşu olmadığını, hepsinin ispinozun farklı türleri olduğunu anladı. darwin’in beagle yolculuğu sayesinde keşfettiği hayvan fosilleri arasında, tembel hayvan benzeri memeliler, hipopotam benzeri otobur bir memeli ve armadillo benzeri zırhlı bir memeli de vardı. darwin bu hayvanların düşündüğü gib anatomik olarak afrika hayvanlarına değil, güney amerika hayvanlarına benzediğini anladı. darwin’in bu çalışmaları sırasında edinburgh üniversitesi’nden hocası olan robert edmund ve dr. james gully gibi bir grup bilim adamı, toplum tarafından sapkınlık ve dinsizlikle suçlanmalarına rağmen, türlerin birbirine dönüşebileceği fikri üzerinde çalışmaya başladılar.
darwin 1837 yılının yaz aylarını türlerin değişim geçirmeleri üzerinde düşünerek geçirdi. anakıtalarda bulunan bazı bitki ve hayvan türlerine, okyanusun uzak yerlerinde nasıl rastladığını anlamay çalıştı. bu sürecin tamamını kardeşiyle türlerin dönüşümü üzerine yeni fikirler üreterek geçirdi.
1837 eylül ayında, stres ve aşırı çalışma temposu yüzünden kalbiyle ilgili sorunlar yaşamaya başladı. kısa bir süre için çalışmalarına ara verdi ve shrewsbury’e gitti. burada geçirdiği zamanının çoğunu kuzeni emma wedgewood’a ayırdı.
şubat 1838’ de, h.m.s beagle gemisinde yazmaya başladığı günlüklerinin ilk cildini yayınladı. aynı ay içinde entomoloji topluluğu’nun başkan yardımcısı oldu. 28 mart 1838’de londra hayvanat bahçesi’ne getirilen yeni bir canlı çok ilgisini çekti. bu, jenny adı verilen bir orangutandı, saatlerini janny’i izleyerek ve küçük bir çocukla olan duygusal davranış benzerliklerini inceleyerek geçirdi.
1838’in yaz aylarında, darwin evliliği düşünmeye başladı, ama onun için evlilik yapacağı çalışmalar için büyük bir zaman kaybı olacaktı, diğer taraftan ona bakacak ve sohbet edebileceği biri fikri cazip geliyordu. kuzeni emma’ya olan ilgisinden babasına bahsetti, babasından onay aldı. 29 ocak 1839’da evlendi.
1838 haziran’ında darwin’in sağlık problemleri arttı. kalbi ve midesi daha sık ve ağır rahatsızlıklar geçiriyordu. bunun üzerine iskoçya’ya tatile gitmeye karar verdi. burada ünlü “paralel yollar” üzerinde çalıştı.
27 aralık 1839 tarihinde ilk çocukları olan william erasmus darwin dünyaya geldi.
1940 yılının büyük bir kısmını hastalıkları yüzünden yatakta geçirdi. bu süreç içinde çok az çalışabildi.
2 mart 1841 tarihinde ikinci çocukları anne elizabeth darwin dünyaya geldi.
mayıs 1842’de, araştırma serilerinden "the structure and distribution of coral reefs" yayınlandı. aynı yıl darwin türlerin değişimi ve doğal seleksiyon ile ilgili yazılar yazdı. bu yazılarında darwin, doğa kanunlarının oluşumunu dinle temellendirdi.
23 eylül 1842 tarihinde, mary eleanor darwin doğdu ancak 18 ekim’de öldü. 25 eylül 1843 tarihinde henrietta darwin dünyaya geldi. aynı yıl beagle yolculuğunu anlatan serisini tamamladı. bu seri; “fosiller”, “memeliler”, “kuşlar”, “balıklar” ve “sürüngenler” olarak beş bölüme ayrılıyordu.
1844 sonbaharında, "geological observations on south america" yı yazmaya başladı. bu kitap and dağları’nın oluşumuyla ilgili incelemelerini anlatıyordu. eylül 1846’da kitabı tamamladı.
9 temmuz 1845 tarihinde diğer oğlu george darwin, 8 temmuz 1847’de elizabeth darwin, 16 ağustos 1848’de francis darwin dünyaya geldi.
13 kasım 1848’de, babası dr. robert darwin öldü. darwin bu sırada geçirdiği ağır hastalık yüzünden babasının cenazesine katılamadı. gördüğü tedavilerden sonra toparlandı ve araştırmalarına geri döndü. ocak 1850’de sekizinci çocukları olan leonard darwin doğdu.
darwin türlerin bukadar geniş bir coğrafyaya nasıl yayıldığını merakediyordu. bu konuyla ilgili yaptığı deneylerde, bir bitki tohumunu bir aya yakın bir süre suda bırakıp, daha sonra toprağa diktiğinde filizlendiği sonucuyla karşılaştı. bu sonuca göre türler buşekilde çok uzak bölgelere gidebilirdi.
13 mayıs 1851’de horace darwin ve 6 aralık 1856’da son olarak charles waring darwin doğdu. charles waring 1858’de öldü.
1853’te deniz kabukluluarıyla ilgili yaptığı araştırmalarıyla, ingiliz “royal society” tarafından madalya ile onurlandırıldı. bu tarihe kadar jeolog olarak bilinen darwin, bundan sonra biyolog olarak anılmaya başlandı. bu çalışmalarında darwin, deniz kabuklularının değişen şartlara göre küçük değişimler geçirebileceğini gözlemledi.
22 kasım 1859 tarihinde “origin of species” (türlerin kökenleri) yayınlandı. büyük bölümü piyasaya çıktığı ilk gün satıldı. bu büyük başarısının ardından darwin, ikinci baskının hazırlıklarını yapmaya başladı. 1860 yılında thomas huxley isimli bir gazeteci, “darwinizm” kelimesini ilk defa kullandığı bir yazı yazdı. 1867 yılında darwin’in evrim teorisi avrupa’da yayılmaya başladı.
mart 1871’de "descent of man" yayınlandı. bu kitabı da “origin of species” gibi büyük ilgi gördü. 1875 temmuzunda da "insectivorous plants" yayınlandı.
1880 yılının başından itibaren rahatsızlıkları giderek artan darwin, geçirdiği kalp krizi sonucu, 19 nisan 1882’ de londra’da hayatını kaybetti.
charles robert darwin yaşamı boyunca bilime büyük katkılarda bulunmuştur. evrim teorisiyle özdeşleştirilmesine rağmen, birbiriyle ilişkili birçok farklı bilim dalının gelişmesine ve temellerinin atılmasına önayak oluştur. oluşturduğu evrim teorisi bugün, paleontoloji, genetik ve embriyoloji gibi bilimler tarafından geliştirilmektedir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?