kafamın şeklini pek bilmediğim için cesaret edemediğim bi’ saç tıraşı idi. ulan kestirmek bi’şey değil de, kafanın bi’ de armut gibi olma ihtimali var, diye düşünürdüm hep, neyse. bi’ cesaret gittim 15 yıllık berberime. berber benim değil tabii, neden bi’ berberim olsun zaten. ben ki yıllardır sakal tıraşını bile doğru dürüst olamayan; her tıraşında yoğun bir kan kaybı yaşayan adamım, tüm bu veriler ışığında neden bi’ berber edineyim. edinsem ne sikime derman olur ayrıca. kronikleşmiş bu durum ben de, kralı gelse çare olamaz, arkadaş. lan nereden nereye geldik yine, tüh. evet. vur abi, dedim önce. abi bi’ şaşırdı, kallavi bi’ tokat aşketti sonra enseme, rahatladın mı, diye sordu akabinde. lan ancuk, enseme değil, saçımı üç numaraya vur demek istedim, dedim. hafifce sırttı it, zaten anladığı belliydi de fırsatları değerlendirme yolunda kendince süper bi’ adım atmıştı cibiliyetsiz it. yapmam abi, dedi. abi hadi, acelem var, uğraştırma beni, diye ısrar ettim. yemek yapacam diye de ekledim. abi yapmam, diye tekrarladı. şimdi keseriz üç numara, beğenmezsin, bi’ ton tantana yaparsın, dırdırından kurtulamam, gel her zamanki gibi yapalım yine, diyerek uzattı mevzuyu. abi, bak kafadan yarım saatten olduk, sikecem ümüğünü kessene lan şu saçı, demem de kendisi için bi’şey ifade etmedi. evet. kesmedi ibne berber saçımı üç numara. oysa tüm olumsuzluklara öyle güzel hazırlamıştım ki kendimi sözlük, pehey. kafamın armut gibi olma ihtimali bile hoş gelmeye başlamıştı hafif hafif. üstelik kafam armut gibi bile değildi a.k. bunun bilincindeyim. bin yıllık kafam arkadaş, bilemiyecek miyim şeklini geometrisi hiç. neyse, toparlayamıyorum şimdi, bağlayamıyorum entrynin sonunu bir yere. gökten üç elma düşmüş sonra, vs. vs.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?