18 eylül 2009 türkiye yunanistan basketbol maçı

heddodepaso
uzatmalarda 76-74 kaybettiğimiz maç. kaybetmek için neredeyse elimizden geleni yaptığımız maçı kim kazansa zaten diğerine yazık olacaktı. ribaunt alamamamıza, hakemlerin beceriksiz yönetimine ya da hidayet’in saçma sapan performansına bağlayabiliriz bu mağlubiyeti; ancak en büyük sebep stres ve baskı yükeldikçe maç kazanmayı bilmiyor olmamız. şimdi "bu takım ispanya’yı sırbistan’ı yendi, üstüste 5 galibiyet aldı" diyenler vardır mutlaka; ama o yendiğimiz takımlar şimdi yarı finalde, çünkü hangi maçın hangi dakikasındaki performansın önemli olduğunu bizden daha iyi biliyorlar. ispanya’nın grupta bize yenilince çok da umursadıklarını sanmıyorum, zira sırbistan’ın da. bizse her grup maçı galibiyetine sanki madalyanın bir parçasını veriyorlarmış gibi coştukça coştuk. yunanistan maçında kritik dakikalara gelindiğinde resmen takke düştü ve kel göründü. türkiye’nin turnuva başlarken önündeki en buyuk engel hücumda organize olamamasıydı ve biz ne zaman kritik bir hücum yapsak topu hidayet’e verdik ve o da topu eline aldıktan sonra topu bir kez soluna vurup şuta kalktı. hidayet’in nba performansını avrupa’da gösterememesinin en buyuk sebeplerinden biri nba ve fiba saha ebatlarının farklı olması. nba’de saha ebatları daha büyük olduğu için, bir oyuncu topu eline alıp diğer dört oyuncu sahanın öbür alanına yığılınca, top elinde olan oyuncuya kalan topla oynama alanı, fiba sahasında kalan alandan daha buyuk, yani avrupa basketbolunda tek adama topu verip birebir oynamasından sayı bulmak daha zor. iyi savaşıp iyi savunma yapıyoruz ama iyi hücum edecek kadar yetenekli bir takım değiliz maalesef.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol