bende ilk ve son iş görüşmemden bir anektot anlatayım. şu an türkiye'de çok iyi bir giyim markası iç mimar arıyormuş. cv yolladım, çağırdılar. tabii olmazsa olmaz lobide bekletilme olayı var 40 dakika kadar sürdü. neyse ilk önce insan kaynaklarından bir bayan çağırdı beni.
bize kendinizden bahsedermisiniz dedi. bahsettim. daha önce hiç mağaza dekorasyonu işi yaptınız mı dedi. kadına ben portföyümü sıraladıkça ağzı açıldı. sonra bilmem ne müdürü bilmem ne bey geldi. aynı sohbetler onunla da oldu. bakın dedi. patronumuz işinize burnunuzu sokabilir,size bağırabilir dedi. bende gururlu ve mağrur bir tavırla onun patron olması işime zırt pırt anlamadığı halde burnunu sokma hakkı vermez dedim. ama dedi adil bey dedi çok seviyor dekorasyon işini dedi. ilkokul mezunu olmasına rağmen kendi evini dekore etti dedi. benim devreler bu cümleye attı ve gayet ukala bir tonla bizim bu okulları boşa okumadığımızı ancak mobilyalarda bir kombin yapabileceğini, ışığı falan istese de ayarlayamayacağını bahsettim. meğer adamın oğlu da görüşmedeymiş. biz sizi arayacağız dediler. iki gün geçti aradan ve aradılar. bilmem kim sizinle tanışmak istiyormuş gelir misiniz dediler. bense eğer işe alacaklarsa kesinse geleceğimi yoksa tanışmak için gelmeyeceğimi söyledim. çocukmuyum yok onunla tanış, yok bununla tanış, yok adil bey azarlar, bağırır. hayvan pazarından at mı alıyorsunuz yoksa iç mimar mı dedim tersledim. o yüzden bu yukarıda arkadaşın ruh halini anlayabiliyorum. allahtan kendi ofisimi açtım. yoksa bunların elinde oyuncak olacaktım. iş görüşmesi kadar rezil bir şey yok.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?