etrafa guzel koku yayan.
burcu
guzel koku salgilanmasina yol acan manasindaki kelam.
bir bayan ismi.
"burcu senin burcun neee hihihiii" gibi aptal esprilere maruz kalabilitesi yuksek insanin ismi.
tanıdıgım tum burcular cok tatlı hatunlardı.
cennet kokusu, ıtırcık
akgün akovanın şiiri.
burcu, sen
sen
milyonlarca öpücüğün başladığı yerde uyursun
içinden jetler geçen bulutun yırtılan beyazlığında
haklı bir kavganın ortasında alınan solukta
ve çiçekleri doyuran gün ışığında
burcu, sen
sen
kötü düşlerin sevgiyle onarıldığı yerde uyursun
babasının annesini dövdüğü gece
ödevini yapamayan çocuğun
öğretmenin karşısında döktüğü gözyaşında
ve kardeş yüzleriyle dolu anılarında onun
burcu, sen
sen
aşkın sonsuzluğu ikiye böldüğü yerde uyursun
utangaç bir kızın
ilk sevişmesinde
saçlarıyla örtmeye çalıştığı meme uçlarında
ve yastığın yere düşen yorgana anlattığı erotik masalda
burcu, sen
sen
kapılarından kayıklarla geçilen kıyı kentlerinde uyursun
içine ip merdivenlerin sarkıtıldığı uçurumlarda
bir kuşun ilk uçuşundan sonra konduğu dalda
ve bir aynada
yaşlı bir kadının
ölmeden önce
yeniden güzelleşen yüzüne
son kez baktığı
burcu, sen
sen
ekmekle suyun çalınmadığı yerde uyursun
sıçrayıp durduğu çayırda, küçücük bir tayın
duvarların yıkıldığı bahçelerde
ve iyileştiği yerde yaralı bülbülün
burcu, uyandığında sen
gözlerinin rengi denizleri tanımlar
ve yüreğini tamamlar aşk
kalabalığın içinde sallanan
beyaz eldivenli bir el gibi
burcu, sen
sen
milyonlarca öpücüğün başladığı yerde uyursun
içinden jetler geçen bulutun yırtılan beyazlığında
haklı bir kavganın ortasında alınan solukta
ve çiçekleri doyuran gün ışığında
burcu, sen
sen
kötü düşlerin sevgiyle onarıldığı yerde uyursun
babasının annesini dövdüğü gece
ödevini yapamayan çocuğun
öğretmenin karşısında döktüğü gözyaşında
ve kardeş yüzleriyle dolu anılarında onun
burcu, sen
sen
aşkın sonsuzluğu ikiye böldüğü yerde uyursun
utangaç bir kızın
ilk sevişmesinde
saçlarıyla örtmeye çalıştığı meme uçlarında
ve yastığın yere düşen yorgana anlattığı erotik masalda
burcu, sen
sen
kapılarından kayıklarla geçilen kıyı kentlerinde uyursun
içine ip merdivenlerin sarkıtıldığı uçurumlarda
bir kuşun ilk uçuşundan sonra konduğu dalda
ve bir aynada
yaşlı bir kadının
ölmeden önce
yeniden güzelleşen yüzüne
son kez baktığı
burcu, sen
sen
ekmekle suyun çalınmadığı yerde uyursun
sıçrayıp durduğu çayırda, küçücük bir tayın
duvarların yıkıldığı bahçelerde
ve iyileştiği yerde yaralı bülbülün
burcu, uyandığında sen
gözlerinin rengi denizleri tanımlar
ve yüreğini tamamlar aşk
kalabalığın içinde sallanan
beyaz eldivenli bir el gibi
(bkz: burcu kara)
(bkz: ıtır)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?