hele de eşşek kadar olmuşsanız hazırlanan kahvaltıya iştirak etmeniz de o ölçüde garip hissettirir. beraber kalınan dönemde çocuğunun evden kahvaltı yapmadan erkenden çıktığına şahit olan baba, bu görüntüye dayanamayıp erkenden kalkıp bi güzel kahvaltı masası donatmayı kafasına koyar. çocuk sabah üstünü başını giyinip evden çıkmak üzereyken beklenmedik bir çağrıyla karşılaşır(allahım olayı üçüncü kişiyle ilgiliymiş gibi anlatacam diye götümü yırtıyorum niyeyse) ee şey oldu ondan sonra, babam dedi gel bi çay iç. gittim ne göreyim, evde herkes uyurken babam kalkmış balından, yumurtasından, tereyağından bilmem nesinden envai çeşitlilikte bi masa hazırlamış. becerebilseydi eminim patates kızartıp, tost da yapardı. yemeye kıyamadım, böyle şımartılmaya pek alışık değildim diye söyledi üçüncü tekil şahıs ve koşarak oradan uzaklaştı. ayakkabısının tekini merdivende giyip, yaşadığı şokun etkisini suratına vuran sabah rüzgarının etkisiyle üzerinden atabildi ancak mr brown.
babanın kahvaltı hazırlaması
insanı duygulandıran anlardan biridir. hele erkek cocuklar icin belirli bir yaşı gecince daha da tuhaf hissetiren olaylardan biridir. erkek cocukların hayatında buna benzer birkaç an vardır, biri babanın kahvaltı hazırlaması, biri babanın sizi asker ocağına teslim etmesi, bir taneside babanızı kafaları çekmeye götürmek ve hesabı ödemektir. bunları yapabildik daha fazlası elbetteki var, umarım zamanımız yeter.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?