herkes yaşamıyor olsa da çoğu kişinin, özellikle böyle bir zamanda yaşadığını gözlemlediğim durumdur.belli yaşanmışlıklar, çocukluğu ardımızda bıraktığımız zamanlarda bir kaldırım boyu yol verirler anne-baba-çocuk üçlemine.sonra ne siz kalkıp o kaldırımın karşı tarafında geçecek gücü bulursunuz kendinizde,ne de onlar kendilerine yedirip gelip içlerinin verdiği sıcaklığı size tekrar vermeye tenezzül ederler.geçirilen her sene bu kaldırımlar arasındaki mesafeyi açar, açar...artık eskisi gibi düştüğünüzde onların yanına koşmaz,bunun için onlara en yakın özellikleri taşıyan sevgililer,arkadaşlar arar durursunuz yakınlarınızda...babanız gibi olmayan her erkek tekrar yaralar sizi, anneniz gibi olmayan her kadın vazgeçirir "güvenme" duygusundan.yaşanan evde ayrı ayrı kişiler olmuşsunuzdur.oysa ki ne hayaller kurulmuştur eskiden, neler planlanmıştır...aranızdaki o toparlayan,güveniyle sarıp sarmalayan bağ hiç bitmeyecektir.izlenen dizilerdeki gibi filmlerdeki gibi mutlu olunacaktır hep!...içlere atılan her sevgi açlığında bilinçaltı yepyeni aileler bulmaya, kurmaya sürükler sizi...onlar kayıp giden evlatlarını izlerler, siz çoktan kaybetmiş olduğunuz çocukluğunuzun o sıcak koltuğuna, o sıcak kucağına dönüp bakamazsınız bile yangınınızdan.bunları her aile yaşamaz evet!ama pencereyi aralayıp baktığınızda gözünüzün görebildiği 10 evin 8 inde belki babalar- anneler çocuklarından, çocuklarsa ailelerinden vazgeçer her gece,yatmadan önce!ertesi gün eksik, parçalanmış, unutulmuş duygularla kahvaltı yapılır...bu böyle gider, gider...ta ki aile fertlerinden birinin o sonsuz yolculuğa çıkmasına kadar...o zaman herşey unutulur,aslında çok mutluymuşsunuzda allah onu sizin ellerinizden aniden almış gibi olur.
(bkz: biz büyüdük ve kirlendi dünya)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?